Tutarlı »Yeşil Kapitalizm«…

Tutarlı »Yeşil Kapitalizm«…

Bu köşe yazısı 12 Ocak 2020 tarihli Yeni Yaşam Gazetesinde yayımlanmıştır

Yeni AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’i yakından tanıyanlar, onu »tutarlı siyasetçi« olarak nitelendirmekten geri kalmıyorlar. Sahiden de Von der Leyen siyasete girdiği ilk günden bugüne siyasi çizgisinden, yani farklı sermaye fraksiyonlarının sözcülüğünü yapma ve çıkarlarını savunma çizgisinden taviz vermedi. Bunu yaparken de rafine burjuva demagojisini kullanmaktaki becerilerini geliştirdi. İşbaşına getirildiği yeni görevinde ise bu konuda ne denli ustalaştığını kanıtlayacak gibi görünüyor.

„Tutarlı »Yeşil Kapitalizm«…“ weiterlesen

Savaşın Ortadoğu cephesi kızışıyor…

Savaşın Ortadoğu cephesi kızışıyor…

Bu köşe yazısı 5 Ocak 2020 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

2019’un son günleri, 2020’nin ilk günlerinde neler olabileceğine işaret ediyordu. 27 Aralık’ta Kerkük’te tırmanmaya başlayan gerginlik 29 Aralık ABD hava saldırısı ve ardından Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği önündeki protestolarla had safhaya gelmiş, Başkan Trump’un misilleme tehdidini savurması ve ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in »önleyici vuruş hazırlığındayız« açıklamasıyla da suların kaynamaya başladığı görülür olmuştu. Nitekim Cuma sabahı Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle süreç yeni bir ivme kazandı.

„Savaşın Ortadoğu cephesi kızışıyor…“ weiterlesen

Çoklu kriz girdabında 2019’dan 2020’ye…

Çoklu kriz girdabında 2019’dan 2020’ye…

Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya, merkez Avrupa’dan Uzakdoğu’ya kadar dünyanın muhtelif coğrafyalarında yükselen toplumsal mücadeleler ve farklı ülkelerdeki egemen sınıflar arasındaki çelişkilerin derinleşmesi, Fransa Başkanı Macron gibi siyasetçilerin »NATO’nun beyin ölümü« benzeri söylemleriyle birleşince, kimi çevreler »eski düzenin sonu geliyor« hissiyatına kapılabiliyorlar. Yüzeysel bakıldığında böylesi bir hissiyata kapılanlara hak vermek gerekiyor.

„Çoklu kriz girdabında 2019’dan 2020’ye…“ weiterlesen

Yeni bir nükleer çağ mı başlıyor?

Yeni bir nükleer çağ mı başlıyor?

INF-Sözleşmesinin ABD emperyalizmi tarafından feshi ve olası sonuçları

NATO’nun 1979’da Pershing II ve Tomahawk orta menzilli ve nükleer başlıklı roketleri Batı Avrupa’ya konuşlandırma kararını alması, Batı Avrupa kamuoyunda büyük tepkilere yol açmıştı. NATO’nun »İkili Kararı« savaş sonrası Avrupa’sının en kitlesel protestolarına neden olmuş, neredeyse tüm Batı Avrupa ülkelerinde milyonlarca insanın sokakları doldurmaya itmişti. Avrupa Barış hareketi 1980’li yıllarda burjuva hükümetleri üzerinde o döneme dek hiç elde edemediği – ve bugün dahi ulaşamadığı – bir etki gücüne sahip olmuş, farklı sınıf ve katmanlardan, kiliselerden sendikalara, partilerden yurttaş girişimlerine dek, geniş kesimleri harekete geçirebilmişti, ki bunda dönemin Komünist Partilerinin rolü hiç de küçük değildi. Sadece Batı Avrupa’da değil, ABD’nde de! Örneğin ABD Barış Hareketi 1982 Haziran’ında New York’ta yaklaşık bir milyon insan ile ABD tarihinin en kitlesel barış mitingini gerçekleştirmişti.

„Yeni bir nükleer çağ mı başlıyor?“ weiterlesen

Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller

Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller

Mayıs ayında yapılan Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde yüzde 20,5 ile beş yıl öncesine nazaran oylarını ikiye katlayan Alman »Birlik 90/Yeşiller Partisi« (Yeşiller) SPD’yi geride bırakıp, Almanya’nın ikinci büyük partisi hâline gelerek burjuva medyasının »sevgilisi« oldu. Sermaye temsilcileri dahi basına verdikleri demeçlerde, »diğer partiler de Yeşiller gibi iklim konusuna ağırlık vermelidirler« diyerek, Yeşillere gülücükler dağıtıyorlardı. Ne de olsa salt CDU ve CSU seçmenlerinden 1,2 milyon oyun Yeşillere kayması, bu partinin Almanya’nın geleceğinde yeni bir rol oynayacağına işaret ediyordu. Hatta sadece sol-liberal burjuva kalemler değil, muhafazakâr Welt gazetesi bile, Yeşillerin eş başkanları Annalena Baerbock veya Robert Habeck’in gelecek Şansölye olabileceğini yazıyorlardı.

„Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller“ weiterlesen

Siyasî acemilik…

Siyasî acemilik…

Bu köşe yazısı 2 Şubat 2019 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

İki hafta önce Köln’de Kürt akademisyenlerin derneği olan KURD-AKAD bir toplantı gerçekleştirdi. Dernek »›Yeni‹ Türkiye ve meydan okuyanları« başlıklı toplantıyla »ulus devlete, milliyetçiliğe, Erdoğan altında rejim değişikliğine, muhalif güçlere ve tabandan demokrasi alternatiflerine derin bir bakış temelinde siyasî süreklilikleri, değişimleri ve meydan okumaları ortaya çıkartmayı hedeflediklerini« belirtiyordu. Katılmak istediğimiz, ama zaman darlığı ve meslekî zorunluluklar nedeniyle katılamadığımız bu toplantıyı esasa yönelik bir eleştiri kapsamında ele almak istiyoruz.

„Siyasî acemilik…“ weiterlesen

Auschwitz ve tersinden Antisemitizm

Auschwitz ve tersinden Antisemitizm

Bu köşe yazısı 30 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman faşizminin sistematik bir biçimde katlettiği altı milyon Avrupalı Yahudi ile faşizmin diğer kurbanlarının anısı, Kızıl Ordu’nun Auschwitz Toplam Kampındaki tutsakları kurtardığı 27 Ocak 1945’in her yıldönümünde burjuva politikacılarının bol hümanizm soslu, güya ırkçılık ve Antisemitizm karşıtı söylemleriyle »yaşatılır« oldu. Faşist Alman ordusunun Sovyetler Birliği’ni yok etmek için yürüttüğü saldırı savaşında 20 milyon Sovyet vatandaşının yaşamını yitirmesine, toplama kamplarında katledilen komünistlere, sosyalistlere, Sinti ve Roma halkına, eşcinsellere, engellilere pek değinilmez. Hele Holokostu, faşizmi ve savaşları doğuran asıl nedene ise hiç dokunulmaz.

„Auschwitz ve tersinden Antisemitizm“ weiterlesen

Kokuşma!

Kokuşma!

Bu köşe yazısı 26 Ocak 2019 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Bedenini ölüme yatırmış bir siyasetçi, ona katılan onlarca tutsak… Basit, hukukî, ama ülkenin geleceğini ilgilendiren haklı bir talep için yayılan açlık grevleri… Ne istiyorlar? Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın, Öcalan ailesi ve avukatlarıyla görüşebilsin! Böylesine basit, hukukun işlediği yerlerde üzerinde tartışma dahi olmayacak sıradan bir talep, yozlaşmış iktidarını sürdürmek için kendi anayasasını bile çiğneyen, hak-hukuk tanımayan Saray Rejiminin gerçek yüzünü göstermeye yetiyor… Leyla Güven görüşe çıkamayacak kadar zayıflamış olsa da, direnişine devam ediyor…

„Kokuşma!“ weiterlesen

»Sarı yeleklilerin« Almancası olur mu?

»Sarı yeleklilerin« Almancası olur mu?

Bu köşe yazısı 23 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam Gazetesinde yayımlanmıştır.

Baştan söyleyelim: olmaz! Geçen gün Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi CDU’nun başkanı ve geleceğin muhtemel Şansölyesi Annegret Kramp-Karrenbauer’in yaptığı »Almanya’daki ekonomik durumun iyi olması ve Fransa ile farklı siyasî geleneklerimiz nedeniyle Almanya’da Sarı Yelekliler benzeri bir protesto hareketi olanaksızdır« açıklamasını doğrulamak için böyle yazmıyoruz. Kramp-Karrenbauer kendince haklı ve yaptığı açıklamayı hem tekelci burjuvazi hem de çalışan sınıflar açısından okumak gerekiyor.

