Devlet icazetiyle devrimcilik olmaz!

Devlet icazetiyle devrimcilik olmaz!

Bu köşe yazısı 24 Kasım 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Geçen haftaki köşe yazımızda, Almanya’da yerleşik olan Kürdistan ve Türkiye kökenli göçmen kitle içerisinde hiç küçümsenemeyecek bir devrimci-demokrat potansiyel olduğunu ve bu potansiyelin büyük oranda atıl kalmasının sorumlusunun devrimci-demokratik örgütlenmeler olduğu tespitini yapmış, meydanın proje mafyasına bırakılmaması gerektiğini vurgulamıştık. Eleştiri-özeleştirimize kaldığımız yerden devam edelim. „Devlet icazetiyle devrimcilik olmaz!“ weiterlesen

Mesafelenme ve İşbirliği Stratejisi

Mesafelenme ve İşbirliği Stratejisi

Bu köşe yazısı 21 Kasım 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Avusturyalı AB Komiseri Johannes Hahn’ın »Türkiye ve AB için yolları ayırmak ve üyelik görüşmelerini sonlandırmak, şüphesiz daha dürüst olacaktır« sözlerinden sonra, zaten limonî olan AB-Türkiye ilişkilerinin ömrü tartışılır oldu. Yeni AB üyeliklerinden sorumlu olan bir AB Komiserinin böylesine mutlak bir nokta koyması, doğal olarak kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Sahiden Türkiye’nin 1963’den bu yana devam eden AB macerası sona mı erecek? „Mesafelenme ve İşbirliği Stratejisi“ weiterlesen

Alman-Fransız çelişki çözüm yolları

Alman-Fransız çelişki çözüm yolları

Bu köşe yazısı 14 Kasım 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Birinci Dünya Paylaşım Savaşının bitişinin yüzüncü yıldönümü vesilesiyle Paris’te yapılan anma töreninde Avrupa’nın »gerçek Avrupa ordusuna« ihtiyacı olduğunu söylerken, Alman Şansölyesi Merkel’in de ısrarla Macron’a destek çıkmış olması, Almanya ile Fransa’nın aralarından su sızmayan partnerler olduğu görünümünü verdi. Ancak Pazartesi burjuva medyasına düşen yorumlar, gerçek resmin ayrıntıda gizli olduğunu gösterdi ve bir kez daha hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını kanıtladı. „Alman-Fransız çelişki çözüm yolları“ weiterlesen

Dörtlü zirveye vurulan Alman damgası

Dörtlü zirveye vurulan Alman damgası

Bu köşe yazısı 31 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

İstanbul’da gerçekleştirilen ve Türkiye, Almanya, Fransa ve Rusya liderlerinin katıldığı dörtlü Suriye zirvesi burjuva medyasında ve özgür basında nedense benzer biçimde değerlendiriliyor. Kimi yorumlarda ABD’nin olmadığı bir zirveden sonuç çıkartılamayacağı söylenirken, kimi muhalif ses, örneğin Kürt hareketinin bir temsilcisi, »toplantıda genel geçer ortak şeylerin söylenmesi dışında bir sonuç çıkmamıştır, tek sonucu AKP’yi desteklemektir« değerlendirmesini yapmakta. Sol cenahta ise, örneğin sendika.org sitesinde, Merkel ve Macron’un önceliklerinin »Suriye’deki göç akışını durdurmak ve mültecileri geri göndermek« olduğu iddia edilmektedir. „Dörtlü zirveye vurulan Alman damgası“ weiterlesen

Bir dönem bitiyor mu?

Bir dönem bitiyor mu?

Bu köşe yazısı 3 Kasım 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Merkel’in CDU başkanlığına bir kez daha aday olmayacağını ve siyasetten bir süre sonra çekileceğini açıklamasıyla ortalık »Bir dönem bitiyor« türü analiz enflasyonundan geçilmez oldu. Aslında herhangi bir dönemin bittiği falan yok, olanlar Alman tekelci burjuvazisinin uzun süredir çözmeye çalıştığı yönetim krizinin bir ifadesidir. O açıdan son gelişmeleri kişiler ve söylemleri temelinde değil, tarihsel koşulları, maddi şartları ve içinde hareket ettikleri sınıf ilişkileri temelinde ele almak aydınlatıcı olacaktır. „Bir dönem bitiyor mu?“ weiterlesen

