Faşizm düşünce değildir

15 Ocak 2023

Son haftalarda Türkiye kamuoyunda tartışılan “Ülkücüler” meselesi, hatta Kılıçdaroğlu’nun “CHP’deki gerçek Ülkücülerden” bahsetmesi ve konunun Almanya bağlantısı bazı tarihsel anımsatmaları gerekli kılıyor. Türkiye siyaset arenasında, dahası kimi “sol” cenahta hâlâ “Ülkücüler” tanımının kullanılması ve faşist MHP’den “sıradan bir parti” gibi bahsedilmesi, hem toplumsal hafızanın ne denli unutkan olduğunu, hem de faşist ideolojinin olağan siyasi akımmış gibi meşru görüldüğünü gösteriyor. Akşener’in geçmişi bilinmesine rağmen, devamla HDP’den “altılı masanın” adayını önkoşulsuz desteklemesini isteyen “Türk demokratlarına” bu vesile ile bazı gerçekleri hatırlatalım.

„Faşizm düşünce değildir“ weiterlesen

2022’nin ardından Avrupa

2022’nin ardından Avrupa

15 Aralık 2022

Başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da neoliberal politikaların, yaşamın her alanının militaristleştirilmesinin, ırkçı-faşist yaklaşımların kökleşmesinin, emperyalist yayılmacılığın ve demokratik ve sosyal haklara yönelik saldırıların ivme kazandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2022 aynı zamanda Avrupa’daki reformist toplumsal ve siyasi solun toplumsal direniş potansiyellerini güçlendirerek egemenleri baskı altına almak yerine meydanı milliyetçi, ırkçı ve faşist hareketlere bıraktığı ve NATO soluna dönüştü bir yıl olarak tarihe geçti.

„2022’nin ardından Avrupa“ weiterlesen

Münferit hadise(ler)

Münferit hadise(ler)

11 Aralık 2022

Geride bıraktığımız hafta Almanya’da üç bin polis, istihbarat ve özel tim memurlarının katılımıyla gerçekleştirilen ve toplam 25 (!) darbecinin tutuklanması ile sonuçlanan operasyon dünya çapında medyatik ilgiye maruz kaldı. Almanya burjuva medyası dahi “kurulu düzeni yıkmak isteyen sağcı teröristler” başlığı altında “demokrasimiz savunmasız değil” yorumlarını yaptılar. Federal Savcılık ve hükümetten “bu münferit hadisedir” açıklaması geldikten ve yasaların sertleştirileceği vaatleri verildikten sonra münferit hadise gündemden düştü.

„Münferit hadise(ler)“ weiterlesen

Topyekûn ideolojik savaş

Topyekûn ideolojik savaş

4 Aralık 2022

Alman tekelci burjuvazisi ve siyasi temsilcilerinin giderek daha da pervasızlaştığını söylersek, pek yanlış yapmış olmayız. Sadece son iki haftanın gelişmelerine baktığımızda, Alman emperyalizminin “vatan cephesinde” topyekûn bir ideolojik savaş başlattığını görebiliriz. Görüldüğü kadarıyla Almanya’daki egemenler “vatan cephesinde mezarlık sessizliğinden” ziyade, tüm toplumu esir almaya yönelik bir zihinsel seferberlik ilân ettiler.

„Topyekûn ideolojik savaş“ weiterlesen

Alternatif arayışları

Alternatif arayışları

Alman tekelci burjuvazisinin Çin Halk Cumhuriyeti ile karmaşık ilişkileri üzerine

Federal Şansölye Olaf Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti, Alman tekelci burjuvazisinin Avrupacı ve Transatlantikçi fraksiyonları arasındaki çıkar çatışmalarını ayyuka çıkardı. Aynı zamanda koalisyon içindeki çatlaklar da görünür oldu. Şahin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock hükümet geleneklerine pek uygun olmayan bir biçimde yurtdışı ziyaretinde kendi Şansölyesini açıkça eleştirmesine rağmen, Scholz Pekin’de yoğun görüşmelerde bulunarak Transatlantikçilerin karşı çıktığı bir “Çin stratejisinde” kararlı olduğunu gösterdi. Nihâyetinde koalisyondaki çatlakların büyüdüğünü görebiliyoruz.

