Almanya’nın baş ağrıları

17 Eylül 2023

Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geçen Salı günü ABD’ne giderek hafta içinde ve sonunda çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Ama sadece Baerbock değil, eski Alman diplomatları ile sermaye temsilcileri de ABD’nde çeşitli görüşmelerde bulundular, bulunuyorlar. Gerek Cumhuriyetçiler gerekse de Demokratlar ile yapılan görüşmelerin ana konusu – her ne kadar kamuoyuna açıklanmamış olsa da – Başkan Joe Biden ve sonrasında yapılacak ABD Başkanlık Seçimleri. Ki seçimler görüldüğü kadarıyla Alman emperyalizminin başını hayli ağrıtıyor.

„Almanya’nın baş ağrıları“ weiterlesen

Emperyalizmin yeşili…

Alman tekelci burjuvazisinin siyasi temsilciliğine soyunan Yeşiller Partisi üzerine

Şubat 2023

1979 ve 1980 yılları Batı Almanya’da çevre ve barış hareketlerinin kitleselleşip, radikalleştiği yıllar olmuştu. 1968 gençlik hareketinden doğan, ama kısa zamanda anti-Sovyet pozisyonlarıyla egemen sisteme entegre edilen “Yeni Toplumsal Hareketler” veya “Yeni Sol” özellikle nükleer enerjiye karşı oluşan çevre hareketinde etkin olmaya başlamış ve barış hareketi içinde de yaygın bir şekilde yer almaya başlamıştı. Antimilitarist ve pasifist söylem Soğuk Savaşın keskinleştiği bu yıllarda NATO’ya ve NATO’nun nükleer roket konuşlandırma kararına karşı büyük bir toplumsal tepki oluşmasına destek olmuştu. Alman komünistlerinin etkin olduğu barış hareketi de yüzbinlerce insanın katıldığı büyük protesto gösterileri düzenliyor ve dönemin hükümetini baskı altına alıyordu.

„Emperyalizmin yeşili…“ weiterlesen

Savaş, nereye kadar?

12 Mart 2023

Alman Şansölyesi Olaf Scholz’un geçen hafta Washington’da ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmenin detayları nedense medyada pek yer almadı ve iki tarafın açıklamaları da olağan diplomatik söylemin ötesine gitmedi. Bu alışılmadık durumun kendisi çok şeye işaret ediyor. Dünyanın önde gelen iki siyasetçisinin basına doğru dürüst açıklama yapmadan ayrılmaları spekülatif yorumlara kanmayı olası kılıyor, ancak üstünkörü bir bakış dahi Batı ittifakının öncü güçlerinin Ukrayna savaşının nereye kadar sürdürüleceği konusunda bir türlü anlaşamadıklarını görmeye yetiyor. Kanımızca ABD ve Avrupa’nın Ukrayna savaşının ve Rusya’ya yönelik yaptırımların sonuçlarından farklı etkilenmeleri bu anlaşmazlığın temel nedeni.

„Savaş, nereye kadar?“ weiterlesen

2022’nin ardından Avrupa

2022’nin ardından Avrupa

15 Aralık 2022

Başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da neoliberal politikaların, yaşamın her alanının militaristleştirilmesinin, ırkçı-faşist yaklaşımların kökleşmesinin, emperyalist yayılmacılığın ve demokratik ve sosyal haklara yönelik saldırıların ivme kazandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2022 aynı zamanda Avrupa’daki reformist toplumsal ve siyasi solun toplumsal direniş potansiyellerini güçlendirerek egemenleri baskı altına almak yerine meydanı milliyetçi, ırkçı ve faşist hareketlere bıraktığı ve NATO soluna dönüştü bir yıl olarak tarihe geçti.

„2022’nin ardından Avrupa“ weiterlesen

Alternatif arayışları

Alternatif arayışları

Alman tekelci burjuvazisinin Çin Halk Cumhuriyeti ile karmaşık ilişkileri üzerine

Federal Şansölye Olaf Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti, Alman tekelci burjuvazisinin Avrupacı ve Transatlantikçi fraksiyonları arasındaki çıkar çatışmalarını ayyuka çıkardı. Aynı zamanda koalisyon içindeki çatlaklar da görünür oldu. Şahin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock hükümet geleneklerine pek uygun olmayan bir biçimde yurtdışı ziyaretinde kendi Şansölyesini açıkça eleştirmesine rağmen, Scholz Pekin’de yoğun görüşmelerde bulunarak Transatlantikçilerin karşı çıktığı bir “Çin stratejisinde” kararlı olduğunu gösterdi. Nihâyetinde koalisyondaki çatlakların büyüdüğünü görebiliyoruz.

