Hibrid savaş ilânı

Hibrid savaş ilânı

14 Kasım 2021

Belarus-Polonya sınırındaki mülteci dramı sadece Avrupa’nın korku toplumlarının kayıtsızlığını ve AB’nin güya insani değerlerinin laf salatasından ibaret olduğunu ifşa etmekle kalmıyor, aynı zamanda emperyalist güçlerin ilân ettikleri hibrid savaşın işaretlerini de veriyor. Mülteci dramı ve sorumluları hakkında M. Ender Öndeş’in Yeni Yaşam Gazetesindeki yazısı hislerimize tercüman olmuş. Ender’in yazısını okumanızı salık vererek, düşüncelerimizi açmaya devam edelim.

„Hibrid savaş ilânı“ weiterlesen

Çürümüş şeyler…

Çürümüş şeyler…

6 Haziran 2021

Bilinen deyimdir: »Çürümüş bir şeyler var Danimarka devletinde…« Shakespeare’in tam 420 yıl önce kaleme aldığı Hamlet adlı trajedisinde Marcellus’a söylettiği bu cümle, uzun zamandır kokuşmuşluğu, yozlaşmışlığı, bozulmuşluğu, kısacası sinsice yolunda gitmeyen şeyleri betimlemek için kullanılmaktadır. Gerçi Türkçe çevirilerde »Danimarka Krallığında« diye geçer, ancak asıl kastedilen »devlettir« ve cuk oturmaktadır. Günümüze dönersek: Evet, Danimarka devletinde – artık siz bunu Avrupa olarak okuyun – çürümüş çok şey var. Çürüyenlerin başında da burjuva demokrasisi gelmekte.

„Çürümüş şeyler…“ weiterlesen

Mültecilik üzerine

Mültecilik üzerine

»Hem enternasyonalist olup hem de böylesi kısıtlamaları savunabilecek hiç kimsenin olmadığını düşünüyoruz.

W.I. Lenin, »Sosyalist Propaganda Ligi« Sekreterine yazdığı mektupta, 1915, Eserleri (Alm.) Cilt 21, S. 435

Immanuel Wallerstein’in insanlık tarihinin »Bitmeyen hikâyesi« diye tanımladığı mültecilik ve göç, günümüzün emperyalist-kapitalist dünya düzeninin ürettiği devasa meydan okumalardan birisi olarak genel anlamıyla solun, ama bilhassa komünistlerin ve devrimcilerin önüne önemli görevler koyuyor. Ancak görüldüğü kadarıyla Avrupa’nın reformist toplumsal ve siyasi solu başta olmak üzere, komünist ve devrimci partileri »mültecilik sorunu« ve mülteciliğin içerdiği tüm sosyal sorunlar karşısında baygınlık geçiriyor. 1989/1990 karşı devriminden sonra şiddeti artarak devam eden neoliberal saldırıların yol açtığı yıkımla korku toplumuna dönüşen Avrupa burjuva toplumlarında mültecilere ve göçmenlere yönelik ırkçı-milliyetçi-faşizan yaklaşımların yaygınlaşması ve savaş sonrası üzerinde mutabakata varılmış olan burjuva demokratik değerlerinin atomize edilmesi karşısında debelenen Avrupa solu, mülteciliğe ve emek göçüne yol açan temel koşulları yeterince sorgulamadan, bunların yarattığı sorunların çözümünü, bu koşulları yaratan egemen siyasetten talep ettiği »insani tedbirlerde« arıyor.

„Mültecilik üzerine“ weiterlesen

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

Yeni mülteci antlaşmasına doğru…

8 Mart 2020

Sınır sosyolojisi ve antropolojisi çalışmalarıyla tanıdığımız Neşe Özgen hocamıza, haddimizi aşarak ufak bir itirazda bulunacağız. Neşe hoca Türkiye yönetiminin mülteci politikasındaki son adımlarına atıfla, »AKP mülteci kanı üzerinden bir atımlık barutunu da harcadı« tespitini yapmış. Mültecilerin AB sınırına yığdırılmalarına Brüksel ve Berlin’den verilen tepkiye bakarak, »bir atımlık barut« tespitine katılmadığımızı, aksine Türk hükümetinin mülteci kartıyla kendi açısından başarılı bir hamle yaptığını düşündüğümüzü belirtmeliyiz.

