Biçimlendirmeyen biçimlendirilir!

5 Kasım 2023

Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, yaşamakta olduğumuz çağ kırılmasının yarattığı koşulların yaşamın her alanını etkisi altına aldığını idrak etmek zorundayız. Şili’deki 1973 faşist darbesiyle start alan, 12 Eylül 1980’de Türkiye’de laboratuvarı kurulan ve 1989/1990 yenilgisiyle ivme kazanan küresel karşı devrim süreci, dünyayı cehenneme çevirme yolunda hızla ilerliyor. Egemen sınıflar, özellikle kâr uğruna ceset yığınları üzerine çıkarak yön tayin eden tekelci burjuvazi, egemenlikleri altındaki dünya düzenini ebedi kılmak için var güçleriyle çaba gösteriyorlar. Otoriter neoliberalizm salt ekonomileri değil, toplumları da biçimlendiriyor – deyim yerindeyse, toplumların “harddiskine format atıyor”.

„Biçimlendirmeyen biçimlendirilir!“ weiterlesen

Cehennemin kapıları açıldı…

22 Ekim 2023

Haberlerde patlayan bombaları, çoluk-çocuk dahi paramparça edilmiş insan bedenlerini ve bilhassa gözümüze bakarak yalan söyleyen devlet ve hükümet başkanlarını gördükçe, insanın içinden egemenlere kallavi bir küfür sallamak geliyor. Hele o timsah gözyaşı döken riyakârlara bakınca… Filistin ve İsrail’deki sivil katliamlar, Rojava’ya ve Güney Kürdistan’a gün aşırı düşen bombalar ve Avrupalı emperyalistlerin tavırları cehennemin kapılarının açıldığına işaret ediyor. Gelmekte olduğu göz göre göre belli olan bu gelişme karşısında ezilen ve sömürülen sınıflardan yana olanlar ne yapmalı – insanlık ve savaş suçu işleyenleri telin etmek dışında?

„Cehennemin kapıları açıldı…“ weiterlesen

Dışarıdan bakınca…

25 Haziran 2023

Alman sosyalist ve komünist dostlarımızdan hâlâ seçim sonuçlarına dair sorular geliyor. Genellikle “nasıl oluyor da yoksulluğun böyle yaygınlaştığı, Lira’nın dipsiz kuyuya düştüğü, baskıların arttığı bir dönemde işçiler Erdoğan’ı seçebiliyorlar?” türünden sorularla karşılaşıyoruz. Türkiye’deki muhalefetin, özellikle Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin yaptıkları açıklamaları bir şekilde okuyabilenler de “Tek adam rejimi baskı, manipülasyon ve hukuksuzlukla seçimleri kazandı” değerlendirmesini yapıyorlar. Türkiye dışından bakınca böyle görülüyor – mu, acaba?

„Dışarıdan bakınca…“ weiterlesen

Pragmatizme dönüş

Alman emperyalizminin Erdoğan Türkiye’sinden beklentileri

Türkiye’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimlerinin ardından Avrupa’daki burjuva medyasında birbirleriyle çelişen değerlendirmeler yayınlandı. Aslında bunları Avrupa kamuoyuna yönelik “rahatlatma” yayınları ve emperyalist güçlerin gerçek çıkarları üzerine değerlendirmeler olarak ikiye ayırmamız gerekmektedir. Yapılan “rahatlatma” yorumları Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin Türkiye’nin AB üyesi olma sürecini “rafa kaldırmaya yaradığı”, Avrupa ve Türkiye arasındaki ilişkilerin “sınırlı bir alma-verme ilişkisi çerçevesinde şekilleneceği” ve Türkiye ekonomisinin göreceği olası zararlar “Avrupa’yı da olumsuz etkileyeceğinden” Erdoğan hükümetine “Gümrük Birliğinin modernleştirilmesi türünden destek çıkılmasının gerekli olacağı” gibi değerlendirmeler içeriyor. Bunların yanı sıra Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının “otokrat Erdoğan’a” büyük destek vermeleri skandalize edilerek “entegrasyon tedbirlerinin başarısız kaldığı” ve Türkiyeli göçmenlerin hâlâ “yabancı unsur” oldukları demagojisi işleniyor. Bununla birlikte Türkiye’nin “Suriyeli mülteci akınlarını durdurması koşuluyla antidemokratik uygulamalara esnek yaklaşılacağı sözü verilebilir” denilerek güya reel politik önermelerde bulunuluyor.

