Şartlı Rehin etkisi

Şartlı Rehin etkisi

6 Aralık 2020

Görünen köy kılavuz istemez derler. İki hafta önce bu köşede »AB’nin Erdoğan başkanlığındaki Türk hükümetini hizaya sokmak ve bilhassa Doğu Akdeniz’de geri adım attırmak için bir dizi tedbiri uygulamaya hazırlandığını« ve »Bozkurt yasağı« tartışmalarının 10 Aralık Zirvesi öncesinde baskıyı artırmaya yarayan yeni bir Şartlı Rehin olduğunu tespit etmiştik. Aynı zamanda Alman devletinin Türk faşistlerine karşı, Kürt kurumlarına karşı gösterilen kararlılığı göstermeyeceğini de. Nitekim geçen Cuma günü Alman medyasında yayınlanan haberler bu tespitimizi kanıtladı.

„Şartlı Rehin etkisi“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağının« arka planı

»Bozkurt Yasağının« arka planı

22 Kasım 2020

F. Parlamento beklenildiği gibi büyük bir çoğunluk sağlayarak, »Bozkurtlar« olarak tanımlanan Türk faşistlerinin Almanya’daki derneklerinin yasaklanmasının gözden geçirilmesini de içeren bir dizi talebi kabul etti. Sosyal medyada ve gazetelerin internet sayfalarında »Almanya Ülkücü hareketi yasaklıyor« türünden haberler hemen yayıldı. İşin aslı yasaklamaların kabul edilmesi değil tabii. Federal Hükümet, daha doğrusu İç İşleri Bakanlığı dernek ve sembol yasaklarını gözden geçirmek ve bir dizi »engelleyici« adım atmak üzere görevlendirilmiş oldu. Böylelikle süresi siyasî konjonktürce belirlenecek olan resmi süreç başlatıldı.

„»Bozkurt Yasağının« arka planı“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

15 Kasım 2020

Fransa’dan sonra Almanya’da da Türk faşistlerine yönelik yasak tartışmaları hararetlendi. Tartışmaların odağında »Bozkurtlar« veya »Ülkücüler« olarak anılan MHP taraftarları duruyor. On yıllardır Türk faşistlerinin derneklerinin yasaklanmasını talep edenler de bu tartışmaları sosyal medyada paylaşıyorlar. Görünüşte iyi bir şey, değil mi? Detaylar olmasa öyle. Çünkü sorun yasaklanma tartışmasının çok ötesinde.

„»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?“ weiterlesen

Birlik olamayan Birlik

Birlik olamayan Birlik

4 Ekim 2020

Geçen Perşembe ve Cuma günleri Brüksel’de gerçekleştirilen AB Zirvesi, AB’nin içinde debelendiği krizleri ve öncü emperyalist güçler olan Alman ve Fransız emperyalizmlerinin »Global Player« olma hedeflerinden ne denli uzak olduklarını ayyuka çıkardı. Aynı zamanda da kurum olarak AB’nin özellikle iç ve dış politika alanlarında doğru dürüst »Birlik« dahi olamadığını ve Almanya’nın AB Dönem Başkanlığının dış politik hedefler açısından bir başarısızlık hikâyesine dönüştüğünü kanıtladı.

„Birlik olamayan Birlik“ weiterlesen

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

13 Eylül 2020

Yaşıtlarımız anımsıyordur, ama tekrar anımsatmakta bir sakınca yok: Demirel başkanlığındaki azınlık hükümetinin 24 Ocak 1980’de karar altına aldığı ve ülkeyi neoliberalizm laboratuvarına dönüştüren Yapısal Uyum Programının güçlü toplumsal direnç nedeniyle uygulanması olanaksızdı. Çok kısa süre içerisinde bu devasa dönüşüm programının uygulanabilmesi için ülke içerisindeki güç dengelerinin zor kullanılarak egemen sınıflar lehine değiştirilmesinin zorunluluğu ortaya çıkmıştı. NATO’nun, özellikle Alman emperyalizminin büyük desteğiyle gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 darbesinin en önemli nedenlerinden birisi buydu.

„Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik“ weiterlesen

Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları

Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları

23 Ağustos 2020

Eğer iki yüzlülükte dünya şampiyonluğu kimdedir diye bir soru sorulsaydı, Alman ve Fransız emperyalizmlerinin bu şampiyonluğu kimseye kaptırmadıklarını söylerdik. Özellikle »barış« diyerek savaş körükleyen iki yüzlülükte! Gerçekten de bu iki emperyalist güç on yıllardır insan ve kadın haklarını korumak, demokratikleşmeye katkı sağlamak, barış tesis etmek gibi gerekçelerle komşu coğrafyalarda savaş ve çatışma körüklemekte son derece ustalaştılar.

„Akdeniz krizlerinin açığa çıkarttıkları“ weiterlesen

Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz

Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz

9 Ağustos 2020

Geride bıraktığımız hafta, Akdeniz’de suların ne denli tehlikeli biçimde ısınmakta olduğunu gösterdi. Libya iç savaşı, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarının yol açtığı çıkar çatışmaları, deniz yolları ve ticaret alanları üzerine Türkiye ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasındaki antlaşma, benzeri bir antlaşmanın Mısır ve Yunanistan arasında imzalanması, tüm bunların doğurduğu ihtilaflar ve AB ile Rusya’nın müdahaleleri ortamın hayli gerildiğini kanıtlıyor. Akdeniz’de önümüzdeki ayların çok hareketli ve hararetli geçeceğinden hareket edebiliriz.

„Akdeniz: Kundakçıdan itfaiyeci olmaz“ weiterlesen

Zirvedeki krizin ardından

Zirvedeki krizin ardından

26 Temmuz 2020

AB devlet ve hükümet başkanları zirvesinde baş gösteren krizin »cimri dörtlüye« tavizler verilerek çözülmesinin ve AB tarihinin en kapsamlı malî paketinin kabul edilmesinin ardından ortaya çıkan görüngüler Franko-Alman Avrupası’nın zorlanacağına işaret ediyor. Gerçi Merkel, »zor oldu, ama sonunda uzlaşmamız önemliydi« diyerek zirvedeki krizin başarıyla çözülmesini öne çıkartıyor, ama Avrupa Parlamentosu’nun (AP) bütçeye henüz onay vermemesi, ihtilafların şiddeti artarak devam edeceğini gösteriyor.

„Zirvedeki krizin ardından“ weiterlesen

Franko-Alman Avrupası’na doğru

Franko-Alman Avrupası’na doğru

5 Temmuz 2020

Almanya medyatik anlamda hayret verici bir sessizlik içerisinde 1 Temmuz 2020’de AB Dönem Başkanlığı’nı devraldı. Hayret verici bir sessizlikle diyoruz, çünkü Alman devleti ne zaman uluslararası bir sorumluluk üstlense, burjuva medyası arifesinden başlayarak borazanlarla bunun kutlamasını yapardı. Bu sefer öyle olmadı. Halbuki Merkel Hükümeti aylar öncesinden hazırlıklarını tamamladığını açıklamıştı: »Almanya’nın öncü rolü güçlendirilecek, sorun çözücü AB devreye girmeye hazır hâle« getirilecekti.

„Franko-Alman Avrupası’na doğru“ weiterlesen

Sermaye hizmetinde 75 yıl

Sermaye hizmetinde 75 yıl

28 Haziran 2020

Eğer emperyalist ülkelerin tekelci burjuvazileri arasında en rafine ve en saldırgan olanı Alman tekelci burjuvazisiyse, siyasî temsilcileri arasındaki amiral gemisi Alman Hıristiyan Demokrat Birlik partisi CDU’dur. CDU, Almanya Federal Cumhuriyeti AFC’nin kurulduğu ilk günden bu yana, sadece Bavyera’da örgütlü olan Hıristiyan Sosyal Birlik partisi CSU ile birlikte Alman emperyalizminin politikalarını belirleyen en önemli siyasî güçtür. O nedenle 26 Haziran’da 75’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan CDU’nun tarihine kısa bir bakış fırlatmak yerinde olacak.

„Sermaye hizmetinde 75 yıl“ weiterlesen

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

8 Mart 2020

Sınır sosyolojisi ve antropolojisi çalışmalarıyla tanıdığımız Neşe Özgen hocamıza, haddimizi aşarak ufak bir itirazda bulunacağız. Neşe hoca Türkiye yönetiminin mülteci politikasındaki son adımlarına atıfla, »AKP mülteci kanı üzerinden bir atımlık barutunu da harcadı« tespitini yapmış. Mültecilerin AB sınırına yığdırılmalarına Brüksel ve Berlin’den verilen tepkiye bakarak, »bir atımlık barut« tespitine katılmadığımızı, aksine Türk hükümetinin mülteci kartıyla kendi açısından başarılı bir hamle yaptığını düşündüğümüzü belirtmeliyiz.

