Almanya’nın sessizliğinin anlamı

Almanya’nın sessizliğinin anlamı

27 Kasım 2022

Scholz hükümetinin “TSK kimyasal silah kullanıyor” iddiaları ve en son Rojava ile Güney Kürdistan’a yönelik saldırıları karşısında sessiz kalması, aksine şahin Dışişleri Bakanı Baerbock’un “saldırılar orantılı olmalı” demesi, Almanya’daki muhalif kesimler tarafından “ikiyüzlülük” olarak eleştiriliyor. Kanımızca “böyle feminist dış politika mı olur” diye soran sol liberaller fena yanılıyorlar. Çünkü Almanya kendince “tutarlı” davranıyor. Çünkü Alman emperyalizminin Türkiye politikalarında insan hakları, feminizm veya uluslararası hukuka uyulması gibi değerler yer almıyor. Aslına bakılırsa Berlin, Türkiye’nin Suriye topraklarını işgal etmesine ve askeri saldırılarına devam etmesine tahammül göstererek, “tutarlı” davranıyor.

„Almanya’nın sessizliğinin anlamı“ weiterlesen

Sermayenin Türkiye aşkı

Sermayenin Türkiye aşkı

21 Kasım 2021

Son bir yıl içerisinde Türk lirasının rekor değer kaybı ve yüzde 20’yi aşan enflasyon oranları Türkiye’de geniş halk kesimlerini kara-kara düşündürürken, bazı şirket merkezlerinde şampanyalar patlattırıyor. Alman-Türk Dış Ticaret Odası AHK-Türkiye’nin Türkiye’de faaliyet gösteren 7.500’ü aşkın Alman şirketi arasında yaptırdığı bir araştırma Alman sermayesinin Türkiye aşkını teyit ediyor. Geçenlerde yayınlanan “Alman şirketleri Türkiye’yi çok seviyor” başlıklı bir haberde, geniş halk kesimleri için korkutucu olan gelişmelerin Alman şirketlerinin lehine olduğu vurgulanıyordu.

„Sermayenin Türkiye aşkı“ weiterlesen

Fransa’nın Türkiye problemi

Fransa’nın Türkiye problemi

9 Mayıs 2021

Fransa’nın, Emmanuel Macron’un Devlet Başkanı seçilmesinden bu yana NATO partneri Türkiye ile olan ilişkileri hiç düzelmedi ve görüldüğü kadarıyla aradaki gerginlik ileride daha da artacak gibi. Alman ve Fransız burjuva basınında bu gelişmenin temel nedeninin Ankara’nın »diaspora Türklerini kullanıyor« olması gösteriliyor. Elbette bu yeni bir şey değil ve özellikle 1980 darbesinden bu yana Türkiye karar vericilerinin sistematik biçimde Avrupa’daki Türkiye kökenli göçmenleri seçme-seçilme hakkı olan »etkin Türkiye lobisi« hâline getirmeye çalıştıkları biliniyor. Ancak şimdiye kadarki Türk hükümetleri bunu her zaman işbirlikçisi oldukları emperyalist güçlerle eşgüdüm içinde gerçekleştirmişlerdir. O açıdan Fransa-Türkiye arasındaki gerilimin nedenlerini başka alanlarda aramak gerekiyor.

„Fransa’nın Türkiye problemi“ weiterlesen

F-35 savaş uçağının türbülansları

F-35 savaş uçağının türbülansları

Bu köşe yazısı 10 Ekim 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Türkiye’deki medyada ABD ve Türkiye hükümetleri arasındaki gerilim çerçevesinde konu olan F-35 savaş uçakları görüldüğü kadarıyla diğer NATO ülkelerinde de baş ağrılarına neden olmaya başladı. Militaristlerin şehvetle »dünyanın en gelişmiş ve en iyi savaş uçağı« diye söylemde göklere çıkarttıkları F-35 savaş uçakları, asli görevlerini yerine getirmekte, yani göklerde kalmakta zorlanıyorlar. Avrupa’daki burjuva basını radarlarda görünmeyen ve gerek hava, gerekse de deniz kuvvetlerinin kullanımı için geliştirilen F-35 savaş uçaklarını »milyarları yutan mezarlar« olarak nitelendirmeye başladı bile. „F-35 savaş uçağının türbülansları“ weiterlesen

»Örtüşen stratejik çıkarlar«

»Örtüşen stratejik çıkarlar«

Bu köşe yazısı 12 Eylül 2018 tarihli Yeni Yaşam gazetesinde yayımlanmıştır.

Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın geçen hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinin ardından Almanya’daki hükümete yakın düşünce kuruluşları hararetli bir kamuoyu çalışmasına başladılar. Şansölyenin bütçesinden finanse edilen ve devlet aklını temsil eden »Bilim ve Siyaset Vakfı« (SWP) bu çalışmaların yön tayin edici önderi olarak, kamuoyu kampanyasının çizgisini şimdiden belirledi: »Türkiye’nin NATO’dan kopup, Rusya Federasyonunun yanında yer alması, Almanya için dramatik jeostratejik geri adımlar anlamına gelir ve küresel güç dengelerini tehlikeye sokar«. „»Örtüşen stratejik çıkarlar«“ weiterlesen