„Pragmatizme dönüş“ weiterlesen

Meşrulaştırma ve ortak çıkarlar

4 Haziran 2023

Seçim sonrasında Türkiye’deki muhalif medyada yer alan yorumlar kanımızca “mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya” benziyor. Nedense, AKP-Saray-Rejiminin toplumsal tabanının neden hâlâ küçümsenemeyecek büyüklükte olmasının irdelenmesinden ziyade, çoğunlukla Erdoğan’a ve kışkırtıcı söylemlerine odaklanıyor. Böylesi yorumlar ve örneğin Baskın Oran’ın “Yönetemeyecektir; işimiz şimdi başlıyor” başlığını attığı yorumu bizce yanıltıcıdır, seçim sonrasını açıklamaya yeterli değildir. Yurtdışından görebildiğimiz kadarıyla Erdoğan ve başında bulunduğu rejim var olan ve derinleşeceğine kesin gözüyle baktığımız krizleri yönetebilecektir. Hem de uluslararası müttefiklerinin tam desteğini alarak.

„Meşrulaştırma ve ortak çıkarlar“ weiterlesen

Yeniden “Almancılara” dair

28 Mayıs 2023

Perşembe itibariyle yurt dışı temsilcilikleri ve gümrüklerde oy kullanan seçmen sayısının yaklaşık 1,9 milyon olduğu açıklandı. Muhtemelen Erdoğan tekrar oyların çoğunluğunu almış olacak. Ancak Kılıçdaroğlu’nun da 14 Mayıstakinden fazla oy alması olası görülüyor. Sonuçları bu akşam göreceğiz. Özellikle Almanya’da oy kullanan seçmen sayısındaki artışın önemli bir nedeninin Kürdistanlı ve Türkiyeli demokratik-devrimci güçlerin gösterdiği özverili çalışma olduğunun altını çizebiliriz. Teşekkürü hak ediyorlar doğrusu.

„Yeniden “Almancılara” dair“ weiterlesen

Karınca ve köstebek misali…

14 Mayıs 2023

Bu akşam seçim sonuçları açıklandığında Türkiye’nin orta vadede siyasi arenasını belirleyecek taşlar yerine oturmuş olacaktır – Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalsa bile. Değişim söz konusu olduğunda muhalif kesimlerde umutlar daha da yeşillenecektir şüphesiz. Ancak hemen rehavete kapılmamak gerekir. Çünkü ülkenin geleceğinin, eşitlik ve özgürlük beklentilerinin ve emek mücadelesinin başarı seviyesinin salt seçimlerle toplumun ezici çoğunluğunun lehine sonuçlanmayacağı gerçeği çok açık.

„Karınca ve köstebek misali…“ weiterlesen

Erol Katırcıoğlu’na…

23 Nisan 2023

Köşedaşımız Erol Katırcıoğlu son yazılarında “radikal demokrasi” ve sosyalizm bağlamında düşüncelerini tartışmaya açmış. Son yazısında da “radikal demokrasiyi çağımız sosyalizmi” diye adlandırmasının “kimilerinin hoşuna gitmediğini” belirtiyor ve “sol” kesimlerde de “anlamakta zorlanılan konularda düşünme yerine inanma” yaklaşımının yaygın bir durum olduğunu yazıyor. İnanmaktan bahsedeceksek, Marksist-Leninist dünya görüşe sahip bir fert olarak tartışmalarda genellemelerden kaçınılması gerektiğine inandığımızı belirtmeliyiz. Okurlarımız “seçimler kapıdayken tartışmanın sırası mı” diyebilirler. Önemli bir süreçten geçtiğimiz doğru, ancak birbirlerine yakın duranlar, belirli bir hedef için ortaklaşanlar aynı zamanda eleştiri-özeleştiri mekanizmasını işleterek tartışmaları mücadele için yol gösterici, zihin açıcı hâle getirebilirler. Ortaklaşanlar karşıtları ile mücadele ederken aynı anda birbirlerini eleştirebilmelidirler de. Marx’ın dediği gibi, “her şeyden şüphe ederek” düşünmenin ve doğruyu bulmanın yoludur eleştiri ve özeleştiri.

