Die Türkei hat gewählt

Wahlnachtbericht zu den Präsidentschafts- und Parlamentswahlen in der Türkei am 14. Mai 2023

Nach einem von der AKP verursachten skandalträchtigen Nervenkrieg, der tief bis in die Nachtstunden gedauert hat, steht das Ergebnis fest: Bei den Präsidentschaftswahlen wird es eine Stichwahl geben. 

Die Ergebnisse im Überblick

Von den insgesamt 64.113.941 Wahlberechtigten haben knapp 57 Millionen an den Wahlen teilgenommen. Laut der Aussage der Hohen Wahlkommission lag die Wahlbeteiligung bei 88,78 Prozent. Die Hohe Wahlkommission erklärte gegen 2:00 Uhr (MEZ), dass rund 91,9 Prozent der Stimmen ausgezählt wurden und keine der Kandidaten die 50-Prozent-Hürde überschritten habe. Laut den Angaben der Nachrichtenagentur ANKA sahen die Ergebnisse um diese Uhrzeit wie folgend aus:

„Die Türkei hat gewählt“ weiterlesen

Yurt dışındaki seçmenlere dair…

16 Nisan 2023

Uzun yıllardır Brüksel’de yaşayan ve Avrupa’daki Kürdistanlı ve Türkiyeli göçmenlerin gerçek durumlarını iyi tanıyan sevgili Doğan Özgüden 10 Nisan 2023 tarihli yazısında yurt dışından seçimlere katılanlarla ilgili önemli bilgiler vermişti. Doğan ağabey yazısına “Yurt dışındaki seçmenin sol duyulu seçimi…” başlığını atmıştı. Biz de o yazısına ek olarak bazı bilgiler paylaşmak ve yurt dışındaki seçmenin Almanya örneğinde neden ağırlıklı olarak AKP’yi seçtiğini irdelemek istiyoruz.

„Yurt dışındaki seçmenlere dair…“ weiterlesen

Almanya’da neler oluyor?

Almanya’da neler oluyor?

11 Temmuz 2021

Berlin’de gazeteci Erk Acarer’e saldırılması, sadece Türk devletinin on yıllardır Almanya’da sistematik bir biçimde farklı yapılanmalar örgütlemesini ve bunlar üzerinden Türkiye kökenli muhalif güçleri hedefine koymasını değil, aynı zamanda Alman devletinin de böylesi saldırı ve yargısız infazların sorumlularından olduğunu kanıtlıyor. Alman devleti bir kez daha, kimi Türkiyeli liberalin umduğu gibi »demokrasi havarisi« olmadığını, aksine faşist MHP destekli AKP-Saray-Rejiminin en önemli destekçisi olduğunu göstermiştir. O açıdan Almanya’daki Kürdistanlı ve Türkiyeli muhalifler verilen bu gözdağı karşısında öz savunma fikri üzerine düşünmeli ve gereğini yapmalıdırlar.

„Almanya’da neler oluyor?“ weiterlesen

Faşiste faşist denir, beyefendi!

Faşiste faşist denir, beyefendi!

28 Mart 2021

AKP-Saray Rejiminin ortağı Devlet Bahçeli’nin Federal Parlamentoda partisi MHP hakkında verilen bir soru önergesi hakkında hezeyana kapıldığını duyduk. Bahçeli’nin Die Linke partisi ve Almanya hakkında atıp tutmasının tam da Almanya’nın AB Zirvesinde Türkiye’ye destek çıktığı günlere denk gelmesi tuhafımıza gitti doğrusu. Gerçi MHP’nin kurulduğu günden bu yana Uygurlara sahip çıkmasına rağmen, destekledikleri Erdoğan’ın Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanını kabul etmesine Bahçeli’nin tek bir laf etmemesi de tuhaf, ama o ayrı bir konu.