„Alternatif arayışları“ weiterlesen

Almanya’nın sessizliğinin anlamı

Almanya’nın sessizliğinin anlamı

27 Kasım 2022

Scholz hükümetinin “TSK kimyasal silah kullanıyor” iddiaları ve en son Rojava ile Güney Kürdistan’a yönelik saldırıları karşısında sessiz kalması, aksine şahin Dışişleri Bakanı Baerbock’un “saldırılar orantılı olmalı” demesi, Almanya’daki muhalif kesimler tarafından “ikiyüzlülük” olarak eleştiriliyor. Kanımızca “böyle feminist dış politika mı olur” diye soran sol liberaller fena yanılıyorlar. Çünkü Almanya kendince “tutarlı” davranıyor. Çünkü Alman emperyalizminin Türkiye politikalarında insan hakları, feminizm veya uluslararası hukuka uyulması gibi değerler yer almıyor. Aslına bakılırsa Berlin, Türkiye’nin Suriye topraklarını işgal etmesine ve askeri saldırılarına devam etmesine tahammül göstererek, “tutarlı” davranıyor.

„Almanya’nın sessizliğinin anlamı“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

13 Kasım 2022

Şansölye Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti hem Alman burjuvazisinin Çin ikilemini hem de Avrupacı ve Transatlantikçi hükümet üyeleri arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkardı. Bu çerçevede asıl çekişmenin Şansölye ile Dışişleri Bakanı arasında sertleşeceği söylenebilir. Scholz, Çin Halk Cumhuriyeti ile olan rekabete rağmen, Pekin ile belirli bir iktisadi iş birliğinin sürdürülmesini savunurken, Dışişleri Bakanı Baerbock ÇHC’ne yönelik saldırgan söylemini bu sefer doğrudan Scholz’u hedef alarak artırmakta. Biden yönetimi de açıkça Baerbock’a destek çıkıyor ve Berlin üzerindeki baskıyı ağırlaştırıyor.

„Alman burjuvazisinin Çin ikilemi“ weiterlesen

Savaş komuta merkezi

Savaş komuta merkezi

ABD emperyalizminin Almanya’yı Rusya’ya karşı savaş merkezi hâline getirme planları üzerine

ABD emperyalizminin stratejik rakipler olarak gördüğü Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarında Almanya ve Avrupa Birliği üzerinden saldırganlığına ivme kazandırmaya çalıştığı biliniyor. Ha keza, Avrupalı müttefiklerini de kontrolü altında tutmaya çalışması. Hint-Pasifik Bölgesinde asıl rakibi ÇHC’ne karşı askeri yığılma ve kuşatmasını gerçekleştirmek için Avrupalı emperyalist güçler arasında gönüllü destekçiler bulan ABD, Rusya Federasyonu’nun kuşatılma ve zayıflatılma görevini Avrupalı müttefiklerine bırakmaya kararlı. Ancak özellikle Almanya’daki Avrupacı ve Transatlantikçi sermaye fraksiyonları arasında güncel enerji krizi ve bununla bağlantılı olarak baş gösteren ekonomik ve toplumsal sıkıntılar nedeniyle gün yüzüne çıkan çelişkiler bu görevin üstlenilmesini ve yerine getirilmesini zora sokuyor.

„Savaş komuta merkezi“ weiterlesen

Açık bloklaşma

Açık bloklaşma

16 Ekim 2022

Alman sosyal demokrasisinin Marksist entelektüellerinden ve “Marburg Okulu” öncülerinden Wolfgang Abendroth Almanya’daki burjuva parlamentarizmini “örtülü blok sistemi” olarak nitelendirmekteydi. Abendroth özellikle SPD’nin Marksist ilkelerinden vazgeçerek sendikal hareketle birlikte sisteme entegre edilmesiyle “özünde partiler arasında yaşamsal önemdeki sorunlara değil, sadece yönetici kadroların kim olacağına dair siyasi mücadele yürütülen örtülü bir blok sistemi oluştuğunu” tespit ediyordu. Abendroth’un bu analizinin genel hatlarıyla hâlâ geçerli olduğu söylenebilir.