»Stratejik otonomi«

»Stratejik otonomi«

Bu köşe yazısı 27 Ekim 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman hükümetine bağlı düşünce kuruluşlarının son haftalardaki tartışmaları, Berlin’de yeni bir ABD stratejisi üzerine kafa yorulduğuna işaret ediyor. ABD dış politikasının AB için öngörülemez zikzaklarla şekilleniyor olması, AB’nin askerî yetiler açısından ABD’ne bağımlılığı, transatlantik ilişkilerdeki asimetri ve serbest ticaret antlaşmaları yerine ikili antlaşmaların ön plana çıkması, ekonomik gücü ihracata dayalı olan Alman emperyalizmini zora sokuyor. Tartışmalar, Berlin’in uzun vadeli hedeflerinden bazılarını orta vadeye çekmek istediğini gösteriyor. „»Stratejik otonomi«“ weiterlesen

Kaşıkçı Cinayeti ve Almanya

Kaşıkçı Cinayeti ve Almanya

Bu köşe yazısı 24 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın hunharca katledilmesi, Alman kamuoyunun da ilgisini çekmeye devam ediyor. Oluşan kamuoyu ilgisi, doğal olarak Alman siyasetini pozisyon almaya zorluyor. Liberal ve sol-liberal medya Federal Hükümetin S. Arabistan politikalarını değiştirmesini talep ederken, muhafazakâr basın konuyu »iktisadî ve siyasî çıkarlarımız« penceresinden ele alıyor. Aslına bakılırsa muhafazakâr medyanın sol-liberallerden daha tutarlı olduğu söylenebilir, çünkü belirleyici olanın çıkarlar olduğunu açıkça ifade ediyor. „Kaşıkçı Cinayeti ve Almanya“ weiterlesen

Tarihinden ders almayanın sonu…

Tarihinden ders almayanın sonu…

Bu köşe yazısı 20 Ekim 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Geçen Pazar günü Bavyera’da yapılan eyalet Parlamentosu Seçiminin sonuçları, daha uzun süre siyaset arenasını meşgul edecektir derken, sermaye temsilcilerinin »sonuçlardan memnunuz« açıklamasını yapmalarıyla, birden bire burjuva medyasının manşetlerinden kayboluverdi. Haftaya, yani 28 Ekim’de Hessen’de yapılacak Eyalet Parlamentosu Seçiminde oy kaybı yaşamak istemeyen burjuva partileri de tartışmalara – görünürde – ara verdiler. „Tarihinden ders almayanın sonu…“ weiterlesen

Sosyal demokrasinin bitmeyen sefaleti

Sosyal demokrasinin bitmeyen sefaleti

Bu köşe yazısı 17 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya’da eyalet parlamentosu seçimleri genellikle Federal Hükümet için önemli bir kamuoyu yoklaması anlamını taşırlar. Duruma göre de, bilhassa Bavyera gibi zengin bir eyalet söz konusuysa, ülke çapında siyaseti sarsacak depremlere yol açabilirler. Nitekim geçen Pazar günü yapılan Bavyera Eyalet Parlamentosu Seçimleri sonuçları itibariyle hem Merkel hükümetini darbeledi, hem de Almanya’daki yönetim krizinin derinliğini bir kez daha açığa çıkardı. Aynı zamanda da Alman Sosyal Demokrasisinin sefaletinin bitmeyen bir hikâye olduğunu kanıtladı. „Sosyal demokrasinin bitmeyen sefaleti“ weiterlesen

»Trident noktası«

»Trident noktası«

Bu köşe yazısı 13 Ekim 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Norveç bugünlerde NATO’nun 40 binden fazla asker ile gerçekleştirdiği büyük bir askerî manevranın sahnesi oldu. NATO militaristleri manevranın öneminin altını çizmek için, bu savaş oyununa »Trident Juncture«, yani »Trident Noktası« adını takmışlar. Burjuva basınına göre Grek mitolojisindeki deniz tanrısı Poseidon’un elinde tuttuğu üç dişli mızrağa (fuscina tridens) atıfta bulunarak, NATO’nun »savunma gücünün büyüklüğü« kanıtlanacakmış. Böylelikle de, Batılı müttefikler »Doğudan« gelecek olan tehditlere karşı deniz, hava ve kara kuvvetleriyle »hızlı ve masif bir yanıt verileceğini« vurgulamak istiyorlarmış. »Yanıt verilecek« olanın ise Rusya Federasyonu olduğunu söylemeye gerek yok. „»Trident noktası«“ weiterlesen

F-35 savaş uçağının türbülansları

F-35 savaş uçağının türbülansları

Bu köşe yazısı 10 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Türkiye’deki medyada ABD ve Türkiye hükümetleri arasındaki gerilim çerçevesinde konu olan F-35 savaş uçakları görüldüğü kadarıyla diğer NATO ülkelerinde de baş ağrılarına neden olmaya başladı. Militaristlerin şehvetle »dünyanın en gelişmiş ve en iyi savaş uçağı« diye söylemde göklere çıkarttıkları F-35 savaş uçakları, asli görevlerini yerine getirmekte, yani göklerde kalmakta zorlanıyorlar. Avrupa’daki burjuva basını radarlarda görünmeyen ve gerek hava, gerekse de deniz kuvvetlerinin kullanımı için geliştirilen F-35 savaş uçaklarını »milyarları yutan mezarlar« olarak nitelendirmeye başladı bile. „F-35 savaş uçağının türbülansları“ weiterlesen

Nihâyet »Göç Yasası« mı?

