Çok kutuplu dünyaya doğru

26 Mart 2023

ABD Temsilciler Meclisi’nde 2024 savunma bütçesinin 842 milyar dolara çıkartılması için konuşan ABD Genelkurmay Başkanı Mark Miley, Biden yönetiminin savaş retoriğinin aksine, “Rusya ve Çin ile askeri çatışmanın kaçınılabilir olduğunu” söyledi. Ama hemen peşinden de “böyle bir savaşı engellemek için ABD ordusu dünyanın en güçlü ordusu kalmalıdır” diye ekledi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ise aynı toplantıda savunma bütçesinin yükseltilmesinin temel nedeninin “Çin Halk Cumhuriyeti ile olan stratejik rekabetimizdir” dedi.

„Çok kutuplu dünyaya doğru“ weiterlesen

“It’s the economy, stupid!”

5 Mart 2023

Hiyerarşik toplumlarda, yani imtiyazlar üzerine kurulu olanlarda bilgiye ve habere ulaşım da imtiyaz sahibi olmayı gerektirir. Bilgi ne denli müstesna, karar vericilerin kararları için ne denli önemliyse, o bilgiye ulaşmanın fiyatı da o denli yüksek olur. Nihâyetinde kapitalist toplumlarda bilgi ve haber birer meta olduklarından toplum çoğunluğunun bilgiye ulaşımı kısıtlıdır. Genellikle bilgi değerini kaybettikten sonra ve toplumsal rıza üretimi için gerekli olduğunda toplum çoğunluğuna ulaştırılır.

„“It’s the economy, stupid!”“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

13 Kasım 2022

Şansölye Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti hem Alman burjuvazisinin Çin ikilemini hem de Avrupacı ve Transatlantikçi hükümet üyeleri arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkardı. Bu çerçevede asıl çekişmenin Şansölye ile Dışişleri Bakanı arasında sertleşeceği söylenebilir. Scholz, Çin Halk Cumhuriyeti ile olan rekabete rağmen, Pekin ile belirli bir iktisadi iş birliğinin sürdürülmesini savunurken, Dışişleri Bakanı Baerbock ÇHC’ne yönelik saldırgan söylemini bu sefer doğrudan Scholz’u hedef alarak artırmakta. Biden yönetimi de açıkça Baerbock’a destek çıkıyor ve Berlin üzerindeki baskıyı ağırlaştırıyor.

„Alman burjuvazisinin Çin ikilemi“ weiterlesen

Avrupacıların sancıları

Avrupacıların sancıları

11 Eylül 2022

Rusya’ya yönelik yaptırımlar Alman ekonomisinde, bilhassa orta ve küçük ölçekli sermaye fraksiyonlarında sancılara ve dolayısıyla kıpırdanmalara neden oluyor. Bu sermaye kesimleri arasında Transatlantikçi Yeşil İktisat Bakanı Habeck’e ve Dışişleri Bakanı Baerbock’a yönelik sert eleştirinin dozu her geçen gün artıyor. Alman sanayisinin doğal gaz için ABD’ndeki piyasa fiyatlarının sekiz kat fazlasını ödemek zorunda kalmasının şirket iflaslarına ve işletme kapanmalarına yol açacağını vurgulayan sermaye temsilcileri, Federal Hükümeti uyarıyorlar. Burjuva basınında da benzer uyarılar çoğalmaya başladı.

„Avrupacıların sancıları“ weiterlesen

Alman emperyalizminin öncülük talebi

Alman emperyalizminin öncülük talebi

4 Eylül 2022

Scholz’un Prag’daki Karl Üniversitesinde yaptığı konuşma Alman emperyalizminin tüm Avrupa kıtasını tahakkümü altına almayı hedeflediğini bir kez daha gösterdi. İşin tarihsel açıdan ilginç olanı, Alman tekelci burjuvazisinin ne zaman dünyayı yöneten güç olmak için adımlar atmak istese, bunu her defasında Alman sosyal demokrasisine yaptırmasıdır. 1914 savaş kredileri kararı alınıp, dünya yangın yerine döndürüldüğünde; Alman işçi sınıfı hareketinin bölünmesinde, Alman faşizmine giden yolların döşenmesinde veya savaş sonrası Alman ordularının ilk kez yurtdışına gönderilmesinde ve Avrupa’nın militarist-yayılmacı rotaya oturtulmasında işbaşında olanlar her defasında SPD yönetimindeki hükümetlerdi. Bunu muhafazakârları temize çıkartmak için değil, en güçlü emperyalist ülkede bile toplumsal rızanın alınmasının ne denli önemli olduğunu ve bu görevi en iyi Alman sosyal demokratların yerine getirdiğini göstermesi nedeniyle vurgulama gereği duyduk.

