Stratejik yenilgi (mi?)

Emperyalist Batının “Küresel Güney” karşısında zayıflayan konumu ve etkileri

Avrupa’daki burjuva medyası Hindistan’da gerçekleştirilen G20 Zirvesinin haberlerini sunarken, Şansölye Scholz’un “büyük başarı” tespitinin altını çiziyor, Hindu milliyetçisi Başbakan Modi’nin büyük sanayi ülkeleriyle eşik ülkelerini ortak sonuç bildirgesini imzalamaya ikna etmesini de kanıt olarak gösteriyordu. Ayrıca 55 Afrika ülkesini, dolayısıyla 1,4 milyar insanı temsil eden Afrika Birliği’nin G20 Zirvesine katılması da bir “başarı faktörü” olarak nitelendirilmekteydi. Ancak Avrupa sermayesinin sesi olan ekonomi sayfalarında ise daha gerçekçi yorumları okumak mümkündü.

„Stratejik yenilgi (mi?)“ weiterlesen

Somut savaş ajandası

NATO’nun zirve sonrası olası adımları üzerine

Emperyalizmin savaş aygıtı NATO’nun Vilnius’ta, deyim yerindeyse Kremlin’in burnunun dibinde gerçekleştirdiği NATO Hükümet ve Devlet Başkanları Zirvesinde alınan kararlar, savaş aygıtının yakın dönemde atması olası adımların somut bir savaş ajandası tarafından şekilleneceğini gösterdi. Kanımızca zirvede asıl dikkat çekici nokta Rusya Federasyonu’na yönelik vekalet savaşının yoğunlaştırılması adımları veya Türkiye’deki AKP-Saray-Rejimine sunulan açık çek politikasından ziyade, Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik stratejinin sertleştirilmesiydi – ki zirve sonrasında Scholz hükümetinin kamuoyuna tanıttığı 61 sayfalık “Federal Hükümetin Çin Stratejisi” başlıklı belgesi bir yönüyle buna işaret etmektedir. Geçen yıl yapılan zirvede “sistemik hasım” olarak ilân edilen ÇHC bu sefer “ittifakın çıkarlarının karşısında duran en büyük meydan okuma” olarak tanımlandı.

„Somut savaş ajandası“ weiterlesen

Totaliter buyruk

18 Haziran 2023

Scholz hükümeti geçen Çarşamba büyük bir tamtamla “Savunmacı. Dayanıklı. Sürekli. Almanya için bütünleşmiş güvenlik” başlığını taşıyan “Ulusal Güvenlik Stratejisini” kamuoyuna tanıttı. “Feminist dış politika”, “değerlere dayalı savunma” veya “demokrasi ve insan haklarının korunması” gibi, kulağa hoş gelen, ama içi boş söylemlerle süslü 76 sayfalık strateji belgesi, Alman emperyalizminin yayılmacılığı totaliter bir buyruk olarak yaşamın her alanına hâkim kılma çabasının bir kanıtı. Silahlanma bütçelerini kutsal kâse hâline getiren ve her Alman yurttaşını “savunma için katkı sunmaya” zorunlu kılan belgenin düşman resmi ise beklenildiği gibi Rusya oldu. İkinci sırada ise “Ortak, rakip ve sistemik hasım” olarak nitelendirilen Çin Halk Cumhuriyeti yer alıyor.

„Totaliter buyruk“ weiterlesen

Dünyanın kutupları

Oluşmakta olan yeni jeopolitik karakteristik üzerine

Nisan 2023

Coğrafi anlamda dünyanın iki kutbu olduğunu daha ilkokulda öğrenmiştik. Aynı şekilde tarih derslerinde de insanlığın var olduğu müddetçe farklı güç kutupları arkasında kümelendikleri anlatılmaktaydı. 1989/1990 karşıdevrimine dek ise emperyalist-kapitalist ve sosyalist kutuplar arasında bölünen insanlık bugün yeni bir kutuplaşma ile karşı karşıya. Reel sosyalizmin yenilgisinden sonra burjuva medyası kapitalizmin nihaî zaferini ve tarihin sonunu borazanlarla ilân etmişti. Ancak geride bıraktığımız 33 yıl bunun aksini kanıtladı. Emperyalist güçler her ne kadar askeri, iktisadi, mali ve siyasi açıdan dünyanın geride kalanından üstün olsalar da istedikleri gibi at koşturamamaktadırlar. Çoklu kriz ortamlarıyla başa çıkamadıkları gibi, yeni rakipler ve farklı coğrafyalardaki direnişler, hammadde ve enerji kaynakları ile tedarik yolları üzerine verilen mücadeleler emperyalist güçler arasındaki çelişkileri derinleştirerek etki alanlarının zayıflamasına ve küresel çaptaki meydan okumalar karşısında baygın kalmalarına yol açmaktadır.

