Heykel yıkmanın dayanılmaz hafifliği

Heykel yıkmanın dayanılmaz hafifliği

25 Haziran 2020

ABD’nde polislerin siyah Amerikalı George Floyd’u bilinçli bir şekilde katletmelerinin ardından yaygın burjuva medyası için görünmez olan kitlesel protesto hareketleri dünya çapında görünür oldular. Bugünlerde manşetlerden düşen ve kimi yerlerde kapitalist devletin zor aygıtına zor anlar yaşatan protestolar, özellikle sömürgecilerin heykellerinin yıkılması, o günlerde burjuva medyasında da belirli bir anlayışla karşılanıyordu. Genelde ırkçı-faşist yaklaşımları demokratik ve sosyal hakların daha da kısıtlanmasını hedefleyen politik uygulamaları gerekçelendirmek için manşetlerine taşıyıp meşruiyet zırhı sunan, emperyalist müdahale savaşlarına »vatan cephesinde« toplumsal rıza üretmek için göçmen ve İslam karşıtlığını körükleyen, »basın« olmaktan ziyade farklı sektörlerde faaliyet gösteren medya tekellerinin kitlelerin heykel yıkan öfkesine sempati ile bakmaları açıkça tuhafımıza gitmişti.

„Heykel yıkmanın dayanılmaz hafifliği“ weiterlesen

»Sistemik ve stratejik rakip, ama…«

»Sistemik ve stratejik rakip, ama…«

14 Haziran 2020

Bu hafta Perşembe günü Şansölye Merkel ve ÇHC Başbakanı Li Kıçiang arasında gerçekleştirilen video konferans ve konferans ile bağlantılı haberler, ABD emperyalizminin baskılarına rağmen özellikle Almanya’nın çekingen davranışının ekonomi-politik arka planını açıklıyor. Burjuva basınında yer alan haber-yorumlara baktığımızda, Alman sermayesinin önemli kesimlerinin Merkel’in çizgisini desteklediğini görebiliriz. Bunu Alman Sanayi Birliği BDI Başkanı Dieter Kempf’in »Çin sistemik ve stratejik bir rakip olabilir, ama AB ve Almanya için önemli bir partner olmaya devam etmektedir« açıklamasından okuyabiliriz.

„»Sistemik ve stratejik rakip, ama…«“ weiterlesen

»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!

»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!

»İlerici Enternasyonal« ve »Yeni sınıf politikası« tartışmaları üzerine

10 Haziran 2020

Almanya’daki reformist solun entelektüellerinden Mario Candeias, »Söz konusu olan, çelişkilerin dayanışmacı biçimde ele alınması, demokratik bir yaşam biçimiyle bağlantılı yeni sınıf politikasıdır. Ve bu, esaslı bir dönüşümün perspektifi olmaksızın olanaklı değildir« vurgusunu yaparak, sosyo-ekonomik, feminist, dışlayıcı olmayan, sosyo-ekolojik, anti ırkçı ve enternasyonalist bir sınıf politikasının geliştirilmesi gerektiğini zorunlu görüyor. Merkezi Berlin’de bulunan Rosa Luxemburg Vakfı’nın Toplum Analizi Enstitüsü müdürü olan Candeias ve arkadaşları »eski sınıf mücadelesine dönüş olmayacak« diyerek, perspektif değişimini içermesini istedikleri bir tartışma başlattılar.

„»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!“ weiterlesen

Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları

Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları

7 Haziran 2020

Bir süredir Batılı emperyalist güçlerin Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarını irdeliyoruz. İrdelemeye devam etmeliyiz, çünkü Pasifik’teki ihtilaf, sıcak savaşa dönüşmesi hâlinde Ortadoğu’yu gölgede bırakacak bir potansiyel taşıyor. İhtilafın illa ki bir sıcak savaşa dönüşeceğini iddia etmiyoruz elbette, ancak yılda 700 milyar Dolar’dan fazlasını silahlanmaya harcayan bir ülkenin nükleer cephanesinin Trump gibi bir insanın kontrolünde olması insanı tedirgin ediyor doğrusu. Bu, meselenin biraz da duygusal yanı diyelim.

