26 Mart 2023
ABD Temsilciler Meclisi’nde 2024 savunma bütçesinin 842 milyar dolara çıkartılması için konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Mark Miley, Biden yönetiminin savaş retoriğinin aksine, “Rusya ve Çin ile askeri çatışmanın kaçınılabilir olduğunu” söyledi. Ama hemen peşinden de “böyle bir savaşı engellemek için ABD ordusu dünyanın en güçlü ordusu kalmalıdır” diye ekledi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ise aynı toplantıda savunma bütçesinin yükseltilmesinin temel nedeninin “Çin Halk Cumhuriyeti ile olan stratejik rekabetimizdir” dedi.
ABD askeri-sınai kompleksinin bu iki önemli temsilcisinin Rusya ve Çin değerlendirmelerinin gerçeğe yakın olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü ABD’nin dünya çapındaki hegemonyasını tehdit etmekteler ve çok kutuplu bir dünya oluşturmak üzereler. Geride bıraktığımız hafta Moskova’da bir araya gelen Putin ve Xi Jinping Batının politikalarına enerji, ekonomi ve askeri alanlarda daha güçlü iş birliğine girme kararıyla yanıt verdiler. Sahiden de iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilere baktığımızda aralarındaki ticaretin son on yılda iki katına çıktığını görebiliriz. Xi Jinping iki ülke arasındaki ticaret hacminin 200 milyar dolara çıkmasından duyduğu memnuniyeti defalarca dile getirdi zaten. İki ülke arasında Salı günü imzalanan Rus-Çin Yatırım Programının hacmi 165 milyar dolar ve hâlihazırda aralarındaki ticaretin üçte ikisi Ruble ve Yuan üzerinden hallediliyor.
Aynı şekilde 2019 yılında tamamlanan “Sibirya Gücü 1” adlı boru hattından Çin’e aktarılan Rus doğal gazının iki katına çıkartılması için görüşmeler sürüyor. Moğolistan üzerinden geçecek olan “Sibirya Gücü 2” boru hattının Çin’e yılda 50 milyar metreküp doğal gaz aktarması planlanıyor. Bununla birlikte Rus petrolünün de artan biçimde Çin’e ihracatı söz konusu.
Enerji alanındaki iş birliğinin yanı sıra, örneğin otomotiv sektöründe de gelişme var. Çinli otomotiv şirketleri şimdiden Rusya’daki araç piyasasının üçte birini ellerinde tutuyor ve özellikle Alman otomotiv devlerinin yerine geçiyorlar. Batı yaptırımlarını artırdıkça Rusya ve Çin arasındaki ticaret hacmi o oranda artıyor.
Putin ve Xi Jinping iki ülkenin stratejik iş birliğinin de yoğunlaştırılmasını kararlaştırdılar. İmzalanan anlaşmalar Rus ve Çin ordularının ortak askeri tatbikatlarını, karşılıklı yardımlaşmayı ve silah-askeri teçhizat alımını içeriyorlar. Askeri anlaşmaları imzalayan Putin ve Xi Jinping bu stratejik iş birliğinin Batının zayıflamakta olan küresel üstünlüğünü aşmanın adımları olduğunu vurguladılar.
Biden yönetimi bu yüzden iki liderin Moskova zirvesini “Rusya ve Çin değerlere dayalı uluslararası düzeni yeniden şekillendirmek istiyorlar, buna izin vermeyeceğiz” diyerek yorumladı. Washington bu nedenle müttefikleri Almanya ve Japonya’nın daha sıkı askeri iş birliğine girmeleri için baskısını artırıyor. Zaten Japonya uzun zamandır yeniden militarize olma çabalarını hızlandırmış ve savunma bütçesini iki katına çıkartarak, silah üretimini artırmıştı. Japon Başbakanı Fumio Kishida’nin gene Salı günü Kiev’i ziyaret ederek, Ukrayna rejimine destek sözü vermesi ve aynı gün Britanya’nın Ukrayna ordusuna zenginleştirilmiş Uran maddesi içeren tank mermileri vereceğini açıklaması, II. Dünya Savaşı’nda Almanya ve Japonya’nın meşum rollerini anımsayan Moskova’da alarm zillerinin çalmasına neden oldu.O açıdan Xi Jinping’in Moskova ziyareti Putin yönetimi için önemli bir destek anlamına gelmektedir. Kaldı ki Çin, örneğin en son kadim düşmanlar Suudi Arabistan ve İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasında arabuluculuk yaparak uluslararası arenada etkin bir aktör olduğunu kanıtlamıştı. Batılı ülkelerin haricinde çok sayıda BM üyesi ülkenin övgüsünü alan Çin, Ukrayna konusunda geliştirdiği barış girişimi ile de övgü alıyor. Bu girişim gerçekleştirilirse, Suudi Arabistan-İran yakınlaşmasından çok daha büyük bir başarı olarak görülecektir. ABD ve müttefikleri ise bu barış girişiminin başarısız olması için ellerinden geleni yapıyorlar. Öyle ya da böyle, dünya çapında denizler ısınır, nükleer savaş tehlikesi artarken, aynı zamanda çok kutuplu bir dünya da oluşmak üzere. Ve Çin şüphesiz bu kutupların en önemlisi olmaya aday.