„»Sarı yeleklilerin« Almancası olur mu?“ weiterlesen

»Beyaz İşkence«

»Beyaz İşkence«

Bu köşe yazısı 16 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Kapsamlı bilimsel araştırmaların konusu olan tecrit ya da izolasyon hapsi, ki literatürde »Beyaz İşkence biçimi« olarak da yer alıyor, sadece bir cezalandırma biçimi değildir. Tecrit, kamuoyunda ele alınış şekli ve gösterilen tepki biçimleriyle de, söz konusu olan ülkedeki toplumsal yozlaşmanın ve entelektüel sefaletin derecesi hakkında da bilgi vermektedir. Varlığı aynı zamanda »demokratik hukuk devleti« tanımının içi boş bir safsata olduğunu kanıtlayan tecrit, tecrit uygulanan kişinin »suçundan« bağımsız herkesi ilgilendirmektedir.

„»Beyaz İşkence«“ weiterlesen

Zombileşen Sosyal Demokrasi

Zombileşen Sosyal Demokrasi

Bu köşe yazısı 9 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Kimi dini efsanelerde kafası kesilen, ama bunun farkında olmadığından kılıç sallamaya devam eden kahramanlardan bahsedilir. Kahramanımızın »kelle koltukta« haklı davası için savaşmaya devam ettiği anlatılır hep. Popüler kültürde, ki bolca sinema filmi ve televizyon dizisinde gördüğümüz gibi, böylesi efsanevî kahramanların yerini »yaşayan ölüler« veya daha yaygın tanımıyla »Zombiler« almıştır. Zombiler efsanevî kahramanların aksine yaşayan her şeye düşmandırlar, dahası ısırdıkları her canlıyı zombileştirirler. Filmlerdeki yalın kurgu bundan ibarettir. „Zombileşen Sosyal Demokrasi“ weiterlesen

»Kodumu oturtan akıllı deliler…«

»Kodumu oturtan akıllı deliler…«

Bu köşe yazısı 12 Ocak 2019 Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Sabahın beş buçuğunda telefon çaldığında, arayanın Willy hoca olduğunu tahmin etmiştim. Yanılmamıştım, hocaydı ve höpürdeterek kahvesini yudumluyordu. Huysuz ihtiyar yarım yamalak »Günaydın delikanlı« dedikten sonra, keyifli bir alaycılıkla, »nasıl, gördün mü, boksör dediğin böyle olmalı işte«. »Ne boksörü hocam?« dedim. »Görmedin mi« dedi, »Fransız Frukosunu yumruklayanı?« „»Kodumu oturtan akıllı deliler…«“ weiterlesen

Açlık! Grev! Kurtuluş?

Açlık! Grev! Kurtuluş?

Bu köşe yazısı 5 Ocak 2019 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Hiç açlık çektiniz mi? Öyle bir kaç saat falan değil, günlerce, hatta haftalarca, hem de kendi kararınızla? Perhizden bahsetmiyoruz elbet. Bir yerlerde okumuş olmalısınızdır; dördüncü günden itibaren zehirli metabolizma unsurlarının kanda toplanmaya başladığını, onuncu günden itibaren hücrelerin yenilenemeden öldüklerini, ikinci haftanın sonunda dekompensasyon sürecinin başladığını, ellinci günden itibaren kalıcı hasarların oluştuğunu ve ölüm tehlikesinin baş gösterdiğini… „Açlık! Grev! Kurtuluş?“ weiterlesen

Transatlantik türbülanslar

Transatlantik türbülanslar

Bu köşe yazısı 2 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya burjuva basınını tarif etmeye kalkışmak gerekirse, kamuoyu görüşünü etkilemedeki ustalığının emsalsiz olduğunu vurgulamak gerekir. Alman devletinin kısa, orta ve uzun vadeli politikalarını, stratejilerini ve planlarını – elbette belirli bir sınır içerisinde – anlayabilmenin yolu Almanya burjuva basınının kodlarını çözebilmekte yatıyor. O açıdan Avrupa’nın geleceğini belirleyecek en etkin güç olarak Alman emperyalizmini anlayabilmek için en iyi şansınız, burjuva basınında farklı sermaye fraksiyonları temsilcilerinin yaptıkları tartışmaları takip etmektir. „Transatlantik türbülanslar“ weiterlesen

Umut? Umut!…

Umut? Umut!…

2016 yılının son günlerinde kaleme aldığımız »2017: ›Demokratörlük‹ döneminin başlangıcı mı?« başlıklı bir makalede soruyu yanıtlamaya çalışmış, bazı tahminlerde bulunmuştuk. Aradan geçen iki yıldan sonra geriye baktığımızda, olasılıkların kötü gerçeklere dönüştüklerini tespit etmek zorundayız. Halbuki her yıl sonunda yeni yıla umutlarla bakıyor, daha iyi ve daha güzel günler dilekleriyle avunuyorduk. Daha yeni yılın ilk günlerinde yeninin eskisinden daha kanlı olacağını görmemize rağmen, bu ritüeli her yıl sonunda tekrarlıyor, umutlanıyoruz. „Umut? Umut!…“ weiterlesen

Irkçılık nedir?