„Yeni mülteci antlaşmasına doğru…“ weiterlesen

İktidar oyunları ve ırkçılık

İktidar oyunları ve ırkçılık

1 Mart 2020

Geçen haftaki yazımızda Almanya’da gerçekleşen faşist katliama değinmiş, ırkçılık ve milliyetçiliğin egemen iktidar ve mülkiyet ilişkileri üzerine kurulu egemenlik araçları olduklarını belirmiştik. Ki bu tespit, istisnasız tüm kapitalist ülkeler için geçerlidir. Bu yazımızda ise, Hamburg Seçimleri sonrasında ivme kazanan iktidar oyunları ve bu bağlamda ırkçılığın körüklenmesinin arka planını açmaya çalışacağız.

„İktidar oyunları ve ırkçılık“ weiterlesen

Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller

Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller

Mayıs ayında yapılan Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde yüzde 20,5 ile beş yıl öncesine nazaran oylarını ikiye katlayan Alman »Birlik 90/Yeşiller Partisi« (Yeşiller) SPD’yi geride bırakıp, Almanya’nın ikinci büyük partisi hâline gelerek burjuva medyasının »sevgilisi« oldu. Sermaye temsilcileri dahi basına verdikleri demeçlerde, »diğer partiler de Yeşiller gibi iklim konusuna ağırlık vermelidirler« diyerek, Yeşillere gülücükler dağıtıyorlardı. Ne de olsa salt CDU ve CSU seçmenlerinden 1,2 milyon oyun Yeşillere kayması, bu partinin Almanya’nın geleceğinde yeni bir rol oynayacağına işaret ediyordu. Hatta sadece sol-liberal burjuva kalemler değil, muhafazakâr Welt gazetesi bile, Yeşillerin eş başkanları Annalena Baerbock veya Robert Habeck’in gelecek Şansölye olabileceğini yazıyorlardı.

„Alman emperyalizminin gönüllü tayfası: Yeşiller“ weiterlesen

Siyasî acemilik…

Siyasî acemilik…

Bu köşe yazısı 2 Şubat 2019 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

İki hafta önce Köln’de Kürt akademisyenlerin derneği olan KURD-AKAD bir toplantı gerçekleştirdi. Dernek »›Yeni‹ Türkiye ve meydan okuyanları« başlıklı toplantıyla »ulus devlete, milliyetçiliğe, Erdoğan altında rejim değişikliğine, muhalif güçlere ve tabandan demokrasi alternatiflerine derin bir bakış temelinde siyasî süreklilikleri, değişimleri ve meydan okumaları ortaya çıkartmayı hedeflediklerini« belirtiyordu. Katılmak istediğimiz, ama zaman darlığı ve meslekî zorunluluklar nedeniyle katılamadığımız bu toplantıyı esasa yönelik bir eleştiri kapsamında ele almak istiyoruz.

„Siyasî acemilik…“ weiterlesen

Auschwitz ve tersinden Antisemitizm

Auschwitz ve tersinden Antisemitizm

Bu köşe yazısı 30 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman faşizminin sistematik bir biçimde katlettiği altı milyon Avrupalı Yahudi ile faşizmin diğer kurbanlarının anısı, Kızıl Ordu’nun Auschwitz Toplam Kampındaki tutsakları kurtardığı 27 Ocak 1945’in her yıldönümünde burjuva politikacılarının bol hümanizm soslu, güya ırkçılık ve Antisemitizm karşıtı söylemleriyle »yaşatılır« oldu. Faşist Alman ordusunun Sovyetler Birliği’ni yok etmek için yürüttüğü saldırı savaşında 20 milyon Sovyet vatandaşının yaşamını yitirmesine, toplama kamplarında katledilen komünistlere, sosyalistlere, Sinti ve Roma halkına, eşcinsellere, engellilere pek değinilmez. Hele Holokostu, faşizmi ve savaşları doğuran asıl nedene ise hiç dokunulmaz.

