Yeni(den) sömürge hevesleri

18 Aralık 2022

Bazı fotoğraflar sayfalar dolusu yazılardan fazlasını anlatırlar. Geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirilen AB – ASEAN Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde çekilen bir enstantane buna sahiden iyi bir örnek teşkil ediyor. Medyada yer alan fotoğrafta bir AB bürokratının ASEAN temsilcilerinden birisine neredeyse ağzına girecek derece yakınlaştığı görülüyor, ki bu fotoğrafa Almancada yalakalığı tarif etmek için kullanılan “Speichellecker”, yani “salya yalayıcısı” tanımı cuk oturuyor. Yeni(den) sömürge hevesleri kabaran Avrupalı emperyalist güçler, Çin’e alternatif arayışlarında öylesine esnekleştiler ki, genel söylemlerinde aşağıladıkları Asyalıları yanlarına çekebilmek için her türlü hokkabazlığı yapmaya hazırlar.

„Yeni(den) sömürge hevesleri“ weiterlesen

2022’nin ardından Avrupa

2022’nin ardından Avrupa

15 Aralık 2022

Başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’da neoliberal politikaların, yaşamın her alanının militaristleştirilmesinin, ırkçı-faşist yaklaşımların kökleşmesinin, emperyalist yayılmacılığın ve demokratik ve sosyal haklara yönelik saldırıların ivme kazandığı bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2022 aynı zamanda Avrupa’daki reformist toplumsal ve siyasi solun toplumsal direniş potansiyellerini güçlendirerek egemenleri baskı altına almak yerine meydanı milliyetçi, ırkçı ve faşist hareketlere bıraktığı ve NATO soluna dönüştü bir yıl olarak tarihe geçti.

„2022’nin ardından Avrupa“ weiterlesen

Topyekûn ideolojik savaş

Topyekûn ideolojik savaş

4 Aralık 2022

Alman tekelci burjuvazisi ve siyasi temsilcilerinin giderek daha da pervasızlaştığını söylersek, pek yanlış yapmış olmayız. Sadece son iki haftanın gelişmelerine baktığımızda, Alman emperyalizminin “vatan cephesinde” topyekûn bir ideolojik savaş başlattığını görebiliriz. Görüldüğü kadarıyla Almanya’daki egemenler “vatan cephesinde mezarlık sessizliğinden” ziyade, tüm toplumu esir almaya yönelik bir zihinsel seferberlik ilân ettiler.

„Topyekûn ideolojik savaş“ weiterlesen

Alternatif arayışları

Alternatif arayışları

Alman tekelci burjuvazisinin Çin Halk Cumhuriyeti ile karmaşık ilişkileri üzerine

Federal Şansölye Olaf Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti, Alman tekelci burjuvazisinin Avrupacı ve Transatlantikçi fraksiyonları arasındaki çıkar çatışmalarını ayyuka çıkardı. Aynı zamanda koalisyon içindeki çatlaklar da görünür oldu. Şahin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock hükümet geleneklerine pek uygun olmayan bir biçimde yurtdışı ziyaretinde kendi Şansölyesini açıkça eleştirmesine rağmen, Scholz Pekin’de yoğun görüşmelerde bulunarak Transatlantikçilerin karşı çıktığı bir “Çin stratejisinde” kararlı olduğunu gösterdi. Nihâyetinde koalisyondaki çatlakların büyüdüğünü görebiliyoruz.

„Alternatif arayışları“ weiterlesen

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

Alman burjuvazisinin Çin ikilemi

13 Kasım 2022

Şansölye Scholz’un tekel temsilcilerini yanına alarak gerçekleştirdiği Pekin ziyareti hem Alman burjuvazisinin Çin ikilemini hem de Avrupacı ve Transatlantikçi hükümet üyeleri arasındaki çekişmeyi gün yüzüne çıkardı. Bu çerçevede asıl çekişmenin Şansölye ile Dışişleri Bakanı arasında sertleşeceği söylenebilir. Scholz, Çin Halk Cumhuriyeti ile olan rekabete rağmen, Pekin ile belirli bir iktisadi iş birliğinin sürdürülmesini savunurken, Dışişleri Bakanı Baerbock ÇHC’ne yönelik saldırgan söylemini bu sefer doğrudan Scholz’u hedef alarak artırmakta. Biden yönetimi de açıkça Baerbock’a destek çıkıyor ve Berlin üzerindeki baskıyı ağırlaştırıyor.