Nihâyet »Göç Yasası« mı?

Bu köşe yazısı 6 Ekim 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Irkçı-faşist hareketlerin ve göçmen düşmanı saldırganlığın Almanya’da gündemi belirlediği ve burjuva politikacılarının neredeyse her gün »göçmen ve mülteci sayısını sınırlamalıyız« taleplerini yükselttikleri bir dönemde Federal Hükümet beklenmedik bir çıkış yaparak, »Kalifiye İşgücü Göç Yasası« tasarısını kabul ettiğini açıkladı. İşin ilginci, »Göç Yasasını« şekillendirecek olanın göçmen ve mülteci düşmanı çıkışlarla burjuva basınının sayfalarını dolduran Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer olması. Seehofer bu ay içerisinde diğer bakanlıklarla işbirliğinde yasayı hazırlayıp, onaya sunacak. On yıllardır göç ülkesi gerçeğini ısrarla reddeden Almanya nasıl oldu da, birden bire »Göç Yasası« çıkaracak duruma geldi? „Nihâyet »Göç Yasası« mı?“ weiterlesen

Bir devlet ziyareti ve sonuçları

Bir devlet ziyareti ve sonuçları

Bu köşe yazısı 3 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya yaptığı devlet ziyareti, öncesinde ve esnasında çıkartılan şamataya ve atfedilen öneme rağmen, Türkiye tarafından beklenen sonuçları vermedi. Erdoğan ve ekibi ülkenin içinde bulunduğu ekonomik türbülansları hafifletmek için istedikleri desteği bulamadılar. Aksine, Alman burjuva basınında yer alan yorumlara ve Federal Hükümet politikacılarının ziyaretle ilgili açıklamalarına bakılırsa, Alman tarafı krizden çıkış için bir IMF programının uygulamaya sokulmasını istiyor. Görüldüğü kadarıyla Türk hükümeti için, kendi seçmen tabanını da zora sokacak olan bir IMF uyum paketinden başka çıkar yol kalmadı gibi. „Bir devlet ziyareti ve sonuçları“ weiterlesen

»Devlet partisinde siyasî kaza«

»Devlet partisinde siyasî kaza«

Bu köşe yazısı 29 Eylül 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Hıristiyan Demokrat Birlik partisi CDU’nun Federal Meclis Grubu başkanlığına, bu görevi yıllardır yürüten ve Merkel’in sağ kolu olarak anılan Volker Kauder yerine, yardımcısı Ralph Brinkhaus’un seçilmesi – hem de 7 oy farkla –, Merkel’in yenilgisi olarak değerlendiriliyor. Muhalefet partileri bunu fırsat görüp, »Merkel güvenoyuna gitmelidir« taleplerini yükseltirlerken, sermayenin amiral gemisi FAZ gazetesi olayın vahametinin üstünü örtmeye çalışıyor: »Devlet partisinde siyasî kaza«. Sahiden bir kaza mı oldu, seçilmemesi Kauder’in »diktatörce yönetiminin« bir sonucu mu, yoksa Merkel’in ordularını bir arada tutan en önemli yardımcısının kendi partisinin güvenini kaybetmesinin ardında daha derin bir anlam mı yatıyor? „»Devlet partisinde siyasî kaza«“ weiterlesen

1933’ün tekrarı mümkün mü?

1933’ün tekrarı mümkün mü?

Bu köşe yazısı 25 Eylül 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya’daki anketler ırkçı-faşist AfD partisinin ikinci büyük parti seviyesine geldiğini gösteriyor. AfD’nin böylesi bir toplumsal desteğe sahip olması, reformist solda paniğe yol açıyor. Yapılan tartışmalarda, yeni bir »faşist diktatörlük« tehlikesinin kapıya dayandığı ve bu nedenle »faşizme karşı burjuva-liberal kesimleri de içeren bir halk cephesi« kurulması gerektiği vurgulanıyor. Bizce asıl bu tartışma sol güçler açısından çok daha derin bir tehlikeyi içeriyor. „1933’ün tekrarı mümkün mü?“ weiterlesen