„Alman emperyalizminin öncülük talebi“ weiterlesen

„Halk ayaklanmaları“?!!

„Halk ayaklanmaları“?!!

31 Temmuz 2022

Scholz hükümetinin politikalarının Almanya’da toplumsal kaosa, hatta kitlesel ayaklanma girişimlerine yol açacağına dair söylemler burjuva medyasında da yer almaya başladı. İşin ilginci halkı Scholz hükümetinin uygulamalarının sonuçları hakkında uyaranların Scholz hükümetinin bizzat üyesi olmaları. Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kimseden böylesi bir soru gelmemesine rağmen devletin şiddet aparatının olası toplumsal olaylara karşı hazırlıklı olduğunu açıklarken, savaş yaygaracısı Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock durup dururken “halk ayaklanmalarından” bahsetmeye başladı.

„„Halk ayaklanmaları“?!!“ weiterlesen

Savaş ilânı

Savaş ilânı

17 Temmuz 2022

Almanya’daki farklı araştırma kurumlarının olası resesyon ve dramatik sosyal sorunlarla ilgili gerçekçi öngörüleri egemen siyaseti, ama bilhassa Alman askeri-sınai kompleksini fena rahatsız etmişe benziyor. Gerçi Scholz hükümeti Almanya kamuoyunu sadece çetin geçmesi kesinleşen sonbahar ve kış aylarına hazırlamakla kalmıyor, aynı zamanda yıllar sürecek bir dönem için “kemer sıkmaya” razı etmek istiyor. Özellikle Yeşil bakanlar ısrarlı bir biçimde “halkın kendi payına düşeni taşıması gerekir” ve “gerekirse barış için üşürüz” demagojisini tekrarlıyorlar – sanki durumdan halk sorumluymuş gibi. Ama bu bile militaristler için yeterli değil.

„Savaş ilânı“ weiterlesen

Savaş neden devam etmeli?

Savaş neden devam etmeli?

1 Mayıs 2022

Ukrayna ile bağlantılı gelişmeler dünyayı kasıp kavuracak büyük bir tehlikenin çanlarını çalıyor. Scholz hükümetinin baskılara boyun eğerek, Ukrayna’ya ağır silahlar göndermeye zorlanması; Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine alınması tartışmaları; ABD’nin Ukrayna’ya 33 milyar dolarlık yardım girişimi; Hindistan ve Japonya’ya “savaşı destekle” baskısı ve yaygın medyadaki uğursuz savaş retoriği Batılı emperyalist güçlerin Ukrayna savaşının devam etmesi için olağanüstü çaba sarf ettiklerini gösteriyor. Peki ama, neden savaşın devam etmesini istiyorlar?

„Savaş neden devam etmeli?“ weiterlesen

Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi

Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi

17 Nisan 2022

Defalarca yazmıştık, bir kez daha tekrarlamakta fayda var: Alman tekelci burjuvazisi dünyanın en rafine, en kindar ve en saldırgan tekelci burjuvazisidir. Ve hâlihazırda Alman tekelci burjuvazisi içerisinde etkin olan kesimler, sınıf çıkarlarını ABD emperyalizminin yanında ve Rusya ile Çin’e karşı cephe alarak korumak isteyen en gerici sermaye fraksiyonlarıdır. Siyasi temsilcileri olan Transatlantikçi savaş yaygaracıları ise Scholz hükümetinde baskın konumdadırlar. Tek sesli hâle getirerek NATO medyasına dönüştürdükleri burjuva basınının yardımı ve toplum merkezine yerleşik antikomünist ve ırkçı yaklaşımların desteğiyle de kamuoyu görüşünü belirleyebilmekte ve toplumsal rıza üretimini kolaylaştırabilmektedirler.

„Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi“ weiterlesen

Putin Batıyı birleştirdi mi?

Putin Batıyı birleştirdi mi?

27 Mart 2022

Avrupalı Transatlantikçiler son günlerde, özellikle AB, NATO ve G7 zirvelerinin hemen öncesinde ve sonrasında dillerine yeni bir hikâye doladılar: “Batı hiç olmadığı kadar ABD öncülüğünde bütünleşti”. Hikâyenin temel dayanağı da “Putin Batıyı birleştirdi” söylemi. Bilhassa reformist solun egemen siyasete eklemlendiği ve tarihsel bağlantılar ile düşünme yoksunu kafalar karışık olduğundan, hikâye büyümesi için verimli topraklar bulabiliyor. Böylelikle de insanlığın iki karşı bloktan birinin, yani ya “demokrasi ve insan hakları savunucusu” Batı blokunun ya da “otokratik ve yayılmacı” Rusya-Çin blokunun yanında yer almaya “karar vermek zorunda kaldığı” efsanesi yayılıyor.