„Alternatif arayışları“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

13 Kasım 2022

Şansölye Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti hem Alman burjuvazisinin Çin ikilemini hem de Avrupacı ve Transatlantikçi hükümet üyeleri arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkardı. Bu çerçevede asıl çekişmenin Şansölye ile Dışişleri Bakanı arasında sertleşeceği söylenebilir. Scholz, Çin Halk Cumhuriyeti ile olan rekabete rağmen, Pekin ile belirli bir iktisadi iş birliğinin sürdürülmesini savunurken, Dışişleri Bakanı Baerbock ÇHC’ne yönelik saldırgan söylemini bu sefer doğrudan Scholz’u hedef alarak artırmakta. Biden yönetimi de açıkça Baerbock’a destek çıkıyor ve Berlin üzerindeki baskıyı ağırlaştırıyor.

„Alman burjuvazisinin Çin ikilemi“ weiterlesen

Savaş komuta merkezi

Savaş komuta merkezi

ABD emperyalizminin Almanya’yı Rusya’ya karşı savaş merkezi hâline getirme planları üzerine

ABD emperyalizminin stratejik rakipler olarak gördüğü Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarında Almanya ve Avrupa Birliği üzerinden saldırganlığına ivme kazandırmaya çalıştığı biliniyor. Ha keza, Avrupalı müttefiklerini de kontrolü altında tutmaya çalışması. Hint-Pasifik Bölgesinde asıl rakibi ÇHC’ne karşı askeri yığılma ve kuşatmasını gerçekleştirmek için Avrupalı emperyalist güçler arasında gönüllü destekçiler bulan ABD, Rusya Federasyonu’nun kuşatılma ve zayıflatılma görevini Avrupalı müttefiklerine bırakmaya kararlı. Ancak özellikle Almanya’daki Avrupacı ve Transatlantikçi sermaye fraksiyonları arasında güncel enerji krizi ve bununla bağlantılı olarak baş gösteren ekonomik ve toplumsal sıkıntılar nedeniyle gün yüzüne çıkan çelişkiler bu görevin üstlenilmesini ve yerine getirilmesini zora sokuyor.

„Savaş komuta merkezi“ weiterlesen

Avrupacıların sancıları

Avrupacıların sancıları

11 Eylül 2022

Rusya’ya yönelik yaptırımlar Alman ekonomisinde, bilhassa orta ve küçük ölçekli sermaye fraksiyonlarında sancılara ve dolayısıyla kıpırdanmalara neden oluyor. Bu sermaye kesimleri arasında Transatlantikçi Yeşil İktisat Bakanı Habeck’e ve Dışişleri Bakanı Baerbock’a yönelik sert eleştirinin dozu her geçen gün artıyor. Alman sanayisinin doğal gaz için ABD’ndeki piyasa fiyatlarının sekiz kat fazlasını ödemek zorunda kalmasının şirket iflaslarına ve işletme kapanmalarına yol açacağını vurgulayan sermaye temsilcileri, Federal Hükümeti uyarıyorlar. Burjuva basınında da benzer uyarılar çoğalmaya başladı.

„Avrupacıların sancıları“ weiterlesen

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Almanya’nın Ukrayna ve Kürdistan politikaları üzerine

25 Nisan 2022

Alman faşizminin yenilgisinin ardından kurulan iki kutuplu dünya düzeni ve emperyalist güçlerce başlatılan Soğuk Savaş Federal Almanya’daki (FAC) sermaye fraksiyonlarının yenilgiyi, ABD emperyalizminin hegemonyasını ve kendilerini kontrol altında tutmak için kurgulanan “Avrupa Çatısını” kabullenmeye zorlamıştı. Kısa süre sonra yeniden palazlanan Alman tekelci burjuvazisi hiç vazgeçmediği dünya devi olma hedefi uğruna çeşitli tavizlere boyun eğmiş, FAC’nin 1949’da “Amerikalıları içerde, Rusları dışarıda ve Almanları aşağıda tutmak” için kurulan savaş aygıtı NATO’ya 1955’te üye olmasını sağlamış ve kısa zamanda “Avrupa Çatısının” öncü gücü hâline gelmişti. Kendisinden üç yıl önce üye olan Türkiye’nin NATO’daki hamiliğini de üstlenen Alman emperyalizmi, bir yandan meşum “Alman-Türk-Silah kardeşliğini” yeniden kurarken, diğer yandan da FAC’nin Soğuk Savaşın cephe ülkesi olması nedeniyle Batı Alman sendika hareketine sosyal devlet tavizleri vermek zorunda kalmıştı. Ama bu tavizler aynı zamanda sendikal hareketin ve bağlı olduğu Alman sosyal demokrasisinin kooptasyon yoluyla sisteme entegre edilmesini de sağladılar. Böylelikle “Ren Kapitalizmi” olarak da adlandırılan FAC emperyalist cephenin “örnek ülkesi” hâline geldi.