„Alman burjuvazisinin Çin ikilemi“ weiterlesen

Savaş komuta merkezi

Savaş komuta merkezi

ABD emperyalizminin Almanya’yı Rusya’ya karşı savaş merkezi hâline getirme planları üzerine

ABD emperyalizminin stratejik rakipler olarak gördüğü Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik politikalarında Almanya ve Avrupa Birliği üzerinden saldırganlığına ivme kazandırmaya çalıştığı biliniyor. Ha keza, Avrupalı müttefiklerini de kontrolü altında tutmaya çalışması. Hint-Pasifik Bölgesinde asıl rakibi ÇHC’ne karşı askeri yığılma ve kuşatmasını gerçekleştirmek için Avrupalı emperyalist güçler arasında gönüllü destekçiler bulan ABD, Rusya Federasyonu’nun kuşatılma ve zayıflatılma görevini Avrupalı müttefiklerine bırakmaya kararlı. Ancak özellikle Almanya’daki Avrupacı ve Transatlantikçi sermaye fraksiyonları arasında güncel enerji krizi ve bununla bağlantılı olarak baş gösteren ekonomik ve toplumsal sıkıntılar nedeniyle gün yüzüne çıkan çelişkiler bu görevin üstlenilmesini ve yerine getirilmesini zora sokuyor.

„Savaş komuta merkezi“ weiterlesen

Natoculaştırabildiklerimizden misiniz?

Natoculaştırabildiklerimizden misiniz?

3 Temmuz 2022

Yazının başlığı kimi okur için yabancı veya gülünç gelebilir, ancak emperyalist cephenin son zirvelerinin ardından hayli ciddi ve insanlığın geleceğini tehdit eden bir soru hâline geldiğini vurgulamalıyız. 1989/1990 karşı devriminden sonra burjuva basınında dahi, “artık NATO’ya gerek kalmadı” görüşleri ifade edilirken, bugün savaş aygıtı NATO’nun sadece Kuzey Atlantik İttifakı olarak kalması değil, dünya çapında genişlemesi gerektiği yaygın görüş hâline getirilmeye çalışılıyor. NATO basını kanalıyla ve NATO soluna dönüştürülen reformist akımların desteğiyle neredeyse yaşamın her alanı militarist akıl tarafından esir alınıyor. O açıdan “Natoculaştırabildiklerimizden misiniz” sorusunun, salt ulus devletlere ve egemen sınıflara değil, her insana yönelik bir soru olduğunu söyleyebiliriz.

„Natoculaştırabildiklerimizden misiniz?“ weiterlesen

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

1 Temmuz 2022

28-30 Haziran günlerinde Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sonuçlandı. Zirvede yeni bir Stratejik Konsept kabul edildiği açıklandı. NATO’nun Rusya ve Çin’e karşı yayılmasını temel alan konsept yeni savaşların kapıda olduğunun ilanı oldu. NATO bu yeni Stratejik Konsepti’ni hangi sonuçları olacağını ve Türkiye’nin zirvedeki atraksiyonlarını Murat Çakır ile değerlendirdik.

„NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı“ weiterlesen

Ukrayna bahane mi?

Ukrayna bahane mi?