„Faşiste faşist denir, beyefendi!“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağının« arka planı

»Bozkurt Yasağının« arka planı

22 Kasım 2020

F. Parlamento beklenildiği gibi büyük bir çoğunluk sağlayarak, »Bozkurtlar« olarak tanımlanan Türk faşistlerinin Almanya’daki derneklerinin yasaklanmasının gözden geçirilmesini de içeren bir dizi talebi kabul etti. Sosyal medyada ve gazetelerin internet sayfalarında »Almanya Ülkücü hareketi yasaklıyor« türünden haberler hemen yayıldı. İşin aslı yasaklamaların kabul edilmesi değil tabii. Federal Hükümet, daha doğrusu İç İşleri Bakanlığı dernek ve sembol yasaklarını gözden geçirmek ve bir dizi »engelleyici« adım atmak üzere görevlendirilmiş oldu. Böylelikle süresi siyasî konjonktürce belirlenecek olan resmi süreç başlatıldı.

„»Bozkurt Yasağının« arka planı“ weiterlesen

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?

15 Kasım 2020

Fransa’dan sonra Almanya’da da Türk faşistlerine yönelik yasak tartışmaları hararetlendi. Tartışmaların odağında »Bozkurtlar« veya »Ülkücüler« olarak anılan MHP taraftarları duruyor. On yıllardır Türk faşistlerinin derneklerinin yasaklanmasını talep edenler de bu tartışmaları sosyal medyada paylaşıyorlar. Görünüşte iyi bir şey, değil mi? Detaylar olmasa öyle. Çünkü sorun yasaklanma tartışmasının çok ötesinde.

„»Bozkurt Yasağı« – Neden şimdi?“ weiterlesen

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik

13 Eylül 2020

Yaşıtlarımız anımsıyordur, ama tekrar anımsatmakta bir sakınca yok: Demirel başkanlığındaki azınlık hükümetinin 24 Ocak 1980’de karar altına aldığı ve ülkeyi neoliberalizm laboratuvarına dönüştüren Yapısal Uyum Programının güçlü toplumsal direnç nedeniyle uygulanması olanaksızdı. Çok kısa süre içerisinde bu devasa dönüşüm programının uygulanabilmesi için ülke içerisindeki güç dengelerinin zor kullanılarak egemen sınıflar lehine değiştirilmesinin zorunluluğu ortaya çıkmıştı. NATO’nun, özellikle Alman emperyalizminin büyük desteğiyle gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 darbesinin en önemli nedenlerinden birisi buydu.

„Alman desteğinde neoliberal kesintisizlik“ weiterlesen

Putsch mit deutschem Segen

Putsch mit deutschem Segen

40 Jahre nach dem Militärputsch ist die deutsch-türkische Waffenbrüderschaft weiter intakt

Die Geschichte des Militärputsches in der Türkei im September 1980 beginnt schon im Januar. Am 24. Januar 1980 beschloss die kapitalfreundliche Minderheitsregierung unter Ministerpräsident Süleyman Demirel ein Strukturanpassungsprogramm, das die neoliberale Wende des Landes vom Protektionismus zur Weltmarktöffnung und zu einer exportorientierten Ökonomie einleiten sollte. Gewerkschaften und Linke stemmten sich mit einem von Massen getragenen heftigen Widerstand dagegen. Sehr schnell stand fest, dass ein solches Programm nicht ohne die gewaltsame Stabilisierung der inneren Kräfteverhältnisse zugunsten der herrschenden Klassen durchgesetzt werden kann. So übernahm am 12. September 1980 eine Militärjunta unter General Kenan Evren mit offener Unterstützung der Nato-Partnerländer die Macht in der Türkei.

„Putsch mit deutschem Segen“ weiterlesen

Rejim krizde: Neden? Ve ne yapmalı?

Rejim krizde: Neden? Ve ne yapmalı?