Irkçılık nedir?

Bu köşe yazısı 22 Aralık 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Özgür basının ve özellikle ona gönüllü katkıda bulunan devrimci-demokrat köşe yazarlarının temel görevi, bilgilenme olanakları egemenlerce ellerinden alınmış ezilen ve sömürülen kitlelerin bilgiye ulaşmasına, sosyopolitik ve ekonomik gelişmelerin arka planında yatan nedenleri görmelerine yardımcı olmaktır. Görevin hakkınca yerine getirilebilmesinin ön koşulu da, kalem sahibinin uzmanlaştığı konularda katkı sağlamasıdır. Böylelikle farklı uzmanlık alanlarından bakışla hem belirli bir çeşitlilik, hem de resmin tamamını gösteren bir temel çerçevenin oluşturulması sağlanabilir. „Irkçılık nedir?“ weiterlesen

AB Ordusuna doğru adımlar…

AB Ordusuna doğru adımlar…

Bu köşe yazısı 19 Aralık 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Bir yıl önce başlatılan »PESCO – Sürekli Yapısal İşbirliği« (Permanent Strucktured Cooperation) başlıklı Avrupa Birliği projesinin, Alman ve Fransız emperyalizmlerinin dayattığı AB militaristleşme sürecine güçlü bir ivme kattığı bugün daha açık olarak görülüyor. Geleneksel olarak ABD ile daha sıkı işbirliğini savunan Britanya’nın – ki bu nedenle ABD’nin Truva Atı olduğu suçlamasına maruz kalıyordu – BREXİT kararının PESCO projesinin tetikleyicisi olduğunu söyleyebiliriz. Halihazırda 24 AB üyesi ülke projeye dahil edilmiş durumda. Britanya’nın haricinde Danimarka ve Malta projeye katılmıyorlar. „AB Ordusuna doğru adımlar…“ weiterlesen

Önce İslamistler, sonra…?

Önce İslamistler, sonra…?

Bu köşe yazısı 15 Aralık 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Her İslamist terör saldırısının ardından olduğu gibi, Strasburg’da gerçekleşen kanlı saldırı da burjuva basınının felaket senaryoları kurgulamasına vesile oldu. Gerçi bu sefer, »Fransız devleti ›Sarı Yelekliler‹ eylemlerini diskredite etmek için saldırıya fırsat verdi« türünden komplo teorileri de yok değil. Ancak, ki görünen o, saldırıdan sonra tartışmalar pek çabuk bitmeyecek. Tahminimizi gerekçelendiren görüngüler az değil. „Önce İslamistler, sonra…?“ weiterlesen

»Profesyonel devlet partisi«

»Profesyonel devlet partisi«

Bu köşe yazısı 13 Aralık 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman sermayesinin baş temsilcisi olan Hıristiyan Demokratik Birlik partisi CDU’da geçen hafta gerçekleşen görev değişimi, sadece Almanya’daki devlet ve hükümet politikalarını etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda emperyalist-kapitalist dünya düzeni içerisindeki çelişkilerin derinliğini de belirleyecek. Çünkü FAZ gazetesinin »profesyonel devlet partisi« olarak nitelendirdiği CDU’da gerçekleşen yönetim değişikliği, sıradan bir parti içi ihtilaf çözümü değildir. Asıl önemli olan yanı, Alman sermaye fraksiyonlarından hangisinin ağırlık kazandığını göstermesidir. „»Profesyonel devlet partisi«“ weiterlesen

Kriminalizasyonun yıl dönümü

Kriminalizasyonun yıl dönümü

Bu köşe yazısı 28 Kasım 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Bundan 25 yıl önce, 26 Kasım 1993’de Federal İçişleri Bakanlığı tarafından »Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve ardıl örgütlere yönelik dernekleşme ve faaliyet yasağı« getirilmişti. Demokratik hak ve özgürlüklere karşı sert tutumuyla tanınan ve »Almanya’nın Kara Şerifi« olarak anılan CDU’lu Manfred Kanther yasağı Almanya’nın »iç güvenliğine yönelik tehdit« gerekçesiyle savunmuştu. Daha sonra hükümet Alman Ceza Yasasının »terör maddesi« olarak kabul edilen 129’uncu maddesini değiştirerek, »iç ve dış terör örgütleri« tanımlarını kullanmaya başladı. „Kriminalizasyonun yıl dönümü“ weiterlesen