„Dünyanın kutupları“ weiterlesen

Stalingrad

5 Şubat 2023

Tarih rövanşizminin yaygın, hatta resmî devlet politikası olduğu Almanya’da bazı yıldönümleri çabuk atlatılmaya, ama her halükârda tarihsel gerçekler çarpıtılarak anılmaya çalışılır. Bazı yıldönümleri ise – tarihsel gerçeklerin üstünü örtmek neredeyse olanaksız olduğundan – burjuvazisi, siyasetçisi ve yaygın medyasıyla egemenlere büyük acı verir. Unutmak ve unutturulmak istenen bu yıldönümlerinden birisi 30 Ocak 1933’te iktidarın faşist NSDAP’ye teslim edilmesiyse, diğeri de Alman faşizminin sonunun başlangıcı olan Stalingrad yenilgisidir.

„Stalingrad“ weiterlesen

Yeni(den) sömürge hevesleri

18 Aralık 2022

Bazı fotoğraflar sayfalar dolusu yazılardan fazlasını anlatırlar. Geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirilen AB – ASEAN Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde çekilen bir enstantane buna sahiden iyi bir örnek teşkil ediyor. Medyada yer alan fotoğrafta bir AB bürokratının ASEAN temsilcilerinden birisine neredeyse ağzına girecek derece yakınlaştığı görülüyor, ki bu fotoğrafa Almancada yalakalığı tarif etmek için kullanılan “Speichellecker”, yani “salya yalayıcısı” tanımı cuk oturuyor. Yeni(den) sömürge hevesleri kabaran Avrupalı emperyalist güçler, Çin’e alternatif arayışlarında öylesine esnekleştiler ki, genel söylemlerinde aşağıladıkları Asyalıları yanlarına çekebilmek için her türlü hokkabazlığı yapmaya hazırlar.

„Yeni(den) sömürge hevesleri“ weiterlesen

2022’nin ardından Avrupa

2022’nin ardından Avrupa

15 Aralık 2022

Başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da neoliberal politikaların, yaşamın her alanının militaristleştirilmesinin, ırkçı-faşist yaklaşımların kökleşmesinin, emperyalist yayılmacılığın ve demokratik ve sosyal haklara yönelik saldırıların ivme kazandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2022 aynı zamanda Avrupa’daki reformist toplumsal ve siyasi solun toplumsal direniş potansiyellerini güçlendirerek egemenleri baskı altına almak yerine meydanı milliyetçi, ırkçı ve faşist hareketlere bıraktığı ve NATO soluna dönüştü bir yıl olarak tarihe geçti.

„2022’nin ardından Avrupa“ weiterlesen

Topyekûn ideolojik savaş

Topyekûn ideolojik savaş

4 Aralık 2022

Alman tekelci burjuvazisi ve siyasi temsilcilerinin giderek daha da pervasızlaştığını söylersek, pek yanlış yapmış olmayız. Sadece son iki haftanın gelişmelerine baktığımızda, Alman emperyalizminin “vatan cephesinde” topyekûn bir ideolojik savaş başlattığını görebiliriz. Görüldüğü kadarıyla Almanya’daki egemenler “vatan cephesinde mezarlık sessizliğinden” ziyade, tüm toplumu esir almaya yönelik bir zihinsel seferberlik ilân ettiler.

„Topyekûn ideolojik savaş“ weiterlesen

Almanya’nın sessizliğinin anlamı

Almanya’nın sessizliğinin anlamı

27 Kasım 2022

Scholz hükümetinin “TSK kimyasal silah kullanıyor” iddiaları ve en son Rojava ile Güney Kürdistan’a yönelik saldırıları karşısında sessiz kalması, aksine şahin Dışişleri Bakanı Baerbock’un “saldırılar orantılı olmalı” demesi, Almanya’daki muhalif kesimler tarafından “ikiyüzlülük” olarak eleştiriliyor. Kanımızca “böyle feminist dış politika mı olur” diye soran sol liberaller fena yanılıyorlar. Çünkü Almanya kendince “tutarlı” davranıyor. Çünkü Alman emperyalizminin Türkiye politikalarında insan hakları, feminizm veya uluslararası hukuka uyulması gibi değerler yer almıyor. Aslına bakılırsa Berlin, Türkiye’nin Suriye topraklarını işgal etmesine ve askeri saldırılarına devam etmesine tahammül göstererek, “tutarlı” davranıyor.