„Alman emperyalizminin kundakçılığı“ weiterlesen

Antikomünizmin vebalı nefesi

Antikomünizmin vebalı nefesi

24 Nisan 2022

Ukrayna’daki son gelişmeler Alman tekelci burjuvazisi ile siyasi temsilcilerinin eline ideolojik sınıf savaşını derinleştirmek için yeni olanaklar sunuyor. Ve görüldüğü kadarıyla Yeşiller partisi üstlendiği propaganda ve demagoji görevini layıkıyla (!) yerine getiriyor – hatta kendi hükümet ortağı SPD’ye karşı bile. Şansölye Scholz’un Ukrayna’ya ağır silahlar verilmesi konusundaki ikircikli tutumunu en sert eleştirenler olarak Yeşil bakanlar ve parlamenterler göze batıyor. Nihâyetinde Yeşiller antikomünizmin liberaller ve muhafazakârlardan daha keskin savunucuları hâline geldiler. Bunu kanıtlayan sayısız örnek mevcut.

„Antikomünizmin vebalı nefesi“ weiterlesen

Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi

Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi

17 Nisan 2022

Defalarca yazmıştık, bir kez daha tekrarlamakta fayda var: Alman tekelci burjuvazisi dünyanın en rafine, en kindar ve en saldırgan tekelci burjuvazisidir. Ve hâlihazırda Alman tekelci burjuvazisi içerisinde etkin olan kesimler, sınıf çıkarlarını ABD emperyalizminin yanında ve Rusya ile Çin’e karşı cephe alarak korumak isteyen en gerici sermaye fraksiyonlarıdır. Siyasi temsilcileri olan Transatlantikçi savaş yaygaracıları ise Scholz hükümetinde baskın konumdadırlar. Tek sesli hâle getirerek NATO medyasına dönüştürdükleri burjuva basınının yardımı ve toplum merkezine yerleşik antikomünist ve ırkçı yaklaşımların desteğiyle de kamuoyu görüşünü belirleyebilmekte ve toplumsal rıza üretimini kolaylaştırabilmektedirler.

„Savaşın etkileri ve Alman burjuvazisi“ weiterlesen

Putin Batıyı birleştirdi mi?

Putin Batıyı birleştirdi mi?

27 Mart 2022

Avrupalı Transatlantikçiler son günlerde, özellikle AB, NATO ve G7 zirvelerinin hemen öncesinde ve sonrasında dillerine yeni bir hikâye doladılar: “Batı hiç olmadığı kadar ABD öncülüğünde bütünleşti”. Hikâyenin temel dayanağı da “Putin Batıyı birleştirdi” söylemi. Bilhassa reformist solun egemen siyasete eklemlendiği ve tarihsel bağlantılar ile düşünme yoksunu kafalar karışık olduğundan, hikâye büyümesi için verimli topraklar bulabiliyor. Böylelikle de insanlığın iki karşı bloktan birinin, yani ya “demokrasi ve insan hakları savunucusu” Batı blokunun ya da “otokratik ve yayılmacı” Rusya-Çin blokunun yanında yer almaya “karar vermek zorunda kaldığı” efsanesi yayılıyor.