„Erol Katırcıoğlu’na…“ weiterlesen

Göç efsaneleri

Almanya’da yaşayan Kürdistan ve Türkiyeli göçmenlerin siyasi tercihleri üzerine

Mart 2023

Tanınmış sosyolog Immanuel Wallerstein tarih boyunca süren göçler için “Bitmeyen hikâye” tanımını kullanır. Sahiden de insanlık tarihi boyunca sadece insanlar sınırları aşarak göç etmediler, aynı zamanda sınırlarda insanları aştılar. Nihâyetinde göç kapitalist gelişme sürecinin doğal bir sonucudur. Günümüzde ise emperyalist-kapitalist dünya düzeni dünyanın bütününü bir fabrikaya çevirir, sermayenin tüm coğrafyalara girmesini sağlarken, aynı zamanda tüm coğrafyalardan on milyonlarca insanın emperyalist merkezlere akmasına yol açıyor. Sermaye ihtiyaç duyduğu işgücünü gençlik aşısıyla yenileyebilmek ve ucuzlatabilmek için göçmen ordularını harekete geçiriyor. Dolayısıyla emperyalist merkezlerdeki demografi değişiyor, göçmen ve mülteciler yedek işgücü ordusu olarak kalıcılaşıyorlar ve sömürü mekanizmalarının sürdürülebilirliği sağlanıyor. Emperyalist güçler, bilhassa yaşlı kıta Avrupa yaşlanan nüfuslarının yol açtığı demografik değişim nedeniyle nitelikli işgücü göçünü sürekli kılmaya çalışıyorlar.

„Göç efsaneleri“ weiterlesen

Seçimlere dair bazı anımsatmalar

9 Nisan 2023

Öncelikle bir özür ile başlamamız gerekiyor. Geçen haftaki yazımıza Paskalya Bayramının ilk günündeyiz diye başlamıştık. Yanlış tarih dikkatli okurların gözünden kaçmadı tabii ki. Elbette bu bir gerekçe değil, ama geçen haftaki yazıyı sahiden bugün için kurgulamıştık. Acelemize geldi, yanlış tarihte yayınlandı. Bu nedenle okurdan özür dileriz. Uyarıda bulunan okurlara da teşekkür ederiz.

„Seçimlere dair bazı anımsatmalar“ weiterlesen

Gayri meşrulaştırma

12 Şubat 2023

Dehşet dolu günlere tanık oluyoruz. Suriye ve Türkiye’de meydana gelen deprem felaketleri canımızı yaktı. Para ve gerekli eşya yardımı yapmaktan başka bir şey elimizden gelmediğinden çaresizlik ve baygınlık duygularının esiri olduk. Dostlarımız ve yakınlarımızdan kötü haberler aldıkça, felaket bölgesinden uzakta, Avrupa’da sıcak evlerimizde yatmaktan utanan insanlara dönüştük. Aynı zamanda haberleri izlediğimizde Türkiye’yi yönetenlerin basiretsizliklerine, aymazlıklarına ve yalanlarına öfke kusuyor, lanet okuyoruz ister istemez.

„Gayri meşrulaştırma“ weiterlesen

»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı

»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı

25 Eylül 2022

Fransa Başkanı Macron’un, Alman Şansölyesi Scholz ile eşgüdümlü biçimde AB’nin militarist ve yayılmacı dönüşümünü tamamlamak amacıyla önerdiği yeni bir format, AB Konsey Başkanı Michel ve AB Bakanlar Konseyi Başkanı Fiala’nın ortak davetiyle 6 Ekim 2022’de Prag’da oluşturulacak. “Avrupa’da güvenlik, istikrar ve refah” başlığı altında düzenlenecek olan enformel AB-Zirvesine 27 AB üyesi ülkenin haricinde 17 ülke daha katılacak. Gerçi yapılan açıklamada “17 Avrupa ülkesinden” bahsediliyor ama Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’ın nasıl “Avrupa ülkeleri” sayılmaları bir muamma. AB Komisyon Başkan Yardımcısı Schinas da yeni formatı “AB üyesi devletlerin ve partner ülkelerin temel ilke ve değerlerimizi tekrar kararlı bir şekilde kabul etmeleri için bir fırsat” olarak değerlendiriyor.

