Rosa ve Karl’dan Suphilere

Burjuvazinin korkulu rüyasıyla baş etme yöntemi üzerine

1990 sonrasında kapitalizm dünya çapında büyük bir zafer elde etti, bu doğru. Ama bilinçli işçi sınıfı ve komünistler bu karşıdevrimi geçici bir politik yenilgi ve gerileme olarak nitelendirmektedirler. Aslında dünya sınıf savaşımları tarihinde ezilen ve sömürülenlerin çokça yenilgilerine tanık olduk. 1871 Paris Komünü deneyi sadece 72 gün sürmüştü. 1917 Büyük Sosyalist Ekim Devrimi deneyi ise 73 yıl boyunca dünyadaki tüm dengeleri değiştirdi. İlk kez işçi sınıfının iktidarının olanaklı olduğunu gösteren sosyalizm deneyi, tüm hatalarına, olumsuz pratiklere, sapmalarla zayıflatılmasına ve nihâyetinde yenilmesine rağmen, insanlığın bilinçli işçi sınıfının öncülüğünde baskı ve sömürüden kurtuluş mücadelesi için zengin bir deney hazinesi, ilham kaynağı olan olumlu yönleriyle daha iyisini yapabilmek için emsalsiz bir yol gösterici olarak hafızalarımızda kalacaktır.

„Rosa ve Karl’dan Suphilere“ weiterlesen

Almanya’da karar günü

Almanya’da karar günü

26 Eylül 2021

Bu akşam Almanya saati ile 18:00’de ilk sonuçlar geldiğinde yapılan tahminlerin gerçeğe uygun olup olmadıkları anlaşılacak. Gene de seçimleri hangi parti önde bitirirse bitirsin, şimdiden belli olanın önümüzdeki birkaç ayın sert koalisyon görüşmeleriyle geçeceğidir. Koalisyon görüşmelerinde dış politikanın belirleyici bir faktör olacağını da şimdiden söyleyebiliriz. Gene aynı kesinlikle bir “sol ittifakla” politika değişikliği umudunu taşıyanların hayal kırıklığına uğrayacaklarını öngörebiliriz.

„Almanya’da karar günü“ weiterlesen

Koronavirüs krizi ve eşitsizlikler

Koronavirüs krizi ve eşitsizlikler

Almanya örneğinde Pandemi tedbirlerinin kazananları ve kaybedenleri üzerine

Rosa Luxemburg yaşıyor olsaydı, şüphesiz »virüsü boşuna aramayın, asıl virüs saf hâliyle kapitalizmdir« diye yazardı. Çığlık atan bu gerçeği görmek için Rosa Luxemburg olmaya gerek yok, gündelik yaşama fırlatılacak yüzeysel bir bakış dahi yeterli olur. Egemenler her ne kadar »virüs zengin-yoksul ayrımı yapmıyor, hepimiz aynı gemideyiz« deseler de gemide kimin hiçbir şey yapmadan oturduğunu, kimin ise kürekleri çektiğini bilenler olarak bu yalana kanacak hâlimiz yok. Gene de bu yalanı bazı verilerle ifşa etmek gerekiyor.

„Koronavirüs krizi ve eşitsizlikler“ weiterlesen

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

7 Mart 2021

Bilindiği gibi 5 Mart 2021’de komünist hareketin tanınmış isimlerinden Rosa Luxemburg’un 150’nci doğum günü kutlandı. Rosa Luxemburg dünya çapında tanınmasına ve dünya sokaklarında, sayısız mücadele alanlarında fotoğrafı en önde taşınmasına rağmen, aynı Che Guevara gibi ikon muamelesine tabi tutularak haksızlığa maruz bırakılmıştır. Halbuki Rosa Luxemburg, Lenin’in, tüm eleştirilerine karşın, »Alman sosyal demokrasisinin tavuklarının« ulaşamayacağı yükseklerde uçan »bir kartaldı ve kartal kalacak« diyerek yücelttiği bir devrimciydi.

„Rosa Luxemburg ve Alman Solu“ weiterlesen

Rosa Luxemburg

ROSA LUXEMBURG

Sosyalist düşünceye adanan bir yaşam

Sergi Tabloları (PDF-formatında 26 tablo, 8 MB)

5 Mart’ta Rosa Luxemburg’un 150’nci doğum günü kutlanacak. Dünya işçi sınıfı hareketi içerisinde çok iyi tanınan ve 1919 Ocak’ında yoldaşı Karl Liebknecht ile birlikte karşı devrim tarafından katledilen, unutturulmaya çalışılan, ama komünistlerin, devrimcilerin ve dünya sokaklarını dolduranların hafızasına kazınan Rosa Luxemburg farklı mücadele alanlarında yaşamaya devam ediyor. Savaşanlar olduğu müddetçe de unutulmayacak!

„Rosa Luxemburg“ weiterlesen

Ters tepen strateji

Ters tepen strateji

10 Ocak 2021

Marmaray’a biletsiz binen göçmen çocuklara güvenlikçilerin nasıl hunharca davrandıklarını sosyal medyadaki yayınlarda görmüşsünüzdür. Sınıflı toplumlarda yaygın görülen bir fenomendir bu tavır. Kendinden güçlü olanın önünde eğilirken, kendinden zayıf olana tekme atan bir ruh hâlidir. Rosa Luxemburg 1916’da bu ruh hâlini şöyle tanımlıyordu: »Her kim ki on yıllarca kendini tekmeleyen egemeninin çizmelerini yalıyorsa, o bir köpektir.«

„Ters tepen strateji“ weiterlesen

Yeni on yılın eşiğinde

Yeni on yılın eşiğinde

27 Aralık 2020

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Ergin Yıldızoğlu geçen Perşembe günü yayınlanan yazısına »Kitlelerin on yılı« başlığını atmıştı. Belki »On yılın kitleleri« başlığı daha uygun olurdu, ama Yıldızoğlu yazısında »Arap isyanlarından« başlayarak geride bıraktığımız on yılda dünyanın farklı coğrafyalarında sokakları şenlendiren kitlesel isyanları bizlere anımsatıyor. İyi de yapıyor, çünkü toplumsal hafızanın unutkanlığının böylesine arttığı, yılgınlığın bu denli yayıldığı günümüzde kitlesel isyanların neler yaratabileceğini anımsatmakta şüphesiz yarar var. Yıldızoğlu yazısının sonunda »bu isyanların gelecek on yıl içinde şiddetlenerek tekrarlanma olasılığına« dair tespitini de vurgulamayı unutmamış.