„Putin Batıyı birleştirdi mi?“ weiterlesen

Akıl uykuya daldığında…

Akıl uykuya daldığında…

23 Ocak 2022

Francisco Goya 1799 yılında çizdiği resimlerden birine “Akıl uykuya daldığında canavarlar uyanır” biçiminde Türkçeye çevrilebilecek bir başlık koymuştu. Tarihçiler Goya’nın bu resmiyle ancak aklın ve bilgeliğin insanlığı “aptallık, cehalet ve ahlaksızlıktan” koruduğu mesajını vermek istediğini yazmaktadırlar. Bilginin paylaşılmasının ve bilgeliğin aptallık, cehalet ve ahlaksızlığın yarattığı canavarlarla baş edebileceği de şüphe götürmüyor zaten. Burada yanlış anlaşılmamak için cümle içinde kullandığımız “ahlaksızlıktan” hurafelere dayalı ve patriarkal ahlak anlayışının yokluğunu kastetmediğimizi not edelim.

„Akıl uykuya daldığında…“ weiterlesen

Nükleer şemsiyenin yeşili

Nükleer şemsiyenin yeşili

19 Aralık 2021

Almanya’daki burjuva basını şu sıralar Yeşiller partisini ve özellikle Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’u yere göğe sığdıramıyor. Bir Avrupa Parlamentosu milletvekilinin danışmanı olarak meslek hayatına başlayan, ardından Federal milletvekili seçilip, partinin eş başkanlığına getirilen Baerbock’u önceleri “deneyimsiz” diye nitelendiren yorumcular, şimdi de “ah ne kadar korkusuz bir dünya siyasetçisi” olduğuna dair güzellemeler yapıyorlar. Allahtan muhafazakâr yorumcular arada sırada muhafazakâr olduklarını anımsayıp, “yapıcı eleştiride” bulunuyorlar da yağcılığını sınırlarını görebiliyoruz.

„Nükleer şemsiyenin yeşili“ weiterlesen

“Primitif antiemperyalizm…”miş

“Primitif antiemperyalizm…”miş

5 Aralık 2021

Almanya’da yeni hükümetin göreve başlamasına birkaç gün kala gerek burjuva medyasında gerekse de (sol?) liberal cenahta “otoriter yönetimler ve diktatörlerle mücadele” adı altındaki savaş çığırtkanlığı hız kazanmaya başladı. Dışişleri Bakanı olacak Annalena Baerbock selefi Heiko Maas’tan daha agresif politika izleyeceği sinyallerini verir ve AB üyesi devletlerden Rusya ile Çin’e karşı ortak yaptırım adımları atmayı talep ederken, neoliberal cephenin solunda konumlanmış liberal kesimler barış hareketine demagojik savaş açtılar.

„“Primitif antiemperyalizm…”miş“ weiterlesen

Almanya: Seçimler yaklaşırken (4)

Almanya: Seçimler yaklaşırken (4)

19 Eylül 2021

Almanya’daki siyasi durum giderek daha belirginleşiyor. 26 Eylül sonrasında hangi koalisyon iktidara gelirse gelsin, Yeşillerin hükümet ortağı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum ise Türkiye’de ve Almanya’daki Kürdistanlı ve Türkiyeli kimi kesimlerde Almanya-Türkiye ilişkileri bağlamında bazı beklentilere yol açıyor. Özellikle liberal ve sol-liberal kesimlerde Yeşillerin hükümet ortağı olmasıyla Alman devletinin Türkiye politikalarında demokratikleşme ve insan haklarının ağırlık kazanacağı ve AKP-Saray-Rejiminin baskı altına alınacağı düşüncesi dikkat çekiyor. “Sahiden öyle mi olacak” diye sorarak, seçim sonuçlarının Almanya-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceğini irdeleyelim.

„Almanya: Seçimler yaklaşırken (4)“ weiterlesen

Sermayenin yeni temsilcileri

Sermayenin yeni temsilcileri

25 Nisan 2021

Alman siyasi arenasında değişim sinyallerinin yayıldığı bir haftayı geride bıraktık. Geleneksel muhafazakârlığı temsil eden CDU/CSU partileri hayli tartışmalı ve sancılı bir süreçten sonra Şansölye adayı olarak Kuzeyren-Vesfalya Eyalet Başbakanı ve CDU Başkanı Armin Laschet’e karar kıldı. Asıl medyatik bombayı ise Yeşiller, Eş Başkan Annalena Baerbock’u Şansölye adayı göstererek patlattı. Ve böylelikle Yeşiller ve CDU/CSU arasında birincilik yarışının da startı verilmiş oldu. SPD’nin adayı ise F. Maliye Bakanı Olaf Scholz oldu.