„»Avrupa Siyasi Birliği« ya da işbirlikçiliğin fiyatı“ weiterlesen

Hevesler ve gerçekler

Hevesler ve gerçekler

18 Eylül 2022

Son haftalarda peş peşe kamuoyu önünde açıklamalar yapan Scholz hükümetinin temsilcileri konuşmalarında Alman emperyalizminin meşum heveslerini gizlemeye gerek duymuyorlar. Şansölye Scholz’un Prag’da Almanya’nın öncülük talebini ifade etmesinin ardından bu hafta başında Berlin’de SPD’li Savunma Bakanı Lambrecht Almanya’yı “öncü askeri güç” olarak ilân etti. Hafta ortasında ise Brüksel’de AB-Komisyon Başkanı von der Leyen “Avrupa dış politika ajandasını gözden geçirmeli” ve “demokrasilerin otokratlara karşı küresel blokunu örgütlemeliyiz” diyerek Scholz ve Lambrecht’e destek çıktı.

„Hevesler ve gerçekler“ weiterlesen

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı

1 Temmuz 2022

28-30 Haziran günlerinde Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sonuçlandı. Zirvede yeni bir Stratejik Konsept kabul edildiği açıklandı. NATO’nun Rusya ve Çin’e karşı yayılmasını temel alan konsept yeni savaşların kapıda olduğunun ilanı oldu. NATO bu yeni Stratejik Konsepti’ni hangi sonuçları olacağını ve Türkiye’nin zirvedeki atraksiyonlarını Murat Çakır ile değerlendirdik.

„NATO Zirvesi’nden yeni savaş konsepti çıktı“ weiterlesen

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Alman emperyalizminin kundakçılığı

Almanya’nın Ukrayna ve Kürdistan politikaları üzerine

25 Nisan 2022

Alman faşizminin yenilgisinin ardından kurulan iki kutuplu dünya düzeni ve emperyalist güçlerce başlatılan Soğuk Savaş Federal Almanya’daki (FAC) sermaye fraksiyonlarının yenilgiyi, ABD emperyalizminin hegemonyasını ve kendilerini kontrol altında tutmak için kurgulanan “Avrupa Çatısını” kabullenmeye zorlamıştı. Kısa süre sonra yeniden palazlanan Alman tekelci burjuvazisi hiç vazgeçmediği dünya devi olma hedefi uğruna çeşitli tavizlere boyun eğmiş, FAC’nin 1949’da “Amerikalıları içerde, Rusları dışarıda ve Almanları aşağıda tutmak” için kurulan savaş aygıtı NATO’ya 1955’te üye olmasını sağlamış ve kısa zamanda “Avrupa Çatısının” öncü gücü hâline gelmişti. Kendisinden üç yıl önce üye olan Türkiye’nin NATO’daki hamiliğini de üstlenen Alman emperyalizmi, bir yandan meşum “Alman-Türk-Silah kardeşliğini” yeniden kurarken, diğer yandan da FAC’nin Soğuk Savaşın cephe ülkesi olması nedeniyle Batı Alman sendika hareketine sosyal devlet tavizleri vermek zorunda kalmıştı. Ama bu tavizler aynı zamanda sendikal hareketin ve bağlı olduğu Alman sosyal demokrasisinin kooptasyon yoluyla sisteme entegre edilmesini de sağladılar. Böylelikle “Ren Kapitalizmi” olarak da adlandırılan FAC emperyalist cephenin “örnek ülkesi” hâline geldi.

„Alman emperyalizminin kundakçılığı“ weiterlesen

Eskalasyon sarmalı

Eskalasyon sarmalı

Savaş aygıtı NATO’nun genişleme ve çatışma politikasına dair

Geride bıraktığımız otuz yılı aşkın süreç emperyalizmin derinleşen kapitalist krizlere giderek artan saldırganlıkla – hem ülkelerin içinde hem de dünya çapında – yanıt verdiğini gösterdi. Ama aynı şekilde bugün tek kutuplu emperyalist-kapitalist dünya düzeninin de zayıflamakta olduğuna tanık olmaktayız. Çok kutuplu bir dünya düzeninin oluşmakta olması, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin emperyalist egemenlik yapılarının boyunduruğundan kurtulmaya çalışmaları ve kalıcılaşan çoklu kriz ortamlarının çözümsüzlüğünün egemen sınıflar arasında yarattığı baygınlık, emperyalist saldırganlığı daha da körüklemektedir.