„Yeni on yılın eşiğinde“ weiterlesen

Zombileşen burjuva toplumları

Zombileşen burjuva toplumları

20 Eylül 2020

Rosa Luxemburg Vakfı geçenlerde Basklı yazar Raul Zelik’in »Sermayenin Zombileriyiz: Siyasî canavarlar ve yeşil sosyalizm üzerine« başlıklı kitabının tanıtımını yaptı. Avrupa toplumsal ve siyasî solu açısından radikal pozisyonda duran Raul, içinde yaşadığımız toplumların »piyasaların takısı hâline« gelmeleriyle insanların »sermayenin zombilerine« dönüştüklerini ve insanlığın içinde bulunduğumuz krizlerden ancak »yeni bir sosyalizm tanımı, bir yeşil devrimle« kurtulabileceğini iddia ediyor.

„Zombileşen burjuva toplumları“ weiterlesen

Mutlak değerler rekabeti

Mutlak değerler rekabeti

3 Mayıs 2020

Geçen haftaki yazımızda pandeminin sistemin çürümüşlüğünü gizlemeye yarayan örtüleri bir çırpıda indiriverdiğini yazmıştık. Nitekim egemen siyaset her geçen gün bu tespitimizi kanıtlamaya devam ediyor. Örneğin Alman siyasetinden iki tanınmış isim, Federal Parlamento Başkanı Wolfgang Schaeuble (CDU) ve Tübingen Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Palmer (Yeşiller) kriz dönemlerinde kapitalist piyasa ekonomisi için önceliklerin neler olduğunu vurguluyorlar.

„Mutlak değerler rekabeti“ weiterlesen

Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?

Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?

23 Şubat 2020

Rosa Luxemburg bir makalesinde »bazı cesetler trombonlardan daha sesli çığlık atarlar« mealinde bir metafor kullanmıştı. Bunca yıl sonra Rosa’ya hak vermemek elden değil. Çünkü Almanya’nın Hanau kentindeki faşist katliamın kurbanlarının cesetleri yüksek desibelde çığlık atmaya devam ediyorlar hâlâ. Çığlıklarıyla da günümüzün çürümüş gerçeklerine işaret edip, bizlere sesleniyorlar. Görmek, duymak isteyenlere tabii…

„Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?“ weiterlesen

Asıl korkulması gereken Korona virüsü değil

Asıl korkulması gereken Korona virüsü değil

2 Şubat 2020

Almanya burjuva basını Korona virüsü bağlamında öylesine bir hezeyana kapıldı ki, sormayın gitsin. »Yüzlerce ölü, binlerce hasta! Çinlilere güvenebilir miyiz?« gibi büyük puntolarla yeni virüs salgını dramatize ve skandalize ediliyor. Dahası, »dünya nüfusunun beşte birini oluşturan 1,4 milyar Çinli potansiyel bulaştırıcı olabilir mi?« ve tabii ki »Çin yönetimi gerçek sayıları saklıyor« benzeri soru ve tespitlerle kamuoyunda korku yaygınlaştırılıyor. Utanmasalar »virüslü sarı tehlike« başlığını atacaklar.

„Asıl korkulması gereken Korona virüsü değil“ weiterlesen

Zombileşen Sosyal Demokrasi

Zombileşen Sosyal Demokrasi

Bu köşe yazısı 9 Ocak 2019 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Kimi dini efsanelerde kafası kesilen, ama bunun farkında olmadığından kılıç sallamaya devam eden kahramanlardan bahsedilir. Kahramanımızın »kelle koltukta« haklı davası için savaşmaya devam ettiği anlatılır hep. Popüler kültürde, ki bolca sinema filmi ve televizyon dizisinde gördüğümüz gibi, böylesi efsanevî kahramanların yerini »yaşayan ölüler« veya daha yaygın tanımıyla »Zombiler« almıştır. Zombiler efsanevî kahramanların aksine yaşayan her şeye düşmandırlar, dahası ısırdıkları her canlıyı zombileştirirler. Filmlerdeki yalın kurgu bundan ibarettir. „Zombileşen Sosyal Demokrasi“ weiterlesen

»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«

»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«

Bu köşe yazısı 16 Haziran 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya’da yaşayan ve Kürt Özgürlük Hareketine son derece mesafeli yaklaşan bir sosyalist arkadaşımızı, 2009 yılında Amed’de ilk kez gerçekleştirilen Mezopotamya Sosyal Forumuna katılmaya ikna edebilmiştik. Arkadaşımız bir tanıdığı sayesinde konaklayabileceği bir aile bulmuş, hatta Amed’de bir kaç gün daha kalmıştı. Daha sonra tesadüfen İstanbul’da buluştuğumuzda, henüz merhaba bile demeden, »ya ağabey, bu ülkeye demokrasi gelecekse Kürtler sayesinde gelecek« demişti. „»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«“ weiterlesen