Yeni Soğuk Savaş hazırlıkları

Yeni Soğuk Savaş hazırlıkları

Bu köşe yazısı 22 Eylül 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Daha önceki bazı yazılarımızda Alman burjuvazisinin muhtemelen dünyanın en rafine, en saldırgan ve en deneyimli egemen sınıfı olduğunu belirtmiştik. Nitekim Alman emperyalizmi bunu hemen her fırsatta kanıtlamakta. Ne de olsa iki dünya paylaşım savaşından yenilgiyle çıkan, ama buna rağmen yeniden güçlü konumunu elde eden ve doyumsuz iştahı hep daha fazla kabaran bir burjuvazi ile karşı karşıyayız. O nedenle ne zaman Alman emperyalizmi »barışın korunmasından« veya »savunmanın güçlendirilmesinden« bahsederse, alarm zilleri çalmalıdır. „Yeni Soğuk Savaş hazırlıkları“ weiterlesen

Savaşlar yalanla başlar

Savaşlar yalanla başlar

Bu köşe yazısı 19 Eylül 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Kadim tarih tanıktır: her savaş, her çatışma ve ihtilaf bir yalanla başlamıştır. Muharebe meydanları, egemen sınıfın yalanlarıyla galeyana gelen, marşlar ve çiçekler, şatafatlı törenlerle savaşa gönderilen, çoğunluğu ezilen ve sömürülen sınıflardan genç insanların kemikleriyle doludur hâlâ.  Çoktan çürümüş cesetleri bile işe yaramaktadır: »Kahramanlık türküsü« yalanlarının nesnesi olarak! Zihinlerini esir alan milliyetçilik vebası, emeğinden başka satacak hiç bir şeyi olmayan genç kitleleri katil sürüsüne dönüştürmüştür. Kurt Tucholsky 1931’de »Cinayet mi dedim? Tabii ki cinayet. Askerler katildir« diye boşuna yazmıyordu. „Savaşlar yalanla başlar“ weiterlesen

İdlib için misilleme mi?

İdlib için misilleme mi?

Bu köşe yazısı 15 Eylül 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Hafta başında bir HDP heyetiyle Almanya’da görüşmeler gerçekleştiren eş başkan Sezai Temelli’nin bu bağlamda yaptığı açıklamalardaki bazı başlıklar dikkatimizi çekti – aslında tuhafımıza gitti de diyebiliriz. Yanlış anlaşılmasın, sırf yergi olsun diye yazmıyoruz. Elbette HDP bileşenleri olarak her konuda aynı düşünecek değiliz. Ancak eleştiri-özeleştiri mekanizmasının da devre dışı kalması doğru olmayacaktır. Anlatmak istediklerimizi bir cümle ile örnekleyelim: Sezai yoldaşımız, yapılacak olan Merkel-Erdoğan görüşmesinin »sadece ekonomik temelde olacağını tahmin ettiklerini« söyledi ve »görüşmenin demokrasi ve insan hakları temelinde gerçekleşmesini talep« etti. „İdlib için misilleme mi?“ weiterlesen

Mesele »sarı taksi-Uber kavgası« değil*

Mesele »sarı taksi-Uber kavgası« değil*

Emperyalist tekellerin yeni sömürü metotları üzerine

New Yorklu taksi şoförü 61 yaşındaki Douglas Schifter 2018 Şubat ayında bir gün sosyal medya hesabına »Politikacılar beni de yeni esaretin zincirlerine bağlamaya çalıştılar. Direndim, ama iflas ettim« diye yazdıktan kısa bir süre sonra belediye binasının önüne gidip intihar etti. Taksi plakası satın alabilmek için yüklü bir kredi yükünün altına giren ve artık borçlarını ödeyemez durumda kalan Schifter’in intiharı, binlerce taksicinin Uber ve Lyft gibi şirketleri protesto etmek için sokaklara dökülmelerine ve sadece New York’ta sayıları 80 bini geçen Uber kullanıcılarına sınırlama getirilmesini talep etmelerine neden oldu. „Mesele »sarı taksi-Uber kavgası« değil*“ weiterlesen

»Örtüşen stratejik çıkarlar«

»Örtüşen stratejik çıkarlar«

Bu köşe yazısı 12 Eylül 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın geçen hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin ardından Almanya’daki hükümete yakın düşünce kuruluşları hararetli bir kamuoyu çalışmasına başladılar. Şansölyenin bütçesinden finanse edilen ve devlet aklını temsil eden »Bilim ve Siyaset Vakfı« (SWP) bu çalışmaların yön tayin edici önderi olarak, kamuoyu kampanyasının çizgisini şimdiden belirledi: »Türkiye’nin NATO’dan kopup, Rusya Federasyonunun yanında yer alması, Almanya için dramatik jeostratejik geri adımlar anlamına gelir ve küresel güç dengelerini tehlikeye sokar«. „»Örtüşen stratejik çıkarlar«“ weiterlesen