Türkiye’deki gerici-faşist ittifakın 24 Haziran baskın seçimlerinden kırılgan iktidar ilişkilerini stabilize ederek çıkmasından bu yana muhalif kesimlerde hâlâ belirli bir kafa karışıklığı hakim. Bilhassa kentli laik orta katmanlar hayal kırıklığından ve gerici-faşist ittifaka oy veren Sünni-muhafazakâr yoksul kesimlere duydukları derin öfkeden kurtulamıyorlar. Bu kesimlerdeki hayal kırıklığının en büyük nedeninin parlamentodaki burjuva muhalefetinin salt propagandadan ibaret söylemlerine bakarak, iktidarın değiştirilebileceği hüsnükuruntusuna kapılmaları olduğunu söyleyebiliriz. Komünistler, reel güç ilişkilerini ve siyasal rejimin karakterini göz önünde tutarak, »büyük olasılıkla ya diktatörlük ya da demokrasiye açılacak yol için bir dönemeç« tespitini yapmışlar ve gerici-faşist ittifakın geri püskürtülüp, AKP-Saray-Rejimine darbe indirilmesinin olanaklı olduğunu vurgulamışlardı. „Rejim krizde: Neden? Ve ne yapmalı?“ weiterlesen

Legitimierung der Präsidialdiktatur

Legitimierung der Präsidialdiktatur

Reaktionär-faschistischer Block gewinnt Wahlen in der Türkei

Auch bei diesen – zutiefst undemokratischen und unfairen – Wahlen in der Türkei hat es an Dramatik nicht gefehlt. Schon im Vorfeld wurde die Bedeutung dieser Wahl dramatisch zugespitzt. In den bürgerlichen Medien der BRD wurden die Präsidentschafts- und Parlamentswahlen zu »Schicksalswahlen« hochstilisiert. Ähnliches war auch aus oppositionellen Kreisen der Türkei zu hören. Doch die in den letzten Wochen des Wahlkampfes spürbar gewordene Wechselstimmung hat nicht das von der Opposition erwünschte Ergebnis gebracht. Dabei hatte die radikale Linke in der Türkei vor allzu hochtrabenden Erwartungen gewarnt: eine Diktatur könne nicht mit undemokratischen Wahlen abgewählt werden. In der Tat, die vorgezogenen Wahlen haben dem, in einer schweren Krise steckenden AKP-Regime in die Hände gespielt. Das Regime nutzte diese Wahlen zur Legitimierung der Präsidialdiktatur und zur Deklassierung der bürgerlichen Opposition. Nun steht es fest: der reaktionär-faschistische Block aus AKP, MHP und der kleinen BBP konnte trotz ökonomischen Schwierigkeiten des Landes ihre Wähler*innenbasis mobilisieren und zugleich den Kapitalfraktionen glaubhaft vermitteln, dass sie für eine relative Stabilität der neoliberalen Ordnung sorgen können. Sie stellen mit Erdoğan einen Staatspräsidenten mit ungeheurer Machtfülle und haben mit 343 Abgeordneten die Parlamentsmehrheit in der Hand. „Legitimierung der Präsidialdiktatur“ weiterlesen

»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«

»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«

Bu köşe yazısı 16 Haziran 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Almanya’da yaşayan ve Kürt Özgürlük Hareketine son derece mesafeli yaklaşan bir sosyalist arkadaşımızı, 2009 yılında Amed’de ilk kez gerçekleştirilen Mezopotamya Sosyal Forumuna katılmaya ikna edebilmiştik. Arkadaşımız bir tanıdığı sayesinde konaklayabileceği bir aile bulmuş, hatta Amed’de bir kaç gün daha kalmıştı. Daha sonra tesadüfen İstanbul’da buluştuğumuzda, henüz merhaba bile demeden, »ya ağabey, bu ülkeye demokrasi gelecekse Kürtler sayesinde gelecek« demişti. „»Demokrasi, Kürtler sayesinde gelecek!«“ weiterlesen