„Hong Kong’un »Yeşil« savunucuları“ weiterlesen

Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi

Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi

31 Mayıs 2020

ÇHC’nin emperyalist-kapitalist dünya düzeninin hegemonyasına ve uluslararası kurumlardaki Batılı çoğunluğa rağmen, hem belirli ölçüde bağımsız ekonomik gelişmesiyle yurt içinde yoksulluğa karşı büyük başarılar elde etmesi ve halkının ortalama satın alma gücünü artırması, hem de iş birliği ve altyapı yatırımlarına dayanan dış ticaret diplomasisiyle emperyalist güçlerin »arka bahçesinde« at koşturuyor olması, sadece ABD’nin değil, Avrupa’nın da tekel merkezlerinde »Argus bakışlarıyla« izleniyor. Ancak Avrupalı sermaye fraksiyonları henüz hangi tarafın gerçek »Hermes« olduğuna karar verebilmiş değiller.

„Avrupa’nın ABD-Çin-İkilemi“ weiterlesen

Kapitalist sömürünün siyahi hâli

Kapitalist sömürünün siyahi hâli

28 Mayıs 2020

Polis şiddetinin salt yoksullara karşı değil, sistem için tehdit oluşturan durumlarda orta katmanlara ve varlıklılara dahi yönelebileceğini kanıtlayan 2013 Haziran Direnişinin yıldönümünde Okyanus ötesinden yeni şiddet haberleri geldi. Tesadüfen orada bulunanların çektikleri görüntüler, siyah Amerikalı George Floyd’un bir beyaz polis tarafından nasıl katledildiğini gösteriyor. Görüntüler sosyal medyaya düşmeseydi, muhtemelen bu olay »bir suçlunun mukavemetine karşı gösterilen ölçülü polis yaptırımının talihsiz sonucu« diye, sıradan bir vaka gibi lanse edilecekti – aynı her sekiz saatte bir siyah Amerikalının beyaz polislerce katledildiği, ama genelde TV ekranlarına yansımayan olaylarda olduğu gibi.

„Kapitalist sömürünün siyahi hâli“ weiterlesen

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (III)

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (III)

24 Mayıs 2020

ABD öncülüğünde ÇHC’ne karşı geliştirilen saldırgan kuşatma politikası, ÇHC yönetiminin aynı şekilde siyasî-askerî araçlara ağırlık vermesine neden oluyor. ÇHC yönetimi, pandemi sonucu ortaya çıkan ekonomik daralmaya rağmen bu konuda kararlı olduğunu göstermeye çalışıyor. O açıdan Cuma günü Pekin’de başlayan Ulusal Halk Kongresinin gündeminde askerî harcamaların geçen yıla oranla yüzde 6,6 artırılma kararının yer alması bir tesadüf değil.

„ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (III)“ weiterlesen

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (II)

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (II)

17 Mayıs 2020

İktisadî açıdan zayıf, tarım ağırlıklı, piyasaları uluslararası tekellere zorla açılmış azgelişmiş veya gelişmekte olan eşik ülkelerinin IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar üzerinden borç batağına sürüklenerek, nasıl emperyalist güçlere bağımlı hâle getirildikleri biliniyor. Bunun örneklerini Ukrayna ve Yunanistan’da olduğu gibi, bugün Avrupa’da dahi görmek olanaklıdır. Her ne kadar Batı tarafından deneniyor olsa da bu politikanın ÇHC’ne karşı başarıyla uygulanması olanaksız gözüküyor.

„ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (II)“ weiterlesen

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (I)

ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (I)

10 Mayıs 2020

ABD Başkanı Trump patavatsız üslubuyla Corona-Pandemisine Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) sebep olduğunu iddia ederek, dünya kamuoyunun dikkatini ÇHC’ne çekmeye çalışıyor. Bu, kanımızca fazlaca spekülatif iddia Trump’ın asıl motivasyonunu gizlemeye yarıyor. Çünkü ABD emperyalizminin ÇHC konusunda – virüsten tamamen bağımsız olarak – uzun vadeli bir ajandası var. Pandemi bu konuda bir fırsat olarak kullanılacağa benziyor. O açıdan Trump’ın çıkardığı patırtının arka planına bakmak, aydınlatıcı olacak.

