Savaşın yan etkileri

Savaşın yan etkileri

10 Temmuz 2022

Rusya’ya yönelik yaptırım politikaları, Ukrayna’daki faşist rejimin savaşı devam ettirebilmesi için desteklenmesi ve bunların sonuçları Almanya’da toplumsal resesyon kaygılarını her gün daha da artırıyor. Aynı zamanda bunlar siyaset değişikliği için umut bağlanan SPD ve Yeşillerin gerçek yüzlerinin kendi seçmenleri arasında da görünür olmasını sağlıyor. Dahası farklı sermaye fraksiyonlarından gelen resesyon ve kriz uyarıları çoğalıyor. Örneğin Bavyera İktisat Birliği doğal gaz darboğazının devam etmesi durumunda 2023 yılında Alman ekonomi gücünün yüzde 12,7 azalacağını ve 5,6 milyon işçinin işini kaybetmesinin olanaklı olduğunu tespit eden bir rapor yayımlayarak Scholz hükümetini uyardı.

„Savaşın yan etkileri“ weiterlesen

“Sacrificium intellectus”

“Sacrificium intellectus”

20 Mart 2022

Başlık Latince ve “aklın kurban edilmesi” biçiminde Türkçeye çevrilebilir. Önceleri teolojik dogmalar için kullanılan bu terim, Max Weber’in bir makalesiyle siyasi tartışmalarda da kullanılır olmuş. Terim genel olarak entelektüeller arasında insanın kendi aklını/düşüncesini gönüllü olarak otoritenin veya bir muktedirin boyunduruğu altına soktuğunu anlatmak için kullanılmakta. Bugün ise bu terimi tam bu anlamda burjuva medyası, liberalleri ve reformist sol için kullanabiliriz. Çünkü akıllarını “otoritenin kulu” hâline getiren ve derin uykuya daldıran çokça yaklaşım mevcut – bilhassa Almanya’da!

„“Sacrificium intellectus”“ weiterlesen

“Primitif antiemperyalizm…”miş

“Primitif antiemperyalizm…”miş

5 Aralık 2021

Almanya’da yeni hükümetin göreve başlamasına birkaç gün kala gerek burjuva medyasında gerekse de (sol?) liberal cenahta “otoriter yönetimler ve diktatörlerle mücadele” adı altındaki savaş çığırtkanlığı hız kazanmaya başladı. Dışişleri Bakanı olacak Annalena Baerbock selefi Heiko Maas’tan daha agresif politika izleyeceği sinyallerini verir ve AB üyesi devletlerden Rusya ile Çin’e karşı ortak yaptırım adımları atmayı talep ederken, neoliberal cephenin solunda konumlanmış liberal kesimler barış hareketine demagojik savaş açtılar.

„“Primitif antiemperyalizm…”miş“ weiterlesen

Kader birliği

Kader birliği

3 Ekim 2021

DIE LINKE, yani Türkçesiyle Sol Parti 26 Eylül seçimlerinde gelmekte olduğu görülen, ama sorumluların ısrarla görmek istemedikleri darbeleri aldı. Geçen haftaki köşe yazımızda ve iki gün sonraki seçim analizinde bu hezimetin nedenlerini açıklamaya çalışmıştık. Nihâyetinde Almanya’daki toplumsal ve siyasi sol, ırkçı-faşist AfD’nin yerleşik parti hâline geldiği bir ortamda daha da zayıflamış oldu. Bu elbette partili olmayan devrimciler ve komünistler için de üzücü bir durum.

„Kader birliği“ weiterlesen

Egemen siyasetin meşruiyet kaybı

Egemen siyasetin meşruiyet kaybı

Almanya seçimleri üzerine bir değerlendirme çabası

28 Eylül 2021

Federal Parlamento Seçimleri Almanya’daki “büyük” partiler arasındaki güç dengelerindeki değişimi açığa çıkardı. Her ne kadar bu gerçek asıl belirleyici olan toplumsal güç dengelerinde bir değişime yol açmasa da emperyalist-kapitalist devletlerin karşı karşıya bulundukları çoklu krizlere çözüm getiremediklerine ve özellikle toplumsal rıza üretiminde zorluk çekmeye devam ettiklerine işaret etmektedir. Seçimler bununla birlikte, SPD’nin birinci parti olmasına ve Yeşiller partisinin oylarını artırmasına rağmen, sağın güçlendiğini göstermektedir. Ama kanımızca seçimlerin en önemli sonucu, egemen siyasetin meşruiyet kaybının belirginleşmiş olmasıdır.