12 Haziran 2022

Avrupa toplumsal ve siyasi solu Ukrayna konusunda “saldırganlığa karşı çıkma” gerekçesiyle egemen siyasete eklemlenmiş “NATO soluna” dönüştü. Gerçi başta Almanya barış hareketinin bazı bileşenleri olmak üzere farklı kesimlerden itirazlar yükselmiyor değil, ama bu itirazlar uzay boşluğuna yayılan ses dalgaları misali pek dikkate alınmıyor. Bunların dikkate alınmamasının yanı sıra, son süreci dünya çapındaki gelişmeler ve tarihsel arka plan bağlamında ele alan analizler de “komplo teorileri” veya “20’nci Yüzyıldan kalma eskimiş bakış açıları” olarak karalanıyor. Buna karşı Avrupa “solunun” önde gelen isimleri, bürokratik parti aparatlarının kontrolü altındaki medya üzerinden neredeyse her gün “NATO ve uluslararası siyaset konusunda yeni şeyler söylemeliyiz” propagandasını yapıyorlar.

„Ukrayna bahane mi?“ weiterlesen

Savaş nasıl durdurulabilir?

Savaş nasıl durdurulabilir?

5 Haziran 2022

Avrupa toplumları Ukrayna konusundaki aşırı hassasiyetlerini gösterir, hükümetlerinin sosyal ve ekolojik sorunları çözmek yerine devasa silahlanma bütçeleri oluşturmalarına ve savaş aygıtı NATO’nun genişleme adımlarına rıza gösterirken, hiç kuşkusuz akut hâle gelmiş nükleer savaş tehdidine karşı da kaygılarını dile getiriyorlar. Ancak bu tehdidi bertaraf edebilecek ve kalıcı bir barışı sağlayacak koşullar hakkında nerdeyse hiçbir şey söylemiyorlar. On yıllar boyunca savaş aygıtı ve terör yaratıcısı olduğunu kanıtlayan NATO’nun ve ülkelerindeki egemen sınıfların propagandasının esiri olan burjuva toplumları kendi değerlerini dahi unutmuş durumdalar.

„Savaş nasıl durdurulabilir?“ weiterlesen

NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri

NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri

(Politika Gazetesi) ABD’nin Ukrayna’daki kriz sürerken İsveç ve Finlandiya’yı da NATO bünyesine katma hamlesi, Rusya’yı köşeye sıkıştırmak için adımları hızlandırdığını gösteriyor. ABD’nin NATO’yu Doğu’ya ve Kuzey’e genişletmesinin nedenlerini, olası sonuçlarını ve ülkelerin pozisyonlarını Murat Çakır ile görüştük.

„NATO’nun yayılmasının nedenleri, hedefleri“ weiterlesen

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Almanya’nın Ukrayna ve Kürdistan politikaları üzerine

25 Nisan 2022

Alman faşizminin yenilgisinin ardından kurulan iki kutuplu dünya düzeni ve emperyalist güçlerce başlatılan Soğuk Savaş Federal Almanya’daki (FAC) sermaye fraksiyonlarının yenilgiyi, ABD emperyalizminin hegemonyasını ve kendilerini kontrol altında tutmak için kurgulanan “Avrupa Çatısını” kabullenmeye zorlamıştı. Kısa süre sonra yeniden palazlanan Alman tekelci burjuvazisi hiç vazgeçmediği dünya devi olma hedefi uğruna çeşitli tavizlere boyun eğmiş, FAC’nin 1949’da “Amerikalıları içerde, Rusları dışarıda ve Almanları aşağıda tutmak” için kurulan savaş aygıtı NATO’ya 1955’te üye olmasını sağlamış ve kısa zamanda “Avrupa Çatısının” öncü gücü hâline gelmişti. Kendisinden üç yıl önce üye olan Türkiye’nin NATO’daki hamiliğini de üstlenen Alman emperyalizmi, bir yandan meşum “Alman-Türk-Silah kardeşliğini” yeniden kurarken, diğer yandan da FAC’nin Soğuk Savaşın cephe ülkesi olması nedeniyle Batı Alman sendika hareketine sosyal devlet tavizleri vermek zorunda kalmıştı. Ama bu tavizler aynı zamanda sendikal hareketin ve bağlı olduğu Alman sosyal demokrasisinin kooptasyon yoluyla sisteme entegre edilmesini de sağladılar. Böylelikle “Ren Kapitalizmi” olarak da adlandırılan FAC emperyalist cephenin “örnek ülkesi” hâline geldi.

