Kimlik, sınıf ve otoriter kalkışma

24 Eylül 2023

Friedrich-Ebert-Vakfının bir araştırması Alman halkının yüzde 16,2’sinin “kesin” yabancı düşmanı ve ırkçı dünya görüşüne sahip olduğunu gösterdi. Bununla birlikte yüzde 30’u aşan bir kesim de “gri alanda”, 16,2’lik kesime çok yakın görülüyor. Irkçı-faşist AfD partisinin son anketlerde yükselen oy oranları bu sonuçları teyit eder gibi. Araştırmada “savaştan korkanların” oranı Doğu eyaletlerinde yüzde 70, Batıda ise yüzde 60 çıktığından, araştırmacılar “kimi solcuların da otoriter düşünceler taşıdığı” sonucunu çıkartmışlar. Dahası kapitalizm karşıtlığını “demokrasi karşıtlığına” indirgemişler. Burjuva medyası da bunu “aşırı sağ” gösterip, sola vurmak için kullanmaya başladı.

„Kimlik, sınıf ve otoriter kalkışma“ weiterlesen

İliştirilmiş sosyalizm

İliştirilmiş sosyalizm

30 Ocak 2022

2007’de büyük umutlarla kurulan ve komünistlerden sosyalistlere, farklı mücadele alanlarındaki aktivistlerden sendikacılara ve barış hareketi temsilcilerine kadar geniş bir yelpazeyi çatısı altında toplayan Alman Die Linke partisinde sular durulmuyor. Nitekim Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin Modrow hükümetinde Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Christa Luft’un partiden istifasının ardından tartışmalar yeniden alevlendi. Zaten bizzat Hans Modrow parti yönetimine yazdığı bir mektupta partinin elindeki “son şanstan” bahsediyordu. Son gelişmeler bu “son şansın” da heba edileceğine işaret ediyor.

„İliştirilmiş sosyalizm“ weiterlesen

Kader birliği

Kader birliği

3 Ekim 2021

DIE LINKE, yani Türkçesiyle Sol Parti 26 Eylül seçimlerinde gelmekte olduğu görülen, ama sorumluların ısrarla görmek istemedikleri darbeleri aldı. Geçen haftaki köşe yazımızda ve iki gün sonraki seçim analizinde bu hezimetin nedenlerini açıklamaya çalışmıştık. Nihâyetinde Almanya’daki toplumsal ve siyasi sol, ırkçı-faşist AfD’nin yerleşik parti hâline geldiği bir ortamda daha da zayıflamış oldu. Bu elbette partili olmayan devrimciler ve komünistler için de üzücü bir durum.

„Kader birliği“ weiterlesen

Egemen siyasetin meşruiyet kaybı

Egemen siyasetin meşruiyet kaybı

Almanya seçimleri üzerine bir değerlendirme çabası

28 Eylül 2021

Federal Parlamento Seçimleri Almanya’daki “büyük” partiler arasındaki güç dengelerindeki değişimi açığa çıkardı. Her ne kadar bu gerçek asıl belirleyici olan toplumsal güç dengelerinde bir değişime yol açmasa da emperyalist-kapitalist devletlerin karşı karşıya bulundukları çoklu krizlere çözüm getiremediklerine ve özellikle toplumsal rıza üretiminde zorluk çekmeye devam ettiklerine işaret etmektedir. Seçimler bununla birlikte, SPD’nin birinci parti olmasına ve Yeşiller partisinin oylarını artırmasına rağmen, sağın güçlendiğini göstermektedir. Ama kanımızca seçimlerin en önemli sonucu, egemen siyasetin meşruiyet kaybının belirginleşmiş olmasıdır.

„Egemen siyasetin meşruiyet kaybı“ weiterlesen

Almanya’da karar günü

Almanya’da karar günü

26 Eylül 2021

Bu akşam Almanya saati ile 18:00’de ilk sonuçlar geldiğinde yapılan tahminlerin gerçeğe uygun olup olmadıkları anlaşılacak. Gene de seçimleri hangi parti önde bitirirse bitirsin, şimdiden belli olanın önümüzdeki birkaç ayın sert koalisyon görüşmeleriyle geçeceğidir. Koalisyon görüşmelerinde dış politikanın belirleyici bir faktör olacağını da şimdiden söyleyebiliriz. Gene aynı kesinlikle bir “sol ittifakla” politika değişikliği umudunu taşıyanların hayal kırıklığına uğrayacaklarını öngörebiliriz.

„Almanya’da karar günü“ weiterlesen

Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu

Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu

Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak Federal Parlamento Seçimleri üzerine

“Eğer seçimle bir şeyler değiştirilebilseydi, o zaman seçimler çoktan yasaklanmış olurdu” – bu, Kurt Tucholsky’ye atfedilen, ancak muhtemelen 1970’li yıllarda anonim bir Grafitti sanatçısının duvar yazısı olan tespitin günümüz kapitalizmi açısından pek haksız olduğu söylenemez. Gene de sınıflı toplumlardaki gelişmeleri ve parlamento seçimlerinin burjuvazinin sınıfsal tahakkümü için olan önemini açıklamaya yeterli değil. Elbette kusursuz işleyen burjuva demokrasilerinde dahi egemen siyasetin salt seçimlerle değiştirilebileceğine inanmak bir illüzyondan ibarettir. Parlamento dışı toplumsal mücadele, bilhassa işçi sınıfının mücadelesi olmaksızın herhangi bir değişim olanaklı değildir. Ancak seçim süreçleri sosyal, iktisadi ve siyasi güç dengelerini irdelemek, iktidar ilişkilerini ve dolayısıyla sınıf mücadelesinin koşullarını analiz etmek için de birer fırsattırlar.

„Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu“ weiterlesen

Devlet aklının zehirlediği sol

Devlet aklının zehirlediği sol

23 Mayıs 2021

Ne zaman Filistin Sorunu ve İsrail devletinin Apartheid politikaları ülke gündemini belirlese, o zaman Almanya’nın emperyalist devlet aklının reformist solun kılcal damarlarına dek nasıl sızdığı ve ruhunu ne denli zehirlediği ortaya çıkıyor. Zaten devrime olan inancını çoktan yitirmiş ve enternasyonalizmi muğlak bir »insan hakları« söylemine indirgemiş olan reformist sol Almanya’nın ikinci sosyal demokrat partisi olma yolunda ilerliyordu. Savaş karşıtı programı ve üyeleri arasında radikal solcuların da olması, partinin sağa kaymasına engel olacağını düşündürüyordu. Ancak son gelişmeler partinin devlet aklına teslim olduğunu kanıtladı.

„Devlet aklının zehirlediği sol“ weiterlesen

Faşiste faşist denir, beyefendi!

Faşiste faşist denir, beyefendi!

28 Mart 2021

AKP-Saray Rejiminin ortağı Devlet Bahçeli’nin Federal Parlamentoda partisi MHP hakkında verilen bir soru önergesi hakkında hezeyana kapıldığını duyduk. Bahçeli’nin Die Linke partisi ve Almanya hakkında atıp tutmasının tam da Almanya’nın AB Zirvesinde Türkiye’ye destek çıktığı günlere denk gelmesi tuhafımıza gitti doğrusu. Gerçi MHP’nin kurulduğu günden bu yana Uygurlara sahip çıkmasına rağmen, destekledikleri Erdoğan’ın Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanını kabul etmesine Bahçeli’nin tek bir laf etmemesi de tuhaf, ama o ayrı bir konu.

„Faşiste faşist denir, beyefendi!“ weiterlesen

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

7 Mart 2021

Bilindiği gibi 5 Mart 2021’de komünist hareketin tanınmış isimlerinden Rosa Luxemburg’un 150’nci doğum günü kutlandı. Rosa Luxemburg dünya çapında tanınmasına ve dünya sokaklarında, sayısız mücadele alanlarında fotoğrafı en önde taşınmasına rağmen, aynı Che Guevara gibi ikon muamelesine tabi tutularak haksızlığa maruz bırakılmıştır. Halbuki Rosa Luxemburg, Lenin’in, tüm eleştirilerine karşın, »Alman sosyal demokrasisinin tavuklarının« ulaşamayacağı yükseklerde uçan »bir kartaldı ve kartal kalacak« diyerek yücelttiği bir devrimciydi.

„Rosa Luxemburg ve Alman Solu“ weiterlesen

Almanya’nın nükleer sevicileri

Almanya’nın nükleer sevicileri

31 Ocak 2021

Emperyalist güçler arasında Alman burjuvazisinin en rafine egemen sınıf olduğunu defalarca vurgulamıştık. Gene de kamuoyu görüşünü manipüle etmedeki ve halkın ezici çoğunluğunun çıkarlarına ters düşen politikalar için toplumsal rıza üretmedeki ustalığına tanık olduğumuzda her defasında şaşırmamak elden gelmiyor. Bu ustalığı militarist politikalar konusunda yine görüyoruz. Barış hareketinin ve SSCB’nin »barış içinde yan yana yaşama« politikasının etkisiyle savaş sonrası Alman toplumunda kökleşmiş olan nükleer silah ve savaş karşıtlığı Alman egemenlerini her zaman rahatsız ediyordu. Toplumda yerleşik olan bu karşıtlığı demonte etmek için uygulanan uzun vadeli stratejiler artık meyve vermeye başladı.

„Almanya’nın nükleer sevicileri“ weiterlesen

Solcu halk hareketi mi?

Solcu halk hareketi mi?

Bu köşe yazısı 20 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Almanya reformist solunda derin ayrışma çizgileri giderek daha da belirginleşiyor. Sol Parti’nin tanınmış isimlerinden, Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Sarah Wagenknecht ve eşi Oskar Lafontaine yaptıkları »birleşik sol hareket« önerisiyle Sol Parti içinde hararetli tartışmalara yol açtılar. Wagenknecht ve Lafontaine, »Sol Parti gibi kitle partilerinin yetersiz kaldıkları« gerekçesiyle, Almanya’da da, aynı Fransa’daki »La France Insoumise« ve İspanya’daki »Podemos« gibi, içinde Sol Partili, SPD’li ve Yeşil »solcuların« yer alacağı »solcu halk hareketinin« oluşturulması gerektiğini savunuyorlar. Kişiselleştirilen burjuva politikalarının »başarıları« göz önünde tutulunca, anlaşılır bir öneri. „Solcu halk hareketi mi?“ weiterlesen

İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler

İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler

Bu köşe yazısı 13 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Almanya’da hükümet görüşmeleri henüz sadece sondaj aşamasındayken, Sol Parti Eşbaşkanı Bernd Riexinger SPD’ye »Büyük Koalisyon oluşturulamazsa, SPD bizimle hükümet kurabilir« çağrısını yaptı. Tek koşulu, »SPD’nin inandırıcı biçimde tekrar sosyal demokrat pozisyonları savunması«. Riexinger’in bu çıkışını Oskar Lafontaine’in »içinde SPD’li, Yeşil ve Sol Partililerin olacağı bir sol kitle hareketi oluşturulmalı« fikrini ortaya attığı günlerde yapması, Almanya reformist solunun tarihindeki yeni bir ayrışma ile karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Ama değinmek istediğimiz konu bu değil. „İllüzyonlar ve toplumsal gerçekler“ weiterlesen