Rational und Konservativ

Rational und Konservativ

Ein Artikel zur Debatte über das Wahlverhalten der „Deutschtürken“

In der Türkei stehen wieder vorgezogene Wahlen an und viele fragen sich, wie sich die Menschen mit türkischem Hintergrund in der Bundesrepublik verhalten werden. Nach dem Verfassungsreferendum in der Türkei am 16. April 2017 war hierzulande eine Debatte über das «Wahlverhalten der Deutschtürken» entbrannt. Nach den anstehenden Staatspräsidentschafts- und Parlamentswahlen am 24. Juni 2018 ist eine ähnliche Diskussion zu erwarten – zumal die politischen Präferenzen der Deutsch-Türk*innen sich kaum geändert haben dürften.

Zu lesen unter: https://www.rosalux.de/publikation/id/38980/rational-und-konservativ/

»Meleklerin cinsiyeti« ve çarpışma toleransı

»Meleklerin cinsiyeti« ve çarpışma toleransı

Avrupa’daki Türkiyeli devrimci-komünist kümelere bir öneri

AKP-Saray-Rejiminin, burjuvazinin stepnesi faşist MHP’nin desteğiyle baskın seçim kararını alması, doğal olarak devrimci cenahta »sürece nasıl müdahale edilmeli« tartışmalarını alevlendirdi. Hangi biçimde olursa olsun, dayatılan bu seçim sürecini inşası hızlanan açık faşist diktatörlüğü geri püskürtmek, en azından parlamenter sistem ile hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesini sağlamak ve demokrasi mücadelesini yükseltmek, devrimci güçler için de şüphesiz ivedi görevlerdir. „»Meleklerin cinsiyeti« ve çarpışma toleransı“ weiterlesen

Erdoğan’ın »Pirus Zaferi« mi?

Erdoğan’ın »Pirus Zaferi« mi?

Bu yazı, Infobrief Türkei dergisinde yayınlanan »Verfassungsreferendum in der Türkei – Pyrrhussieg Erdoğans?« başlıklı seçim analizinin kısaltılmış Türkçe çevirisidir. Orijinal yazıyı şu linkten Almanca okuyabilirsiniz: Infobrief Türkei

Erdoğan hedefine ulaşmış gibi gözüküyor. 16 Nisan 2017’de yapılan halk oylamasını yüzde 51,4 ile kendi lehine çevirebildi. Yüzde 48,6 oranına ulaşan muhalefet bunu engelleyemedi. Veriler Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından ilân edilen geçici sayılara dayanmaktadır. „Erdoğan’ın »Pirus Zaferi« mi?“ weiterlesen

Verfassungsreferendum in der Türkei

Verfassungsreferendum in der Türkei – Pyrrhussieg Erdoğans?

Eine vorläufige Wahlnachtanalyse

Staatspräsident Erdoğan scheint am Ziel angekommen zu sein. Mit 51,37 Prozent der gültigen Stimmen konnte er das Verfassungsreferendum am 16. April 2017 für sich entscheiden. Die Opposition unterlag mit 48,63 Prozent. Das sind vorläufige Zahlen, die von der Hohen Wahlkommission (YSK) genannt werden. „Verfassungsreferendum in der Türkei“ weiterlesen

Vor dem Verfassungsreferendum: Erdoğans »totaler Krieg« und das deutsche Kapital

Vor dem Verfassungsreferendum: Erdoğans »totaler Krieg« und das deutsche Kapital

Am 16. April wird über die Einführung des Präsidialsystems entschieden, das die absolute Herrschaft Erdoğans verfassungsrechtlich verankern soll. Jenseits von Erdoğans Interessen soll der sunnitische Konservatismus zementiert und die Unterstützung türkischer Kapitalfraktionen gesichert werden. Welche Haltung nehmen westliche Mächte zu diesem Projekt ein, welche Erwartungen kann eine demokratische Opposition an sie hegen? „Vor dem Verfassungsreferendum: Erdoğans »totaler Krieg« und das deutsche Kapital“ weiterlesen