„Alman emperyalizminin kundakçılığı“ weiterlesen

Putin Batıyı birleştirdi mi?

Putin Batıyı birleştirdi mi?

27 Mart 2022

Avrupalı Transatlantikçiler son günlerde, özellikle AB, NATO ve G7 zirvelerinin hemen öncesinde ve sonrasında dillerine yeni bir hikâye doladılar: “Batı hiç olmadığı kadar ABD öncülüğünde bütünleşti”. Hikâyenin temel dayanağı da “Putin Batıyı birleştirdi” söylemi. Bilhassa reformist solun egemen siyasete eklemlendiği ve tarihsel bağlantılar ile düşünme yoksunu kafalar karışık olduğundan, hikâye büyümesi için verimli topraklar bulabiliyor. Böylelikle de insanlığın iki karşı bloktan birinin, yani ya “demokrasi ve insan hakları savunucusu” Batı blokunun ya da “otokratik ve yayılmacı” Rusya-Çin blokunun yanında yer almaya “karar vermek zorunda kaldığı” efsanesi yayılıyor.

„Putin Batıyı birleştirdi mi?“ weiterlesen

Akıl uykuya daldığında…

Akıl uykuya daldığında…

23 Ocak 2022

Francisco Goya 1799 yılında çizdiği resimlerden birine “Akıl uykuya daldığında canavarlar uyanır” biçiminde Türkçeye çevrilebilecek bir başlık koymuştu. Tarihçiler Goya’nın bu resmiyle ancak aklın ve bilgeliğin insanlığı “aptallık, cehalet ve ahlaksızlıktan” koruduğu mesajını vermek istediğini yazmaktadırlar. Bilginin paylaşılmasının ve bilgeliğin aptallık, cehalet ve ahlaksızlığın yarattığı canavarlarla baş edebileceği de şüphe götürmüyor zaten. Burada yanlış anlaşılmamak için cümle içinde kullandığımız “ahlaksızlıktan” hurafelere dayalı ve patriarkal ahlak anlayışının yokluğunu kastetmediğimizi not edelim.

„Akıl uykuya daldığında…“ weiterlesen

Eskalasyon sarmalı

Eskalasyon sarmalı

Savaş aygıtı NATO’nun genişleme ve çatışma politikasına dair

Geride bıraktığımız otuz yılı aşkın süreç emperyalizmin derinleşen kapitalist krizlere giderek artan saldırganlıkla – hem ülkelerin içinde hem de dünya çapında – yanıt verdiğini gösterdi. Ama aynı şekilde bugün tek kutuplu emperyalist-kapitalist dünya düzeninin de zayıflamakta olduğuna tanık olmaktayız. Çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşmakta olması, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin emperyalist egemenlik yapılarının boyunduruğundan kurtulmaya çalışmaları ve kalıcılaşan çoklu kriz ortamlarının çözümsüzlüğünün egemen sınıflar arasında yarattığı baygınlık, emperyalist saldırganlığı daha da körüklemektedir.

„Eskalasyon sarmalı“ weiterlesen

Yeşillerin gerçek yüzü

Yeşillerin gerçek yüzü

16 Ocak 2022

Scholz hükümeti ve özellikle Yeşiller hakkında kaleme aldığımız eleştiriler nedeniyle bazı tepkiler geldi. Tepkileri, “16 yıl iktidarda kalan muhafazakâr bir Şansölyenin ardından bir sosyal demokrat geldi ve ekolojik-sol Yeşiller partisi iktidar ortağı oldu. Göçmenler bakan ve devlet müsteşarı seviyesine geldiler, daha ne istiyorsun?” biçiminde özetlemek mümkün. O nedenle “Bilal’e anlatır” gibi, Yeşilleri neden eleştirdiğimizi, gerçek yüzlerini tanıtarak anlatmamız farz oldu.