„Almanya’nın sessizliğinin anlamı“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

13 Kasım 2022

Şansölye Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti hem Alman burjuvazisinin Çin ikilemini hem de Avrupacı ve Transatlantikçi hükümet üyeleri arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkardı. Bu çerçevede asıl çekişmenin Şansölye ile Dışişleri Bakanı arasında sertleşeceği söylenebilir. Scholz, Çin Halk Cumhuriyeti ile olan rekabete rağmen, Pekin ile belirli bir iktisadi iş birliğinin sürdürülmesini savunurken, Dışişleri Bakanı Baerbock ÇHC’ne yönelik saldırgan söylemini bu sefer doğrudan Scholz’u hedef alarak artırmakta. Biden yönetimi de açıkça Baerbock’a destek çıkıyor ve Berlin üzerindeki baskıyı ağırlaştırıyor.

„Alman burjuvazisinin Çin ikilemi“ weiterlesen

Savaş komuta merkezi

Savaş komuta merkezi

ABD emperyalizminin Almanya’yı Rusya’ya karşı savaş merkezi hâline getirme planları üzerine

ABD emperyalizminin stratejik rakipler olarak gördüğü Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarında Almanya ve Avrupa Birliği üzerinden saldırganlığına ivme kazandırmaya çalıştığı biliniyor. Ha keza, Avrupalı müttefiklerini de kontrolü altında tutmaya çalışması. Hint-Pasifik Bölgesinde asıl rakibi ÇHC’ne karşı askeri yığılma ve kuşatmasını gerçekleştirmek için Avrupalı emperyalist güçler arasında gönüllü destekçiler bulan ABD, Rusya Federasyonu’nun kuşatılma ve zayıflatılma görevini Avrupalı müttefiklerine bırakmaya kararlı. Ancak özellikle Almanya’daki Avrupacı ve Transatlantikçi sermaye fraksiyonları arasında güncel enerji krizi ve bununla bağlantılı olarak baş gösteren ekonomik ve toplumsal sıkıntılar nedeniyle gün yüzüne çıkan çelişkiler bu görevin üstlenilmesini ve yerine getirilmesini zora sokuyor.

„Savaş komuta merkezi“ weiterlesen

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

1 Temmuz 2022

28-30 Haziran günlerinde Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sonuçlandı. Zirvede yeni bir Stratejik Konsept kabul edildiği açıklandı. NATO’nun Rusya ve Çin’e karşı yayılmasını temel alan konsept yeni savaşların kapıda olduğunun ilanı oldu. NATO bu yeni Stratejik Konsepti’ni hangi sonuçları olacağını ve Türkiye’nin zirvedeki atraksiyonlarını Murat Çakır ile değerlendirdik.

„NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı“ weiterlesen

Savaş nasıl durdurulabilir?

Savaş nasıl durdurulabilir?

5 Haziran 2022

Avrupa toplumları Ukrayna konusundaki aşırı hassasiyetlerini gösterir, hükümetlerinin sosyal ve ekolojik sorunları çözmek yerine devasa silahlanma bütçeleri oluşturmalarına ve savaş aygıtı NATO’nun genişleme adımlarına rıza gösterirken, hiç kuşkusuz akut hâle gelmiş nükleer savaş tehdidine karşı da kaygılarını dile getiriyorlar. Ancak bu tehdidi bertaraf edebilecek ve kalıcı bir barışı sağlayacak koşullar hakkında nerdeyse hiçbir şey söylemiyorlar. On yıllar boyunca savaş aygıtı ve terör yaratıcısı olduğunu kanıtlayan NATO’nun ve ülkelerindeki egemen sınıfların propagandasının esiri olan burjuva toplumları kendi değerlerini dahi unutmuş durumdalar.

„Savaş nasıl durdurulabilir?“ weiterlesen

NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri

NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri

(Politika Gazetesi) ABD’nin Ukrayna’daki kriz sürerken İsveç ve Finlandiya’yı da NATO bünyesine katma hamlesi, Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için adımları hızlandırdığını gösteriyor. ABD’nin NATO’yu Doğu’ya ve Kuzey’e genişletmesinin nedenlerini, olası sonuçlarını ve ülkelerin pozisyonlarını Murat Çakır ile görüştük.

„NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri“ weiterlesen

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Almanya’nın Ukrayna ve Kürdistan politikaları üzerine

25 Nisan 2022

Alman faşizminin yenilgisinin ardından kurulan iki kutuplu dünya düzeni ve emperyalist güçlerce başlatılan Soğuk Savaş Federal Almanya’daki (FAC) sermaye fraksiyonlarının yenilgiyi, ABD emperyalizminin hegemonyasını ve kendilerini kontrol altında tutmak için kurgulanan “Avrupa Çatısını” kabullenmeye zorlamıştı. Kısa süre sonra yeniden palazlanan Alman tekelci burjuvazisi hiç vazgeçmediği dünya devi olma hedefi uğruna çeşitli tavizlere boyun eğmiş, FAC’nin 1949’da “Amerikalıları içerde, Rusları dışarıda ve Almanları aşağıda tutmak” için kurulan savaş aygıtı NATO’ya 1955’te üye olmasını sağlamış ve kısa zamanda “Avrupa Çatısının” öncü gücü hâline gelmişti. Kendisinden üç yıl önce üye olan Türkiye’nin NATO’daki hamiliğini de üstlenen Alman emperyalizmi, bir yandan meşum “Alman-Türk-Silah kardeşliğini” yeniden kurarken, diğer yandan da FAC’nin Soğuk Savaşın cephe ülkesi olması nedeniyle Batı Alman sendika hareketine sosyal devlet tavizleri vermek zorunda kalmıştı. Ama bu tavizler aynı zamanda sendikal hareketin ve bağlı olduğu Alman sosyal demokrasisinin kooptasyon yoluyla sisteme entegre edilmesini de sağladılar. Böylelikle “Ren Kapitalizmi” olarak da adlandırılan FAC emperyalist cephenin “örnek ülkesi” hâline geldi.

„Alman emperyalizminin kundakçılığı“ weiterlesen

“Sacrificium intellectus”

“Sacrificium intellectus”

20 Mart 2022

Başlık Latince ve “aklın kurban edilmesi” biçiminde Türkçeye çevrilebilir. Önceleri teolojik dogmalar için kullanılan bu terim, Max Weber’in bir makalesiyle siyasi tartışmalarda da kullanılır olmuş. Terim genel olarak entelektüeller arasında insanın kendi aklını/düşüncesini gönüllü olarak otoritenin veya bir muktedirin boyunduruğu altına soktuğunu anlatmak için kullanılmakta. Bugün ise bu terimi tam bu anlamda burjuva medyası, liberalleri ve reformist sol için kullanabiliriz. Çünkü akıllarını “otoritenin kulu” hâline getiren ve derin uykuya daldıran çokça yaklaşım mevcut – bilhassa Almanya’da!

„“Sacrificium intellectus”“ weiterlesen

Askeri-sınai kompleksin zaferi

Askeri-sınai kompleksin zaferi

6 Mart 2022

Kapitalizmin yasallığıdır: ne zaman savaşlar başlarsa bir yerlerde de şampanyalar patlatılır. Yasallık Ukrayna savaşıyla bir kez daha kanıtlandı – Alman Şansölyesi Scholz’un özel silahlanma fonu için 100 milyar Euro’luk bütçe hazırlandığını ve savunma (!) giderlerinin yurtiçi GSMH’nın yüzde ikisine çıkartılacağını açıklamasının hemen ardından Alman silah tekellerinin hisse senetleri rekor seviyelere çıkarak pahalanandılar. Örneğin Almanya’nın en büyük silah tekeli olan Rheinmetall’in hisseleri yüzde 50 değer kazanırken, dördüncü büyük tekel olan ve hava savunma sistemleri üreten Hensoldt’un hisseleri neredeyse yüzde yüz arttı. Artış dalgasından sadece Alman tekelleri değil, diğer Avrupalı silah tekelleri de faydalanıyor. Burjuva medyasının ekonomi sayfaları neredeyse bütün Avrupalı silah üreticilerinin şirket merkezlerinde “olağanüstü kâr beklentilerinin” yarattığı sevinç haberleriyle dolu.