„Auschwitz ve tersinden Antisemitizm“ weiterlesen

Transatlantik türbülanslar

Transatlantik türbülanslar

Bu köşe yazısı 2 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya burjuva basınını tarif etmeye kalkışmak gerekirse, kamuoyu görüşünü etkilemedeki ustalığının emsalsiz olduğunu vurgulamak gerekir. Alman devletinin kısa, orta ve uzun vadeli politikalarını, stratejilerini ve planlarını – elbette belirli bir sınır içerisinde – anlayabilmenin yolu Almanya burjuva basınının kodlarını çözebilmekte yatıyor. O açıdan Avrupa’nın geleceğini belirleyecek en etkin güç olarak Alman emperyalizmini anlayabilmek için en iyi şansınız, burjuva basınında farklı sermaye fraksiyonları temsilcilerinin yaptıkları tartışmaları takip etmektir. „Transatlantik türbülanslar“ weiterlesen

AB Ordusuna doğru adımlar…

AB Ordusuna doğru adımlar…

Bu köşe yazısı 19 Aralık 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Bir yıl önce başlatılan »PESCO – Sürekli Yapısal İşbirliği« (Permanent Strucktured Cooperation) başlıklı Avrupa Birliği projesinin, Alman ve Fransız emperyalizmlerinin dayattığı AB militaristleşme sürecine güçlü bir ivme kattığı bugün daha açık olarak görülüyor. Geleneksel olarak ABD ile daha sıkı işbirliğini savunan Britanya’nın – ki bu nedenle ABD’nin Truva Atı olduğu suçlamasına maruz kalıyordu – BREXİT kararının PESCO projesinin tetikleyicisi olduğunu söyleyebiliriz. Halihazırda 24 AB üyesi ülke projeye dahil edilmiş durumda. Britanya’nın haricinde Danimarka ve Malta projeye katılmıyorlar. „AB Ordusuna doğru adımlar…“ weiterlesen

»Profesyonel devlet partisi«

»Profesyonel devlet partisi«

Bu köşe yazısı 13 Aralık 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman sermayesinin baş temsilcisi olan Hıristiyan Demokratik Birlik partisi CDU’da geçen hafta gerçekleşen görev değişimi, sadece Almanya’daki devlet ve hükümet politikalarını etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda emperyalist-kapitalist dünya düzeni içerisindeki çelişkilerin derinliğini de belirleyecek. Çünkü FAZ gazetesinin »profesyonel devlet partisi« olarak nitelendirdiği CDU’da gerçekleşen yönetim değişikliği, sıradan bir parti içi ihtilaf çözümü değildir. Asıl önemli olan yanı, Alman sermaye fraksiyonlarından hangisinin ağırlık kazandığını göstermesidir. „»Profesyonel devlet partisi«“ weiterlesen

Kriminalizasyonun yıl dönümü

Kriminalizasyonun yıl dönümü

Bu köşe yazısı 28 Kasım 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Bundan 25 yıl önce, 26 Kasım 1993’de Federal İçişleri Bakanlığı tarafından »Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve ardıl örgütlere yönelik dernekleşme ve faaliyet yasağı« getirilmişti. Demokratik hak ve özgürlüklere karşı sert tutumuyla tanınan ve »Almanya’nın Kara Şerifi« olarak anılan CDU’lu Manfred Kanther yasağı Almanya’nın »iç güvenliğine yönelik tehdit« gerekçesiyle savunmuştu. Daha sonra hükümet Alman Ceza Yasasının »terör maddesi« olarak kabul edilen 129’uncu maddesini değiştirerek, »iç ve dış terör örgütleri« tanımlarını kullanmaya başladı. „Kriminalizasyonun yıl dönümü“ weiterlesen

Bir dönem bitiyor mu?

Bir dönem bitiyor mu?

Bu köşe yazısı 3 Kasım 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Merkel’in CDU başkanlığına bir kez daha aday olmayacağını ve siyasetten bir süre sonra çekileceğini açıklamasıyla ortalık »Bir dönem bitiyor« türü analiz enflasyonundan geçilmez oldu. Aslında herhangi bir dönemin bittiği falan yok, olanlar Alman tekelci burjuvazisinin uzun süredir çözmeye çalıştığı yönetim krizinin bir ifadesidir. O açıdan son gelişmeleri kişiler ve söylemleri temelinde değil, tarihsel koşulları, maddi şartları ve içinde hareket ettikleri sınıf ilişkileri temelinde ele almak aydınlatıcı olacaktır. „Bir dönem bitiyor mu?“ weiterlesen