„Egemen siyasetin meşruiyet kaybı“ weiterlesen

Almanya’da karar günü

Almanya’da karar günü

26 Eylül 2021

Bu akşam Almanya saati ile 18:00’de ilk sonuçlar geldiğinde yapılan tahminlerin gerçeğe uygun olup olmadıkları anlaşılacak. Gene de seçimleri hangi parti önde bitirirse bitirsin, şimdiden belli olanın önümüzdeki birkaç ayın sert koalisyon görüşmeleriyle geçeceğidir. Koalisyon görüşmelerinde dış politikanın belirleyici bir faktör olacağını da şimdiden söyleyebiliriz. Gene aynı kesinlikle bir “sol ittifakla” politika değişikliği umudunu taşıyanların hayal kırıklığına uğrayacaklarını öngörebiliriz.

„Almanya’da karar günü“ weiterlesen

Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu

Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu

Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak Federal Parlamento Seçimleri üzerine

“Eğer seçimle bir şeyler değiştirilebilseydi, o zaman seçimler çoktan yasaklanmış olurdu” – bu, Kurt Tucholsky’ye atfedilen, ancak muhtemelen 1970’li yıllarda anonim bir Grafitti sanatçısının duvar yazısı olan tespitin günümüz kapitalizmi açısından pek haksız olduğu söylenemez. Gene de sınıflı toplumlardaki gelişmeleri ve parlamento seçimlerinin burjuvazinin sınıfsal tahakkümü için olan önemini açıklamaya yeterli değil. Elbette kusursuz işleyen burjuva demokrasilerinde dahi egemen siyasetin salt seçimlerle değiştirilebileceğine inanmak bir illüzyondan ibarettir. Parlamento dışı toplumsal mücadele, bilhassa işçi sınıfının mücadelesi olmaksızın herhangi bir değişim olanaklı değildir. Ancak seçim süreçleri sosyal, iktisadi ve siyasi güç dengelerini irdelemek, iktidar ilişkilerini ve dolayısıyla sınıf mücadelesinin koşullarını analiz etmek için de birer fırsattırlar.

„Kapitalizmin “yeşillendirilmiş” modernizasyonu“ weiterlesen

Antikomünizm cenneti

Antikomünizm cenneti

18 Temmuz 2021

Almanya’daki tekelci burjuvazinin emperyalist cephenin en rafine ve en saldırgan burjuvazisi olduğunu defalarca tespit etmiştik. En kindarı olduğunu da eklemeliyiz. Nitekim Almanya’daki son gelişmeler bu tespitlerimizi bir kez daha teyit etmektedir. Almanya’nın dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olmasına, emperyalist-kapitalist dünya düzeninin içinde debelendiği çoklu kriz ortamıyla diğer ülkelerden nispeten daha rahat baş edebilmesine ve toplumsal direniş potansiyellerini istedikleri yöne kanalize edebilmelerine rağmen, tarihlerinin belki de en zayıf konumunda olan Alman komünistlerine bir nebze tahammül edemeyen bir burjuvaziyle karşı karşıyayız.

„Antikomünizm cenneti“ weiterlesen

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

Rosa Luxemburg ve Alman Solu

7 Mart 2021

Bilindiği gibi 5 Mart 2021’de komünist hareketin tanınmış isimlerinden Rosa Luxemburg’un 150’nci doğum günü kutlandı. Rosa Luxemburg dünya çapında tanınmasına ve dünya sokaklarında, sayısız mücadele alanlarında fotoğrafı en önde taşınmasına rağmen, aynı Che Guevara gibi ikon muamelesine tabi tutularak haksızlığa maruz bırakılmıştır. Halbuki Rosa Luxemburg, Lenin’in, tüm eleştirilerine karşın, »Alman sosyal demokrasisinin tavuklarının« ulaşamayacağı yükseklerde uçan »bir kartaldı ve kartal kalacak« diyerek yücelttiği bir devrimciydi.

„Rosa Luxemburg ve Alman Solu“ weiterlesen

»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!

»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!

»İlerici Enternasyonal« ve »Yeni sınıf politikası« tartışmaları üzerine

10 Haziran 2020

Almanya’daki reformist solun entelektüellerinden Mario Candeias, »Söz konusu olan, çelişkilerin dayanışmacı biçimde ele alınması, demokratik bir yaşam biçimiyle bağlantılı yeni sınıf politikasıdır. Ve bu, esaslı bir dönüşümün perspektifi olmaksızın olanaklı değildir« vurgusunu yaparak, sosyo-ekonomik, feminist, dışlayıcı olmayan, sosyo-ekolojik, anti ırkçı ve enternasyonalist bir sınıf politikasının geliştirilmesi gerektiğini zorunlu görüyor. Merkezi Berlin’de bulunan Rosa Luxemburg Vakfı’nın Toplum Analizi Enstitüsü müdürü olan Candeias ve arkadaşları »eski sınıf mücadelesine dönüş olmayacak« diyerek, perspektif değişimini içermesini istedikleri bir tartışma başlattılar.

„»Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmeden« olmaz!“ weiterlesen