„Eskalasyon sarmalı“ weiterlesen

“İspat yükü”

“İspat yükü”

26 Aralık 2021

Gerçi Türkiye’deki karar vericiler yürürlükteki yasalardan ziyade orman kanunu ve keyfiyete öncelik veriyorlar, ama artık evrenselleşmiş bazı burjuva hukuku ilkelerini anımsatmakta yarar var. Bunlardan bir tanesi “ispat yüküdür”. Örneğin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 190. Maddesi (1), “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme olmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” der. Yani suçlanan tarafa suçu ispat edilmelidir.

„“İspat yükü”“ weiterlesen

Sermayenin Türkiye aşkı

Sermayenin Türkiye aşkı

21 Kasım 2021

Son bir yıl içerisinde Türk lirasının rekor değer kaybı ve yüzde 20’yi aşan enflasyon oranları Türkiye’de geniş halk kesimlerini kara-kara düşündürürken, bazı şirket merkezlerinde şampanyalar patlattırıyor. Alman-Türk Dış Ticaret Odası AHK-Türkiye’nin Türkiye’de faaliyet gösteren 7.500’ü aşkın Alman şirketi arasında yaptırdığı bir araştırma Alman sermayesinin Türkiye aşkını teyit ediyor. Geçenlerde yayınlanan “Alman şirketleri Türkiye’yi çok seviyor” başlıklı bir haberde, geniş halk kesimleri için korkutucu olan gelişmelerin Alman şirketlerinin lehine olduğu vurgulanıyordu.

„Sermayenin Türkiye aşkı“ weiterlesen

Mübadele Antlaşmasının 60’ıncı yılında…

Mübadele Antlaşmasının 60’ıncı yılında…

31 Ekim 2021

Adenauer Kabinesi 30 Ekim 1961’de Türkiye ile “İşçi Mübadele Antlaşmasını” imzaladığında, “misafir işçilerin” kalıcı olacağını hesaplamamıştı. Almanya açısından amaç savaş sonrası ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak ve ucuz işgücü sayesinde ücretler ve çalışma koşulları üzerinde baskı yaratmaktı. Türkiye ise hem sosyal sorunu bir kısmını ihraç ederek hafifletmek istiyor, hem de ücret transferleri üzerinden ülkeye döviz akmasını umuyordu. İşçi göçünde iki devletin çıkarları belirleyici olduğundan işçilerin göç nedeniyle ortaya çıkan sorunları dikkate alınmamıştı.

„Mübadele Antlaşmasının 60’ıncı yılında…“ weiterlesen

NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar

NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar

Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun stratejik konsepti üzerine

NATO üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları 14 Haziran 2021’de Brüksel’de olağan zirvelerinden birisi için buluştuktan sonra burjuva basınında bu buluşmanın »olağanüstü sonuçlarının« müjdesi (!) verilmekteydi. »Kriz yönetimi« adı altında ve çeşitli »insan hakları« gerekçeleriyle farklı coğrafyalarda savaşlar yürüten ve çatışmalar körükleyen NATO yeni ajandasıyla yeni »koruma« görevlerine hazırlanıyordu. Tüm medya güzellemelerine rağmen bu yılki NATO Zirvesi asıl planlamanın »sistem rekabeti« adı altında Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni (okuma kolaylığı için buradan itibaren »Rusya« ve »Çin« tanımı kullanacağız) hedefine koyan bir stratejik yönelim olduğunu kanıtladı. Zirve, »küresel sistem rekabeti çağındayız« diyen NATO Genel Sekreteri Jens Soltenberg’i »NATO 2030« belgesi temelinde yeni stratejik konsepti hazırlama görevi verildikten sonra sona ermişti.

„NATO 2030: Yeni ajanda, yeni savaşlar“ weiterlesen