„Putin Batıyı birleştirdi mi?“ weiterlesen

Askeri-sınai kompleksin zaferi

Askeri-sınai kompleksin zaferi

6 Mart 2022

Kapitalizmin yasallığıdır: ne zaman savaşlar başlarsa bir yerlerde de şampanyalar patlatılır. Yasallık Ukrayna savaşıyla bir kez daha kanıtlandı – Alman Şansölyesi Scholz’un özel silahlanma fonu için 100 milyar Euro’luk bütçe hazırlandığını ve savunma (!) giderlerinin yurtiçi GSMH’nın yüzde ikisine çıkartılacağını açıklamasının hemen ardından Alman silah tekellerinin hisse senetleri rekor seviyelere çıkarak pahalanandılar. Örneğin Almanya’nın en büyük silah tekeli olan Rheinmetall’in hisseleri yüzde 50 değer kazanırken, dördüncü büyük tekel olan ve hava savunma sistemleri üreten Hensoldt’un hisseleri neredeyse yüzde yüz arttı. Artış dalgasından sadece Alman tekelleri değil, diğer Avrupalı silah tekelleri de faydalanıyor. Burjuva medyasının ekonomi sayfaları neredeyse bütün Avrupalı silah üreticilerinin şirket merkezlerinde “olağanüstü kâr beklentilerinin” yarattığı sevinç haberleriyle dolu.

„Askeri-sınai kompleksin zaferi“ weiterlesen

Hem saldırı hem savunma…

Hem saldırı hem savunma…

Küresel hegemonya savaşının yeni muharebe alanı Ukrayna ve savaşın tarihsel bağlantıları üzerine

2 Mart 2022

Zbigniew Brezezinski 1998’de Fransız Nouvel Observateur gazetesine 1979’da SSCB’ni nasıl Afganistan tuzağına düşürdüklerini şöyle anlatıyordu:

»Biz Rusları müdahaleye itmedik, ama bilinçli olarak bunu yapmasının olasılığını artırdık. Bu gizli eylemimiz harika bir fikirdi. Sonucu Rusları Afgan tuzağına sokmak oldu, ne yani, pişman olmamı mı bekliyorsunuz? (…) Sovyetler sınırı resmen geçtiklerinde Başkan Carter’e: şimdi SSCB’ne kendi Vietnam savaşını hediye etme fırsatına kavuştuk diye yazmıştım. Nihâyetinde Moskova neredeyse on yıl boyunca rejim için çekilmez bir savaş yürütmek zorunda kaldı, Sovyet imparatorluğunu önce demoralizasyona ve sonunda dağılmasına yol açan bir ihtilafı. (…) Dünya tarihinde önemli olan nedir? Taliban mı, yoksa Sovyet imparatorluğunun yıkılması mı? Birkaç İslami aşırı mı, yoksa Orta Avrupa’nın kurtuluşu ve Soğuk Savaşın bitmesi mi?«

Ukrayna, Kiev’in 2014’ten bu yana Donbass’taki halk cumhuriyetlerine karşı tek yanlı yürüttüğü savaşın ardından Rusya Federasyonu’nun askeri saldırısıyla küresel hegemonya savaşının yeni muharebe alanına dönüştü. Putin yönetimi Ukrayna’yı “aşılması hâlinde müdahale gerekçesi doğacak kırmızı çizgi” ilân etmişti. Nitekim Kiev’in Maydan Meydanı’ndaki faşist darbenin ardından Batı Ukrayna’da oluşan faşist güç yapısının boyunduruğu altına girmeyi kabul etmeyen Donetsk ve Lugansk bölgelerinde kurulan halk cumhuriyetlerinin Moskova tarafından tanınmalarının ardından yükselttikleri müdahale talebi ile Rusya Federasyonu ordusu askerî harekâtını başlattı.

„Hem saldırı hem savunma…“ weiterlesen

Savaşa karşı, ama nasıl?

Savaşa karşı, ama nasıl?

27 Şubat 2022

Küresel hegemonya mücadelesi Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla yeni bir döneme girdi. Emperyalist-kapitalist dünya düzeni çoklu kriz ortamlarının meydan okumaları karşısındaki baygınlığı içerisinde çoklu savaş ortamlarına giriş yaptı. Artık savaşlar Avrupa’da da emperyalist jeopolitikanın doğrudan devamı olarak yeniden gündemde. Ama önce okura bir itirafta bulunmalıyız: Daha önceleri Rusya’nın gerilimi belirli bir seviyede devam ettirme kararlığından bahsederken, Ukrayna’ya karşı bir askeri saldırıya kalkışmayacağını tahmin ediyorduk. Bu konuda yanıldığımızı itiraf etmeliyiz.