„Açık bloklaşma“ weiterlesen

Kof sembol siyaseti

Kof sembol siyaseti

9 Ekim 2022

İki hafta önceki köşe yazımızda bahsettiğimiz “yüksek sohbet toplantısı” geçen perşembe günü Prag’da gerçekleştirildi. “Avrupa Siyasi Birliği” (European Political Community – EPC) başlığı altında bir araya gelen 44 devlet ve hükümet başkanı burjuva basınına bolca “sohbet fotoğrafı” sundu, ama toplantının kof sembol siyasetinin, yani içi boş ve çelişkilerin üstünü örtmekten başka bir işe yaramayan söylemlerin ötesinde bir sonucu olmadı. Buna rağmen yaygın Avrupa medyası “XXL-Avrupa Zirvesi: Birlikte Putin’e karşı” yalanını manşetlerine taşıdı. Halbuki sadece Macaristan, Sırbistan ve Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri bu manşetleri daha yayınlanmadan yalanlamaktaydı.

„Kof sembol siyaseti“ weiterlesen

Dezenformasyon ve tek seslilik

Dezenformasyon ve tek seslilik

2 Ekim 2022

Geçenlerde Scholz hükümetinin memurlarından birisinin muhbirliği sonucu basına sızan bir resmi belge Alman devletinin ne denli yoğun bir bilgi çarpıtma ve propaganda çalışması başlattığını ortaya çıkardı. 27 Haziran 2022 tarihli belge, Federal İçişleri Bakanlığı’nın öncülüğünde farklı bakanlıkların, gizli servislerin, devlet kurumlarının, dijital ve yaygın medya ile okulların “Rusya-Ukrayna konusunda tek sesliliklerinin nasıl sağlanacağını” ayrıntılarıyla tanımlıyor. Hoş, kapitalist devletin işleyiş biçimini iyi bilenler açısından bu bilgi yeni değil, ancak bunun böyle açık ve alenen, hem de özel bir görev gücü oluşturarak yapılması ilginç.

„Dezenformasyon ve tek seslilik“ weiterlesen

»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı

»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı

25 Eylül 2022

Fransa Başkanı Macron’un, Alman Şansölyesi Scholz ile eşgüdümlü biçimde AB’nin militarist ve yayılmacı dönüşümünü tamamlamak amacıyla önerdiği yeni bir format, AB Konsey Başkanı Michel ve AB Bakanlar Konseyi Başkanı Fiala’nın ortak davetiyle 6 Ekim 2022’de Prag’da oluşturulacak. “Avrupa’da güvenlik, istikrar ve refah” başlığı altında düzenlenecek olan enformel AB-Zirvesine 27 AB üyesi ülkenin haricinde 17 ülke daha katılacak. Gerçi yapılan açıklamada “17 Avrupa ülkesinden” bahsediliyor ama Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın nasıl “Avrupa ülkeleri” sayılmaları bir muamma. AB Komisyon Başkan Yardımcısı Schinas da yeni formatı “AB üyesi devletlerin ve partner ülkelerin temel ilke ve değerlerimizi tekrar kararlı bir şekilde kabul etmeleri için bir fırsat” olarak değerlendiriyor.

„»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı“ weiterlesen

Hevesler ve gerçekler

Hevesler ve gerçekler

18 Eylül 2022

Son haftalarda peş peşe kamuoyu önünde açıklamalar yapan Scholz hükümetinin temsilcileri konuşmalarında Alman emperyalizminin meşum heveslerini gizlemeye gerek duymuyorlar. Şansölye Scholz’un Prag’da Almanya’nın öncülük talebini ifade etmesinin ardından bu hafta başında Berlin’de SPD’li Savunma Bakanı Lambrecht Almanya’yı “öncü askeri güç” olarak ilân etti. Hafta ortasında ise Brüksel’de AB-Komisyon Başkanı von der Leyen “Avrupa dış politika ajandasını gözden geçirmeli” ve “demokrasilerin otokratlara karşı küresel blokunu örgütlemeliyiz” diyerek Scholz ve Lambrecht’e destek çıktı.