„Askeri-sınai kompleksin zaferi“ weiterlesen

Hem saldırı hem savunma…

Hem saldırı hem savunma…

Küresel hegemonya savaşının yeni muharebe alanı Ukrayna ve savaşın tarihsel bağlantıları üzerine

2 Mart 2022

Zbigniew Brezezinski 1998’de Fransız Nouvel Observateur gazetesine 1979’da SSCB’ni nasıl Afganistan tuzağına düşürdüklerini şöyle anlatıyordu:

»Biz Rusları müdahaleye itmedik, ama bilinçli olarak bunu yapmasının olasılığını artırdık. Bu gizli eylemimiz harika bir fikirdi. Sonucu Rusları Afgan tuzağına sokmak oldu, ne yani, pişman olmamı mı bekliyorsunuz? (…) Sovyetler sınırı resmen geçtiklerinde Başkan Carter’e: şimdi SSCB’ne kendi Vietnam savaşını hediye etme fırsatına kavuştuk diye yazmıştım. Nihâyetinde Moskova neredeyse on yıl boyunca rejim için çekilmez bir savaş yürütmek zorunda kaldı, Sovyet imparatorluğunu önce demoralizasyona ve sonunda dağılmasına yol açan bir ihtilafı. (…) Dünya tarihinde önemli olan nedir? Taliban mı, yoksa Sovyet imparatorluğunun yıkılması mı? Birkaç İslami aşırı mı, yoksa Orta Avrupa’nın kurtuluşu ve Soğuk Savaşın bitmesi mi?«

Ukrayna, Kiev’in 2014’ten bu yana Donbass’taki halk cumhuriyetlerine karşı tek yanlı yürüttüğü savaşın ardından Rusya Federasyonu’nun askeri saldırısıyla küresel hegemonya savaşının yeni muharebe alanına dönüştü. Putin yönetimi Ukrayna’yı “aşılması hâlinde müdahale gerekçesi doğacak kırmızı çizgi” ilân etmişti. Nitekim Kiev’in Maydan Meydanı’ndaki faşist darbenin ardından Batı Ukrayna’da oluşan faşist güç yapısının boyunduruğu altına girmeyi kabul etmeyen Donetsk ve Lugansk bölgelerinde kurulan halk cumhuriyetlerinin Moskova tarafından tanınmalarının ardından yükselttikleri müdahale talebi ile Rusya Federasyonu ordusu askerî harekâtını başlattı.

„Hem saldırı hem savunma…“ weiterlesen

Şahinlerin Ukrayna sevdası

Şahinlerin Ukrayna sevdası

6 Şubat 2022

Scholz hükümeti, SPD’de Rusya politikaları konusunda çıkan derin görüş farklılıkları nedeniyle beklenildiği gibi Ukrayna’ya silah satışıyla ilgili olarak ikircikli davranışını sürdürüyor. Zaten ABD ve Rusya Federasyonu arasında sürdürülen Ukrayna görüşmelerinde “kedi masasına” oturtularak seyirci kalmasından dolayı burjuva medyasının baskısı altında olan Federal Kabine, AB’nin “ihtilafın diplomatik yollardan çözülmesi için ortak girişimde bulunmasını” isteyerek, Ukrayna’ya silah gönderilmesini reddediyor. Berlin, Moskova ile küçümsenemeyecek düzeyde olan iktisadi ilişkilerin olası yaptırımlarla zora gireceğini ve özellikle doğal gaz darboğazının sürdüğü bir dönemde toplumsal hiddete maruz kalacağını bildiğinden çekimser davranmak zorunda.

„Şahinlerin Ukrayna sevdası“ weiterlesen

Akıl uykuya daldığında…

Akıl uykuya daldığında…

23 Ocak 2022

Francisco Goya 1799 yılında çizdiği resimlerden birine “Akıl uykuya daldığında canavarlar uyanır” biçiminde Türkçeye çevrilebilecek bir başlık koymuştu. Tarihçiler Goya’nın bu resmiyle ancak aklın ve bilgeliğin insanlığı “aptallık, cehalet ve ahlaksızlıktan” koruduğu mesajını vermek istediğini yazmaktadırlar. Bilginin paylaşılmasının ve bilgeliğin aptallık, cehalet ve ahlaksızlığın yarattığı canavarlarla baş edebileceği de şüphe götürmüyor zaten. Burada yanlış anlaşılmamak için cümle içinde kullandığımız “ahlaksızlıktan” hurafelere dayalı ve patriarkal ahlak anlayışının yokluğunu kastetmediğimizi not edelim.

„Akıl uykuya daldığında…“ weiterlesen