Demokratik Konfederalizm – Daha iyi bir sosyalizm mi?

Demokratik Konfederalizm – Daha iyi bir sosyalizm mi?

Abdullah Öcalan’ın tezlerine devrimci-eleştirel bir katkı denemesi

Türkiyeli komünistlerin Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) ile ilişkileri ilkesel olmak zorundadır, konjonktürel değil. Bu çerçevede Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle dayanışma, komünist olmanın “olmazsa olmaz” koşullarından birisidir. Nihayetinde, milliyetler sorununun demokratik çözümünün sadece Türkiye’de değil, tüm Ortadoğu’da sosyalizm mücadelesi için daha iyi koşullar yaratacağının ve bu mücadeleye ivme katacağının bilincinde olan komünistler açısından Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını önkoşulsuz tanımak, KÖH’nin siyaseti, ideolojisi ve pratiğini eleştirel biçimde ele almanın temel şartıdır. „Demokratik Konfederalizm – Daha iyi bir sosyalizm mi?“ weiterlesen

»İdeolojisi olmayan savaş« mı?

»İdeolojisi olmayan savaş« mı?

Bu köşe yazısı 21 Nisan 2018 tarihli Yeni Özgür Politika gazetesinde yayımlanmıştır.

Genelde dünya çapındaki, özelde ise bölgedeki gelişmeleri tarihsel maddecilik temelinde açıklamaya çalışan analizler çeşitli itirazlarla karşılaşıyorlar. Bu itirazları »günümüz dünyasını marksist jargonla açıklamak mümkün değil« cümlesiyle özetleyebiliriz. Bizce liberal bir okumadan ibaret olan bu yaklaşım Kürdistanlı aktivistler arasında da yaygın. Ancak »marksist jargon« olmayan analizlere baktığımızda, kültüralist açıklama çabalarının yanı sıra, bunların da »toplumsal sınıflar« veya »sermaye« gibi terimlere başvurmak zorunda olduklarını görmekteyiz. „»İdeolojisi olmayan savaş« mı?“ weiterlesen

Solcu halk hareketi mi?

Solcu halk hareketi mi?

Bu köşe yazısı 20 Ocak 2018 tarihli Yeni Özgür Politika ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinde yayımlanmıştır.

Almanya reformist solunda derin ayrışma çizgileri giderek daha da belirginleşiyor. Sol Parti’nin tanınmış isimlerinden, Federal Meclis Grubu Eşbaşkanı Sarah Wagenknecht ve eşi Oskar Lafontaine yaptıkları »birleşik sol hareket« önerisiyle Sol Parti içinde hararetli tartışmalara yol açtılar. Wagenknecht ve Lafontaine, »Sol Parti gibi kitle partilerinin yetersiz kaldıkları« gerekçesiyle, Almanya’da da, aynı Fransa’daki »La France Insoumise« ve İspanya’daki »Podemos« gibi, içinde Sol Partili, SPD’li ve Yeşil »solcuların« yer alacağı »solcu halk hareketinin« oluşturulması gerektiğini savunuyorlar. Kişiselleştirilen burjuva politikalarının »başarıları« göz önünde tutulunca, anlaşılır bir öneri. „Solcu halk hareketi mi?“ weiterlesen

Demokrasi ve Sosyalizm

Demokrasi ve Sosyalizm

Bu makale Politika Gazetesi’nin 46. Sayısında yayımlanmıştır

Demokratik ve bu bağlamda sosyal hakların genişletilmesi için verilen mücadele ile – ki, biz bunu burjuva demokrasisinin demokratikleştirilmesi olarak nitelendiriyoruz – işçi sınıfının iktidarının kurulması, yani sosyalizm mücadelesi arasındaki birbirini tamamlayıcı ilişki, uluslararası işçi ve komünist hareketinin tüm tarihi boyunca büyük bir önem taşımıştır. Günümüz emperyalist-kapitalist dünya düzeninin realitesi, kriz doğurganlığı ve saldırganlığı bu ilişkiye ayrı bir önem ve güncellik kazandırmaktadır. Gerçi bu ilişki komünistler açısından hiç bir zaman önemini ve güncelliğini yitirmemişti, ancak 1989/1990 karşı devrimi ve likidasyon uğraşları komünistlerin bu ilişkinin gereğini yerine getirmelerinde köstekleyici rol oynamıştır. Bu durum ise, işçi sınıfına, devrime ve sosyalizme olan inançlarını yitirenlerin oluşturdukları reformist akımların, özellikle ülkemizde kemalizm ile liberalizm kıskacına sıkışmış sosyalist yapıların demokrasi mücadelesini sınıfsal içeriğinden ve sosyalizm hedefli bağlamından kopartarak, kapitalizmin sınırları içerisindeki bir çözüme indirgemelerine yol açmıştır. Benzer bir gelişmeyi tersinden, sosyalizm mücadelesini demokratik özünden koparan sol sekter akımların yaklaşımlarında görmek olanaklıdır. „Demokrasi ve Sosyalizm“ weiterlesen