„Yeşillerin gerçek yüzü“ weiterlesen

“Tilki kurnazlığı”

“Tilki kurnazlığı”

9 Ocak 2022

Almanya’nın Transatlantikçi şahin Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geride bıraktığımız hafta ABD’li meslektaşı Antony Blinken’i ziyaret etti. Görüşme sonrasında yapılan basın toplantısı savaş çığırtkanı iki bakanın nasıl aynı telden ve olayları ters yüz eden bir anlatımla konuştuklarına sahne oldu. Ziyaretin tam da ABD ile Rusya Federasyonu arasındaki Ukrayna görüşmelerine rastlamasının Almanya’daki burjuva basınında kaygıyla not edilmesi Blinken’i rahatsız etmiş olacak ki, “Avrupa’nın güvenlik çıkarlarını gözetmeden Rusya ile anlaşmayız” açıklamasını yapmayı gerekli gördü.

„“Tilki kurnazlığı”“ weiterlesen

Neyin ne olduğunu söyleyerek

Neyin ne olduğunu söyleyerek

2 Ocak 2022

Geride bıraktığımız iki yılı aşkın Pandemi süreci, asıl krizin “Corona-Krizi” olmadığını, aksine Pandemi ile dünya çapında şiddetlenen derin kapitalist kriz olduğunu kanıtladı. Dünyanın hemen her köşesinde egemen sınıflar, sınıfsal özlerine uygun biçimde Pandemiyi ve Pandeminin yol açtığı sonuçları sosyal ve demokratik hakların daha da budanması, krizlerin yarattığı yükleri çalışan sınıfların üstlenmesi ve sermayenin, bu durumda özellikle uluslararası ilaç tekellerinin kârlarına kâr katması için kullandılar, kullanmaya devam ediyorlar. Geniş kitleler güvencesiz çalıştırma, işsizlik ve yoksulluk sarmalı ile boğuşurken, tekeller sadece kârlarını artırmakla kalmadı, kamu bütçelerinden devasa desteklerle Pandemi sonuçlarını hafifletebildiler.

„Neyin ne olduğunu söyleyerek“ weiterlesen

“Aman ne güzel!”

“Aman ne güzel!”

28 Kasım 2021

Almanya’da yeni kabinede yer alacak isimler ortaya çıktıkça burjuva basınında destekleyici yorumlar artıyor. Aynı şekilde sosyal medyada da gelişmelere sevinenlerin mesajları yer alıyor. “Bir Alman-Türk’ü bakan olacakmış, aman ne güzel!” veya “Alman dış politikası bir kadına emanet edilecek, aman ne güzel!” türünden güzellemelere rastlamak mümkün. Özellikle göçmen kökenlilerin Yeşillerin parti sağının en çığırtkan temsilcisi olan Cem Özdemir’in Federal Tarım Bakanı olmasına sevinmeleri dikkat çekiyor. Irkçılığın kökleştiği bir dönemde bu anlaşılır bir reaksiyon, “ama” olmasa.

„“Aman ne güzel!”“ weiterlesen

NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar

NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar

Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun stratejik konsepti üzerine

NATO üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları 14 Haziran 2021’de Brüksel’de olağan zirvelerinden birisi için buluştuktan sonra burjuva basınında bu buluşmanın »olağanüstü sonuçlarının« müjdesi (!) verilmekteydi. »Kriz yönetimi« adı altında ve çeşitli »insan hakları« gerekçeleriyle farklı coğrafyalarda savaşlar yürüten ve çatışmalar körükleyen NATO yeni ajandasıyla yeni »koruma« görevlerine hazırlanıyordu. Tüm medya güzellemelerine rağmen bu yılki NATO Zirvesi asıl planlamanın »sistem rekabeti« adı altında Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni (okuma kolaylığı için buradan itibaren »Rusya« ve »Çin« tanımı kullanacağız) hedefine koyan bir stratejik yönelim olduğunu kanıtladı. Zirve, »küresel sistem rekabeti çağındayız« diyen NATO Genel Sekreteri Jens Soltenberg’i »NATO 2030« belgesi temelinde yeni stratejik konsepti hazırlama görevi verildikten sonra sona ermişti.

„NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar“ weiterlesen