„ABD’nin güncel Çin politikası üzerine (I)“ weiterlesen

Kurtuluş günü ve umut ışığı

Kurtuluş günü ve umut ışığı

8 Mayıs 2020

75 yıl önce, yani 8 Mayıs 1945’i 9 Mayıs 1945’e bağlayan gece, Sovyet insanının ve Kızıl Ordu’nun müthiş özverisi sayesinde Avrupa’nın Alman faşizminin prangasından kurtulduğu ilân edilmişti. 8 ve 9 Mayıs 1945, aynı Büyük Ekim Devrimi’nin gerçekleştiği 7 Kasım 1917 gibi, 20. Yüzyılın ve kanımızca bu ana kadarki insanlık tarihinin şüphesiz en önemli olgularından birisidir – salt komünistler, devrimciler ve antifaşistler için değil, barışçıl ve eşit haklı bir gelecek arzusu taşıyan tüm insanlar için! Lenin’in 1917’de imzaladığı »Barış Kararnamesi« nasıl tarihsel bir kırılma anı olduysa, 8 ve 9 Mayıs 1945’de Alman faşizminin koşulsuz kapitülasyonu imzalaması benzer bir kırılma anıdır. Gerek 1917, gerekse de 1945 ezilen ve sömürülenler için bir kurtuluş günü ve umut ışığı olarak işlev görmüşlerdir.

„Kurtuluş günü ve umut ışığı“ weiterlesen

Mutlak değerler rekabeti

Mutlak değerler rekabeti

3 Mayıs 2020

Geçen haftaki yazımızda pandeminin sistemin çürümüşlüğünü gizlemeye yarayan örtüleri bir çırpıda indiriverdiğini yazmıştık. Nitekim egemen siyaset her geçen gün bu tespitimizi kanıtlamaya devam ediyor. Örneğin Alman siyasetinden iki tanınmış isim, Federal Parlamento Başkanı Wolfgang Schaeuble (CDU) ve Tübingen Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Palmer (Yeşiller) kriz dönemlerinde kapitalist piyasa ekonomisi için önceliklerin neler olduğunu vurguluyorlar.

„Mutlak değerler rekabeti“ weiterlesen

Tarihin diyalektiği…

Tarihin diyalektiği…

26 Nisan 2020

Geçen Perşembe, sınıf mücadeleleri tarihi olan insanlık tarihinin bizce en önemli isimlerinden Vladimir İlyiç Ulyanov’un, ya da bilinen adıyla Lenin’in 150’nci doğum günüydü. İçinden geçmekte olduğumuz bu meşum süreçte, kanımızca 20. Yüzyılın en önemli öncü siyasetçilerinden olan Lenin’den öğreneceğimiz çok şey olduğu inancındayız. Bugünler Lenin’i ve stratejik-analitik yaklaşımlarını bir kez daha anımsamak, eserlerine başvurmak için iyi bir fırsat. Çünkü süregiden bu pandemi günleri aynı zamanda büyük kırılmalar dönemi olarak da okunabilirler.

„Tarihin diyalektiği…“ weiterlesen

Kesinleşen olgular ve yanıt bekleyen sorular

Kesinleşen olgular ve yanıt bekleyen sorular

19 Nisan 2020

Korona virüsü istisnasız her insanın yaşamını tehdit ediyor. Ancak bu pandemi esas itibariyle yeni ve beklenmedik değildir. Böylesi bir pandeminin meydan okumaları, bilhassa sağlık sistemlerine yönelik baskısı, sistem sorusundan bağımsız yapısal olarak her ülkede aynıdır – her ne kadar bu meydan okumalara ulusal ve uluslararası düzeylerde farklı yanıtlar verilse de. Aslında sağlık sistemlerinin kapasitesi zorlayacak bir pandemi bekleniyordu. Yanıtlanması gereken, yapılan tüm risk analizlerine rağmen neden hazırlık yapılmadı sorusudur.

„Kesinleşen olgular ve yanıt bekleyen sorular“ weiterlesen

Fırsatlar dönemi – ama kimin için?

Fırsatlar dönemi – ama kimin için?

5 Nisan 2020

Alman ARD televizyonunun yaptırdığı bir anket, Alman toplumunun büyük bir çoğunluğunun hükümetten son derece hoşnut kaldığını gösteriyor. Ankete katılanların yüzde 63’ü Merkel Kabinesinin çalışmalarına iyi veya çok iyi notunu verirken, kriz yönetiminden hoşnut kalanların oranı yüzde 72’yi geçiyor. Artan bu hoşnutluk ise, sadece muhafazakârların işine yarıyor: Koalisyon ortağı SPD yüzde 16 ile güncel oy oranını sadece sabit tutabilirken, CDU/CSU’nun oranı yüzde yedi artarak yüzde 34’e ulaşıyor. Buna karşın, ırkçı-faşist AfD de dahil olmak üzere, tüm muhalefet partileri puan kaybediyor.