„Savaşa karşı, ama nasıl?“ weiterlesen

Şahinlerin Ukrayna sevdası

Şahinlerin Ukrayna sevdası

6 Şubat 2022

Scholz hükümeti, SPD’de Rusya politikaları konusunda çıkan derin görüş farklılıkları nedeniyle beklenildiği gibi Ukrayna’ya silah satışıyla ilgili olarak ikircikli davranışını sürdürüyor. Zaten ABD ve Rusya Federasyonu arasında sürdürülen Ukrayna görüşmelerinde “kedi masasına” oturtularak seyirci kalmasından dolayı burjuva medyasının baskısı altında olan Federal Kabine, AB’nin “ihtilafın diplomatik yollardan çözülmesi için ortak girişimde bulunmasını” isteyerek, Ukrayna’ya silah gönderilmesini reddediyor. Berlin, Moskova ile küçümsenemeyecek düzeyde olan iktisadi ilişkilerin olası yaptırımlarla zora gireceğini ve özellikle doğal gaz darboğazının sürdüğü bir dönemde toplumsal hiddete maruz kalacağını bildiğinden çekimser davranmak zorunda.

„Şahinlerin Ukrayna sevdası“ weiterlesen

Yeşillerin gerçek yüzü

Yeşillerin gerçek yüzü

16 Ocak 2022

Scholz hükümeti ve özellikle Yeşiller hakkında kaleme aldığımız eleştiriler nedeniyle bazı tepkiler geldi. Tepkileri, “16 yıl iktidarda kalan muhafazakâr bir Şansölyenin ardından bir sosyal demokrat geldi ve ekolojik-sol Yeşiller partisi iktidar ortağı oldu. Göçmenler bakan ve devlet müsteşarı seviyesine geldiler, daha ne istiyorsun?” biçiminde özetlemek mümkün. O nedenle “Bilal’e anlatır” gibi, Yeşilleri neden eleştirdiğimizi, gerçek yüzlerini tanıtarak anlatmamız farz oldu.

„Yeşillerin gerçek yüzü“ weiterlesen

“Tilki kurnazlığı”

“Tilki kurnazlığı”

9 Ocak 2022

Almanya’nın Transatlantikçi şahin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geride bıraktığımız hafta ABD’li meslektaşı Antony Blinken’i ziyaret etti. Görüşme sonrasında yapılan basın toplantısı savaş çığırtkanı iki bakanın nasıl aynı telden ve olayları ters yüz eden bir anlatımla konuştuklarına sahne oldu. Ziyaretin tam da ABD ile Rusya Federasyonu arasındaki Ukrayna görüşmelerine rastlamasının Almanya’daki burjuva basınında kaygıyla not edilmesi Blinken’i rahatsız etmiş olacak ki, “Avrupa’nın güvenlik çıkarlarını gözetmeden Rusya ile anlaşmayız” açıklamasını yapmayı gerekli gördü.

„“Tilki kurnazlığı”“ weiterlesen

“İspat yükü”

“İspat yükü”

26 Aralık 2021

Gerçi Türkiye’deki karar vericiler yürürlükteki yasalardan ziyade orman kanunu ve keyfiyete öncelik veriyorlar, ama artık evrenselleşmiş bazı burjuva hukuku ilkelerini anımsatmakta yarar var. Bunlardan bir tanesi “ispat yüküdür”. Örneğin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 190. Maddesi (1), “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme olmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” der. Yani suçlanan tarafa suçu ispat edilmelidir.

„“İspat yükü”“ weiterlesen

»Ateşle oynama, elin yanar!«

»Ateşle oynama, elin yanar!«

ABD emperyalizminin Rusya politikaları ve AB’nin ikilemi üzerine

Avrupa’daki emperyalist güçler Trump sonrasında güçlü müttefikleri ABD ile olan ilişkilerinde düzelme olacağını ve güvenilir (!) adımlar atılacağını umuyorlardı. Özellikle Avrupa Birliği’nin öncü gücü Alman emperyalizmi Biden yönetiminin Alman sermayesinin Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti konularındaki hassasiyetlerini dikkate alacağını ve ortak çıkarlara önem vereceğini hesaplıyordu. Ancak çok kısa bir süre içerisinde bu umut ve beklentiler suya düştü. Biden yönetimi Trump’ın »America first« politikasını aynen, ama daha yumuşak söylemle devam ettireceğini kanıtladı. Dahası siyasi temsilcilik nezdinde Transatlantikçiler güç kazanarak, Almanya ve dolayısıyla AB’nin karşı karşıya kaldığı ikilemin çözümünü zorlaştırdılar.

„»Ateşle oynama, elin yanar!«“ weiterlesen