„Yeni mülteci antlaşmasına doğru…“ weiterlesen

Avrupa’da sağ neden güçleniyor?

Avrupa’da sağ neden güçleniyor?

Bu köşe yazısı 11 Ağustos 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Avrupa’nın hemen her ülkesinde aşırı sağcı, ırkçı-faşist ve milliyetçi-şoven siyasî formasyonlar güçleniyor ve aynı zamanda geleneksel burjuva partilerinde de genel anlamda bir sağa kayış yaşanıyor. İtalya’da ırkçı-faşistler iktidar ortağı olurlarken, Almanya’da ırkçı-faşist AfD partisi kimi eyalette ikinci parti durumuna geliyor ve oy oranlarını mütemadiyen artırmaya devam ediyor. Neden? Burjuva demokrasisinin görece iyi işlediği refah coğrafyası Avrupa’da nasıl oluyor da bu partiler güçlenebiliyorlar? „Avrupa’da sağ neden güçleniyor?“ weiterlesen

Kapitalizmin çirkin suratı

Kapitalizmin çirkin suratı

Bu köşe yazısı 7 Temmuz 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Burjuva medyasının »Mülteci krizi« diye adlandırdığı insanlık dramı – çünkü her gün onlarca insanın yaşamını yitirdiği bir olgu kriz değil, dramdır – genel anlamıyla burjuva toplumlarının gerçek yüzünü, kapitalist üretim tarzının çirkin suratını ortaya çıkartıyor. Yaşam biçimleri, tüketim alışkanlıkları, üretim ilişkileri ve egemenlerine sağladıkları rıza ile burjuva toplumları dünyanın canına okunmasını destekliyor, ekolojik felaketleri tetiklemeye devam ediyor ve her türlü insanî değerin gün be gün yok olmasına göz yumuyorlar. Destekledikleri rant ve kâr anlayışını temel alan politikaların sonuçları ise hâlihazırda 65 milyon insanı mülteciliğe zorlarken, dünya çapında yaratılan zenginliklerin küçük bir azınlığın elinde toplanmasına neden oluyor. „Kapitalizmin çirkin suratı“ weiterlesen

Berlin Cumhuriyeti sağa kaymaya devam ediyor

Berlin Cumhuriyeti sağa kaymaya devam ediyor

Federal Parlamento seçim sonuçlarının gösterdikleri üzerine

Bu makale 27 Eylül 2017 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

2017 Federal Parlamento seçimleri, seçim sonucu çok önceden belli olan ender seçimlerden birisi olarak tarihe geçecek gibi gözüküyor: Konrad Adenauer ve Helmut Kohl’ün ardından üç dönemden fazla Şansölyelik yapacak olan kişi belliydi. Angela Merkel, ki seçim kampanyası boyunca bu gerçeğin getirdiği rahatlıkla hareket etti, en az iki yıl daha Şansölyeliğe devam edecek. En az iki yıl,çünkü şu anda tek alternatif olarak görülen ve »Jamaika-Koalisyonu« olarak adlandırılan CDU/CSU, FDP ve Yeşiller hükümeti, doğumuyla birlikte bazı genetik rahatsızlıklarla boğuşacak. FDP ve Yeşiller hükümet ortağı olabilmek için her türlü taklayı atmaya hazırlanırlarken, kardeş partiler CDU ve CSU arasında »muhafazakârlık« sürtüşmeleri söz konusu olacağa benziyor. Seçimlerin bir diğer belli olan sonucu, yani ırkçı AfD’nin iki haneli bir oy oranıyla parlamentoya gireceği varsayımı da teyit edildi. Böylece F. Parlamentoda CDU, CSU, SPD, FDP, Die Linke, Yeşiller ve AfD ile yedi parti ve altı meclis grubu temsil edilecek. Ancak 2017 seçimlerini hakkıyla analiz edebilmek için parti sayısı, seçmen oranları ve oy dağılımın ötesindeki bazı sonuçlarını irdelemek gerekiyor. „Berlin Cumhuriyeti sağa kaymaya devam ediyor“ weiterlesen