„Sermayenin yeni temsilcileri“ weiterlesen

Gelecek Pasifik’te belirlenecek

Gelecek Pasifik’te belirlenecek

Ulusal Halk Kongresinin kararları ışığında Çin Halk Cumhuriyeti ve dünya politikalarına etkileri üzerine

Dünyanın, dolayısıyla insanlığın yakın geleceğinin Pasifik Bölgesindeki gelişmeler tarafından – olumlu veya olumsuz anlamda – belirleneceğini söylersek, bu, en azından güncel koşullar altında abartılı bir iddia olmayacaktır. Emperyalist-kapitalist dünya düzeninin içinde debelendiği çoklu kriz ortamının meydan okumalarını, ABD emperyalizminin Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) karşı artan saldırganlığını ve ÇHC’nin dünya çapında genişleyen iktisadi ve siyasi etki alanlarını göz önünde tutarsak, bu iddianın altını doldurabiliriz.

„Gelecek Pasifik’te belirlenecek“ weiterlesen

Kopuş dinamiği hızlanacak mı?

Kopuş dinamiği hızlanacak mı?

1 Kasım 2020

Avrupa, iki gün sonra sonuçlanacak olan ABD Başkanlık Seçimlerine kilitlenmiş durumda. Gerçi yaygın medya manşetlerine daha çok Pandemi verilerini taşıyor, ama gerek hükümetlere yakın araştırma kurumlarında gerekse de burjuva medyasının ekonomi ve siyaset sayfalarında seçimlerin olası sonuçları ve Avrupa’ya etkileri tartışılıyor. Burada öne çıkan konulardan birisi, belki de en önemlisi, ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) yönelik politikasının seçimlerden sonra nasıl şekilleneceğidir. ÇHC’nde gerçekleştirdikleri devasa yatırımları hakkında ciddi kaygılar taşıyan Avrupalı sermaye grupları umutlarını Joe Biden’a bağlamış görünüyorlar.

„Kopuş dinamiği hızlanacak mı?“ weiterlesen

Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…

Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…

27 Eylül 2020

Emperyalist cephenin Çin Halk Cumhuriyeti’ne (ÇHC) yönelik saldırgan tutumu ve ÇHC’nde Komünist Partisinin iktidarda oluşu, bilhassa komünistleri ÇHC’ni eleştirel değerlendirmeye tabi tutmalarını engellememeli. Çünkü böylesine eleştirel bir değerlendirme emperyalist-kapitalist dünya düzenini anlamamıza ve uluslararası arenadaki güncel gelişmelerin arka planını görmemize yardımcı olacaktır. Bunun içinse önce ÇHC’nin sosyalist bir ülke olup olmadığını irdelememiz gerekir.

„Çin Halk Cumhuriyeti’ne dair…“ weiterlesen

Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları

Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları

7 Haziran 2020

Bir süredir Batılı emperyalist güçlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarını irdeliyoruz. İrdelemeye devam etmeliyiz, çünkü Pasifik’teki ihtilaf, sıcak savaşa dönüşmesi hâlinde Ortadoğu’yu gölgede bırakacak bir potansiyel taşıyor. İhtilafın illa ki bir sıcak savaşa dönüşeceğini iddia etmiyoruz elbette, ancak yılda 700 milyar Dolar’dan fazlasını silahlanmaya harcayan bir ülkenin nükleer cephanesinin Trump gibi bir insanın kontrolünde olması insanı tedirgin ediyor doğrusu. Bu, meselenin biraz da duygusal yanı diyelim.

„Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları“ weiterlesen

Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi

Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi

31 Mayıs 2020

ÇHC’nin emperyalist-kapitalist dünya düzeninin hegemonyasına ve uluslararası kurumlardaki Batılı çoğunluğa rağmen, hem belirli ölçüde bağımsız ekonomik gelişmesiyle yurt içinde yoksulluğa karşı büyük başarılar elde etmesi ve halkının ortalama satın alma gücünü artırması, hem de iş birliği ve altyapı yatırımlarına dayanan dış ticaret diplomasisiyle emperyalist güçlerin »arka bahçesinde« at koşturuyor olması, sadece ABD’nin değil, Avrupa’nın da tekel merkezlerinde »Argus bakışlarıyla« izleniyor. Ancak Avrupalı sermaye fraksiyonları henüz hangi tarafın gerçek »Hermes« olduğuna karar verebilmiş değiller.

„Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi“ weiterlesen