„Hevesler ve gerçekler“ weiterlesen

Avrupacıların sancıları

Avrupacıların sancıları

11 Eylül 2022

Rusya’ya yönelik yaptırımlar Alman ekonomisinde, bilhassa orta ve küçük ölçekli sermaye fraksiyonlarında sancılara ve dolayısıyla kıpırdanmalara neden oluyor. Bu sermaye kesimleri arasında Transatlantikçi Yeşil İktisat Bakanı Habeck’e ve Dışişleri Bakanı Baerbock’a yönelik sert eleştirinin dozu her geçen gün artıyor. Alman sanayisinin doğal gaz için ABD’ndeki piyasa fiyatlarının sekiz kat fazlasını ödemek zorunda kalmasının şirket iflaslarına ve işletme kapanmalarına yol açacağını vurgulayan sermaye temsilcileri, Federal Hükümeti uyarıyorlar. Burjuva basınında da benzer uyarılar çoğalmaya başladı.

„Avrupacıların sancıları“ weiterlesen

Alman emperyalizminin öncülük talebi

Alman emperyalizminin öncülük talebi

4 Eylül 2022

Scholz’un Prag’daki Karl Üniversitesinde yaptığı konuşma Alman emperyalizminin tüm Avrupa kıtasını tahakkümü altına almayı hedeflediğini bir kez daha gösterdi. İşin tarihsel açıdan ilginç olanı, Alman tekelci burjuvazisinin ne zaman dünyayı yöneten güç olmak için adımlar atmak istese, bunu her defasında Alman sosyal demokrasisine yaptırmasıdır. 1914 savaş kredileri kararı alınıp, dünya yangın yerine döndürüldüğünde; Alman işçi sınıfı hareketinin bölünmesinde, Alman faşizmine giden yolların döşenmesinde veya savaş sonrası Alman ordularının ilk kez yurtdışına gönderilmesinde ve Avrupa’nın militarist-yayılmacı rotaya oturtulmasında işbaşında olanlar her defasında SPD yönetimindeki hükümetlerdi. Bunu muhafazakârları temize çıkartmak için değil, en güçlü emperyalist ülkede bile toplumsal rızanın alınmasının ne denli önemli olduğunu ve bu görevi en iyi Alman sosyal demokratların yerine getirdiğini göstermesi nedeniyle vurgulama gereği duyduk.

„Alman emperyalizminin öncülük talebi“ weiterlesen

„Halk ayaklanmaları“?!!

„Halk ayaklanmaları“?!!

31 Temmuz 2022

Scholz hükümetinin politikalarının Almanya’da toplumsal kaosa, hatta kitlesel ayaklanma girişimlerine yol açacağına dair söylemler burjuva medyasında da yer almaya başladı. İşin ilginci halkı Scholz hükümetinin uygulamalarının sonuçları hakkında uyaranların Scholz hükümetinin bizzat üyesi olmaları. Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kimseden böylesi bir soru gelmemesine rağmen devletin şiddet aparatının olası toplumsal olaylara karşı hazırlıklı olduğunu açıklarken, savaş yaygaracısı Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock durup dururken “halk ayaklanmalarından” bahsetmeye başladı.