„Fırsatlar dönemi – ama kimin için?“ weiterlesen

Parlamenter diktatoryaya doğru…

Parlamenter diktatoryaya doğru…

29 Mart 2020

Yüzbinlerce, belki de milyonlarca insanın yaşamını akut olarak tehdit eden Covid-19 salgını özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde egemen sınıflar arasındaki çelişkileri daha da belirginleştiriyor. Çünkü küresel salgın salt kâr maksimizasyonu mekanizmasına dönüşmüş sağlık sistemlerini değil, egemen sistemin bütününü derinden sarsacak bir tehdit hâline geliyor. Hiç kuşku yok: egemen sınıfları zaten kronik olan yapısal bunalımın derinleşmesi korkusu sarmış durumda.

„Parlamenter diktatoryaya doğru…“ weiterlesen

Quarks-Video

Corona Virüs pandemisi hakkında bilgiler

Almanya’daki WDR televizyonunda yayınlanan Quarks bilim programı Corona virüs pandemisi hakkında önemli bilgileri içeren bir video yayınladı. Frankfurt’tan bir kaç arkadaş videoyu Türkçeye çevirdik, bir arkadaşımız da teknik işleri tamamladı. Videoyu seyretmenizi tavsiye ederiz.

Videoyu seyretmek için burayı tıklayın

http://www.murat-cakir.de/wp-content/uploads/WhatsApp-Video-2020-03-25-at-00.02.30.mp4

Karantinanın ilacı: Toplumsal dayanışma!

Karantinanın ilacı: Toplumsal dayanışma!

22 Mart 2020

Böylesi zamanlarda yazmak zor. Komplo teorilerine, bilim düşmanı bağnaz gericiliğin hezeyanlarına, ırkçı-milliyetçi söylemlere zihnimizi bulandırma fırsatı vermeden ve egemenlerin otoritarizminin çözüm olabileceği naifliğine kapılmadan bilgi paylaşmak ve söylenmesi gerekenleri söylemek kolay değil. Ama yazmak, bilgi paylaşmak, cesaret vermeye çabalamak tam da böylesi zamanların gereğidir.

„Karantinanın ilacı: Toplumsal dayanışma!“ weiterlesen

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

8 Mart 2020

Sınır sosyolojisi ve antropolojisi çalışmalarıyla tanıdığımız Neşe Özgen hocamıza, haddimizi aşarak ufak bir itirazda bulunacağız. Neşe hoca Türkiye yönetiminin mülteci politikasındaki son adımlarına atıfla, »AKP mülteci kanı üzerinden bir atımlık barutunu da harcadı« tespitini yapmış. Mültecilerin AB sınırına yığdırılmalarına Brüksel ve Berlin’den verilen tepkiye bakarak, »bir atımlık barut« tespitine katılmadığımızı, aksine Türk hükümetinin mülteci kartıyla kendi açısından başarılı bir hamle yaptığını düşündüğümüzü belirtmeliyiz.

„Yeni mülteci antlaşmasına doğru…“ weiterlesen

İktidar oyunları ve ırkçılık

İktidar oyunları ve ırkçılık

1 Mart 2020

Geçen haftaki yazımızda Almanya’da gerçekleşen faşist katliama değinmiş, ırkçılık ve milliyetçiliğin egemen iktidar ve mülkiyet ilişkileri üzerine kurulu egemenlik araçları olduklarını belirmiştik. Ki bu tespit, istisnasız tüm kapitalist ülkeler için geçerlidir. Bu yazımızda ise, Hamburg Seçimleri sonrasında ivme kazanan iktidar oyunları ve bu bağlamda ırkçılığın körüklenmesinin arka planını açmaya çalışacağız.

„İktidar oyunları ve ırkçılık“ weiterlesen

Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?

Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?

23 Şubat 2020

Rosa Luxemburg bir makalesinde »bazı cesetler trombonlardan daha sesli çığlık atarlar« mealinde bir metafor kullanmıştı. Bunca yıl sonra Rosa’ya hak vermemek elden değil. Çünkü Almanya’nın Hanau kentindeki faşist katliamın kurbanlarının cesetleri yüksek desibelde çığlık atmaya devam ediyorlar hâlâ. Çığlıklarıyla da günümüzün çürümüş gerçeklerine işaret edip, bizlere sesleniyorlar. Görmek, duymak isteyenlere tabii…

„Sağlıklı toplum ve »genetik faşizm«?“ weiterlesen