„„Halk ayaklanmaları“?!!“ weiterlesen

Savaş ilânı

Savaş ilânı

17 Temmuz 2022

Almanya’daki farklı araştırma kurumlarının olası resesyon ve dramatik sosyal sorunlarla ilgili gerçekçi öngörüleri egemen siyaseti, ama bilhassa Alman askeri-sınai kompleksini fena rahatsız etmişe benziyor. Gerçi Scholz hükümeti Almanya kamuoyunu sadece çetin geçmesi kesinleşen sonbahar ve kış aylarına hazırlamakla kalmıyor, aynı zamanda yıllar sürecek bir dönem için “kemer sıkmaya” razı etmek istiyor. Özellikle Yeşil bakanlar ısrarlı bir biçimde “halkın kendi payına düşeni taşıması gerekir” ve “gerekirse barış için üşürüz” demagojisini tekrarlıyorlar – sanki durumdan halk sorumluymuş gibi. Ama bu bile militaristler için yeterli değil.

„Savaş ilânı“ weiterlesen

Savaşın yan etkileri

Savaşın yan etkileri

10 Temmuz 2022

Rusya’ya yönelik yaptırım politikaları, Ukrayna’daki faşist rejimin savaşı devam ettirebilmesi için desteklenmesi ve bunların sonuçları Almanya’da toplumsal resesyon kaygılarını her gün daha da artırıyor. Aynı zamanda bunlar siyaset değişikliği için umut bağlanan SPD ve Yeşillerin gerçek yüzlerinin kendi seçmenleri arasında da görünür olmasını sağlıyor. Dahası farklı sermaye fraksiyonlarından gelen resesyon ve kriz uyarıları çoğalıyor. Örneğin Bavyera İktisat Birliği doğal gaz darboğazının devam etmesi durumunda 2023 yılında Alman ekonomi gücünün yüzde 12,7 azalacağını ve 5,6 milyon işçinin işini kaybetmesinin olanaklı olduğunu tespit eden bir rapor yayımlayarak Scholz hükümetini uyardı.

„Savaşın yan etkileri“ weiterlesen

Ukrayna bahane mi?

Ukrayna bahane mi?

12 Haziran 2022

Avrupa toplumsal ve siyasi solu Ukrayna konusunda “saldırganlığa karşı çıkma” gerekçesiyle egemen siyasete eklemlenmiş “NATO soluna” dönüştü. Gerçi başta Almanya barış hareketinin bazı bileşenleri olmak üzere farklı kesimlerden itirazlar yükselmiyor değil, ama bu itirazlar uzay boşluğuna yayılan ses dalgaları misali pek dikkate alınmıyor. Bunların dikkate alınmamasının yanı sıra, son süreci dünya çapındaki gelişmeler ve tarihsel arka plan bağlamında ele alan analizler de “komplo teorileri” veya “20’nci Yüzyıldan kalma eskimiş bakış açıları” olarak karalanıyor. Buna karşı Avrupa “solunun” önde gelen isimleri, bürokratik parti aparatlarının kontrolü altındaki medya üzerinden neredeyse her gün “NATO ve uluslararası siyaset konusunda yeni şeyler söylemeliyiz” propagandasını yapıyorlar.

„Ukrayna bahane mi?“ weiterlesen

Savaş yorgunluğu mu?

Savaş yorgunluğu mu?

29 Mayıs 2022

İnanç değiştirenlerin aralarına katıldıkları inançlılardan daha bağnaz oldukları rivayet edilir. Olabilir, ki tarih bunun örnekleriyle doludur. O açıdan “hâlâ barış partisiyiz” yalanını söyleyen Yeşillerin, muhafazakârlardan daha yüksek sesle savaş çığırtkanlığı yapmaları son derece normal. Dahası Scholz hükümetinde yaptırımlar ve silahlanma konusunda bazı soruların ifade edilir olması bile Yeşil bakanları hezeyana sürüklüyor. Dışişleri Bakanı Baerbock Batılı ülkeleri “savaş yorgunluğuna” karşı uyarırken, Şansölye vekili Habeck “Rusya’dan fosil enerji taşıyıcıları alımını ebediyen sonlandırmalı ve Rusya’yı dize getirmeliyiz” diyor. Artık Yeşillerin emperyalist savaş gemisinin “kırbaç taşıyıcıları” hâline gelmelerine kimse şaşırmamalı.

„Savaş yorgunluğu mu?“ weiterlesen